“Korgenerali 1 dolar yaktı” spotu ile çıktı haber.
Şöyle devam ediyor detayda; darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan ve ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz'ın üzerinden Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) şifre olarak kullandığı iddia edilen 1 dolar bulundu…
Korgenerale sorsanız, “darbeyi önleyen kişiyim” deyip kendini aklıyor. İlginç olan şu; böylesi özel eğitimle donatılmış insanlar, üst düzey askerler bunlar. İlime bilime inanarak ve yıllarca özel eğitim alarak subay olan kişilerin bu hallere düşmeleri! Dolarların okunduğunu ve Fethullah Gülen cemaatindeki üst düzey görevlilerin okunmuş bu dolarları büyük bir inançla saklamaları!
Doğaüstü güç olarak algılayıp bu saçmalıklardan medet ummaları…
Yani bir dolarlık adamlar olmaları…
Kurunun yanında yaş yanmasın diyenlerdenim. Çünkü bu ülkede suçsuz günahsız insanların kumpas adı altında ocaklarının nasıl söndürüldüğünü unutmadım. Sadece bu konuda haksızlığa uğramasın, uğratılmasın insanlar yeter! Darbeyi kafalarına koymuş, gözleri kararmış ve bu niyetleri kanıtlanmış canilere de elbette hukukun gereği ivedilikle uygulansın.
***
Şimdi izninizle başka bir konuya değinmek istiyorum…
BBP Genel Başkanı Destici de “demokrasi nöbeti” adı altında her gece kent meydanında yapılan etkinlikte şöyle seslendi…
Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin, Milli Güvenlik Kurulumuzun ve Genelkurmay Başkanlığımızın tespiti ile paralel devlet yapılanmasının Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki cuntası tarafından 15 Temmuz gecesi haince, kahpece ve vahşice yapılan darbe girişimini bir kere de kendi memleketimden, kendi hemşerilerimin huzurunda lanetlemek istiyorum. Biz bu hainlerin, bu cuntacıların darbe girişimini bertaraf ettik. Ama tamamen bu geçmiş değil. Çünkü bunun kökü de, bir tarafı da dışarıda. Onun için durmayacaklardır. Onlar durmayacaklar, biz de durmayacağız. Ne yapmamız gerekiyor? Bugüne kadar yapmadığımız birtakım eksiklikleri yapmamız gerekiyor…
Destici’nin konuşmalarından en güzel kesit şuydu; bu darbe girişiminde bulunan hainler bu memleketin evladı olamazlar…
Kesinlikle bu konuşmasının altına benim gibi milyonlarca kişi imzasını atar, atmalıdır…
Sayın Destici bu kentin çocuğudur ve bir partinin genel başkanıdır.
Bu kentin çocuğu olması, bizlerden (içimizden) biri olması nedeni ile takip ettiğim siyasetçiler arasındadır kendisi. Unutamadığım konuşmaları ararında 2010 Türkçe Olimpiyatları adı altında yapılan etkinlikte (!) yaptığı konuşması da aklımdadır. Şöyle demiştir kendileri; Ya dinde kardeşiz biz, ya tende bir eşiz biz. Fikrini, misyonunu, anlayışını on dört asır sonra 140 ülkenin temsilcisiyle burada buluşturanlara şükranlarımı sunuyorum. O kıymetli öğretmenlerimizin ellerinden, alınlarından öpüyorum. Bu fikri yeryüzünde 140 ülkeye aşılayan, hizmetin götürülmesine vesile olan kıymetli büyüğümüz değerli Fethullah Gülen hoca efendiyi bir kere daha saygıyla ve sevgiyle anıyorum… (https://www.youtube.com/watch?v=REO-oZ9LMQk)
Birçok insan, devletin şu an en yüksek kademelerinde bulunan nice yöneticimizin zamanında onu göklere çıkaran övgüleri dolu internette. Nicesi de kandırıldık diyerek geçmişteki hatalarının özeleştirisini yapmasalar da pişmanlıklarını dile getirdiler! Sosyal demokrat ya da demokratik sol kimlikli Bülent Ecevit de Fethullah Güleni öven, onun yaptığı işlerle gururlanan devlet yöneticilerimizden biriydi. Milyonlarca insan ellerinde flamalarla Türkçe Olimpiyatları adı altında yapılan bu organizasyonlarda FETÖ’yü avuçları parçalanırcasına alkışladı. Bu konuda yalanımın, ya da yanlışımın olduğunu; ya da iftira attığımı söyleyecek birileri çıkabilir mi? Sanmıyorum! İnsanlar hata yapabilir, kandırılır, aldatılır bunlar çok doğal sonuçlardır. Ama sıkıntı şuradadır. Hiç bir şey olmamış gibi, sanki geçmişte bunlar yaşanmamış gibi yolumuza devam ediyorsak, toplumun bizlere olan güvenini veya inancını zedelemiş olmaz mıyız? Bu bağlamda doğru olan, geçmişte yaptığımız insanca hatalarımızın bir özeleştirisini samimi biçimde yaparak kitlelere güven vermemizin daha kolay olduğunu bilmemiz gerekir. Eğer kitleleri kandırılmaya müsait güruhlar, balık hafızalı unsurlar olarak görmüyor isek bunu mutlaka yapmalıyız. Koca yürekliliğimizi, gani gönüllülüğümüzü göstermeliyiz…
“Bugüne kadar yapmadığımız birtakım eksiklikleri yapmamız gerekiyor” dedi Sayın Destici kent meydanında yaptığı konuşmada.
O eksiklerden birisi de benim bahsettiğim bu konudur işte.
İnşallah bu yapıcı eleştirimin gereğini yaparlar…
SİZİN SESİNİZ
Bilecik Ertuğrulgazi Lisesi(dünü ve bugünü)…
Sevgili Arif Doğan çok iyi bir fotoğraf arşivine sahip bir hemşehrimizdir. Kimi zaman karşınıza çıkardığı fotoğraflar yüzünden zaman tünelinden geçmişe bir yolculuk yapar gelirsiniz. Bilecik Ertuğrulgazi Lisesi (dünü ve bugünü) başlık hoş iki fotoğraf paylaşmış. Birisinde lisenin onlarca yıl öncesinden görüntüsü, diğerinde ise şimdiki halini sergiliyor. Yeni olan elbette güzel de, eski solanı yani siyah beyaz olanı beni geçmişe salladı tabir caiz ise!
Yıl 1972-73 ve ben Polatlı Lisesi’nde öğrenciyim.
Erdem Girgin ağabeyim ile Polatlı DÜÇ’den tanışıyorum.
Kendisi Bilecik (İstasyonlu). Onun aracılığı ile Ertuğrul Spor Kulübünde lisanslı olarak futbol oynuyorum. Bilkon Konserve Fabrikası’nda barındırılıyor futbolcuların bir kısmı. Az değil tam üç sezon futbol oynuyorum bu takımda. Yani üç yıl Bilecik’i soluyorum. Anılarım içerisinde Bilecikli tertemiz bir kız da bulunmakta. Elimin eline değmediği, kalpten kalbe yolculuk ettiğimiz masum bir kız…
Ve aklımda kalanlardan bir konu; okuma yazma oranı yüksek bir kent. Teşekkürler Arif Doğan Ağabeyim…
OZANCA
Allah bir, peygamber bir
Din bir, kitap bir
İyi de bu kadar mezhep
Tarikat, cemaat neden peki?