Bilmediğimiz başka hesaplar!

AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, havaalanı ile ilgili ilk basın toplantısını bir hafta önce düzenlemişti…
Nabi hoca, o basın toplantısında şu tespiti yapmıştı:
- Bugüne kadar Zafer Havaalanı açıktı. Hasan Polatkan da açıktı. Şimdiye kadar vatandaşlar tercihlerini Hasan Polatkan’dan yana kullandılar. Niye? Çünkü Eskişehir’de Emirdağlı nüfusu var. Avrupa’dan gelenler Eskişehir’e geliyor önce. Eskişehir’e geliyorlar Eskişehir havaalanına değil. Zafer Havaalanı’yla çeşitli ulaşım sorunları yaşanıyor onlar açısından.
-Dolayısıyla böyle bir girişim şu sonucu verir: Eğer siz birtakım yapay önlemlerle, girişimlerle Hasan Polatkan’ın yolcusunu Zafer’e aktarabileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. O yolcu Sabiha Gökçen’e gider. Oradan Eskişehir’e ulaşmak daha kolaydır. Zafer Havaalanı’nı biraz daha canlandıracağız derken 2 tane atıl havaalanı sağlama ihtimali var. Bu hesabın iyi yapılması lazım!
…/…
Nabi hoca bu açıklamayı Eskişehir’de yaptıktan sonra ertesi gün Ankara’ya gitmiş ve Ulaştırma Bakanı ile görüşmüştü…
Büyük olasılık bu sözleri bakan beye de ilettiler. Belki çok daha fazlasını da söylediler.
Bilemiyoruz…
Bu konuda AK Parti’nin geleneksel bir ketumluğu var.
Nabi hoca, “sert sözler söylemiş de olabilir”
Şunun için yazıyorum…
Nabi hocamızın bile kolaylıkla yaptığı bir hesabı bakanlık bürokratlarının yapamaması ne kadar acı!
Ya da bizim bilmediğimiz başka hesaplar var!
-Bakanlık bürokratları hesabı kitabı bilmiyor. Bu nedenle de Ulaştırma Bakanlığı’nın birçok projesi zarar üzerine zarar ediyor.
Zafer havalimanı bunun en canlı örneği!
Ne yazık ki bedelini biz ödüyoruz…
 

 
Meslektaşım Hakkı Kutlu, iki üç gün önce sahibi olduğu Medya Midas gazetesinde, şöyle yazdı:
- Bakın, meslektaşım, sevgili Ali Baş köşesinde yazmış, televizyonda söylemiş. "Bu havaalanı sorununu çözemezlerse AK Partililer bedel ödemeli, istifa etmeli" demiş. Veeeee...
Nabi Avcı, Emine Nur Günay, Burhan Sakallı ve Zihni Çalışkan'ın fotoğraflarını koymuş yazısına ve istifalarını istemiş...
…/…
Yazdığıma baktım…
Söylediklerimi tekrar dinledim…
Asla Hakkı’nın söylediği gibi bir cümlem yok.
Haliyle kendisini aradım.
-Hakkı galiba sende trollerin gazına geliyorsun, dedim…
Olay şu…
Bu gibi durumlarda siyasetçiler zor durumda kalabilir. Böylesi durumlarda, siyasetin üst katlarına partinin genel başkanına, bakanlara “istifa ederiz” restini çekebilirler… “istifa etmek zorunda kalırız” diyebilirler…
Kahramanlık gerekebilir, diye yazdım…
Yoksa benim “istifaya davet etmek gibi bir sözüm yok”
Zaten haddim de değil!
Zaten Nabi hoca da basın toplantısında “Öyle kahramanlık yapılmaz” diyerek, üstü kapalı olarak bize yanıtı da gönderdi…
ES TV’deki programımda ayrıca, Nabi Avcı’ya teşekkür edince, şu cümleyi kullandığımı da not olarak yazayım:
-İş Eskişehir’in istediği gibi çözüme kavuşmasa da çabaları takdir etmemiz gerekiyor.
Sonuçta böylesi bir konuyla hiç ilgilenmeyen milletvekillerimizde var.
 

 
Ramazan’dan hemen önce, Pazar fiyatları coştu…
Pazarda alış veriş yapan daha doğrusu yapamayan Burcu Köse isimli vatandaşla arkadaşlarımız röportaj yapmış…
Köse, elindeki poşeti göstererek şunu söylüyor:
- Gördüğünüz gibi az bir şey aldım 30 lira tuttu. Ve bu sadece bir öğün olan yemek. Herkesin pazar arabası yarım yarım zaten. 3 tane patlıcan, 10 liralık biber ve kabak 30 lira. Bugünü kurtardık. Yarın ne olacak bilmiyorum. Çocuk var evde. Salata yok, meyve yok. Bunları alsam para kalmaz. Çocuk gelişim çağında. Bugün kızartma istedi çocuk. Market koşturup fiyat kıyaslıyorum. Koştur koştur dur ucuzu ara!
…/…
Vatandaş, hangi ürünü nerde ucuza alırım derdine düşmüş durumda!
 

• Benim hayatım...
• Benim seçimlerim...
• Benim hatalarım...
• Benim sorunlarım...
• Benim yalnızlığım...
• Yani özetle: Sizi ilgilendirmez.

C. Bukowski
 

Aptallığa giden iki yol vardır:
Birincisi doğru olmayana inanmak…
 Diğeri doğru olana inanmayı reddetmek.