Görüşler
Berlusconi ve Papa
İki yakın arkadaş kısa aralıklarla öbür dünyaya göçmüşler. Biri cennete, diğeri cehenneme..
Cehennemde günlerce dünyalık cezasını çekeni, iyi halinden dolayı affedilmiş. Hatta cenneti gezmesine hile izin verilmiş. O da cennete girer girmez arkadaşını aramaya haşlamış...
Ne görsün?
Arkadaşının etrafında peri gibi birbirinden güzel kızlar, önünde şarap fıçıları var ama, yüzünden akan bin parça!
Hemen takılmış:
"Keşke ben de senin gibi dünyada edeceğime buraya gelmenin yollarını arasaydım. Şuraya bak, bunları dünyada görmedik, ama suratın neden asık?"
Arkadaşı boynunu bükmüş:
"Sen olsan ne yapardın?" demiş:
"Ne kadehlerin dibi var, ne de perilerin!.."
…….
Papa "2. Jean Paul", asırlar önce dünyanın evrenin merkezi olmadığını ve güneşin etrafında döndüğünü söyleyen "Galile"ye kilisenin verdiği cezayı bir celsede kaldırmıştı.
Aynı Papa, daha sonra Vatikan'da verdiği bir vaaz ile de Hıristiyan aleminde ve özellikle Katolik Cemaati’nde büyük şaşkınlık yaratmıştı!
"Cennette seks olmayacak..."
Peki, ne olacak?
"Orada karı koca hayatı yaşamayacağız, üremeye de gerek kalmayacak.."
Bu sözler üzerine Romalı bir çöpçü atılmıştı:
"Peki cennette nasıl zaman geçireceğiz?"
Tebessümle yanıt vermişti 2. Jean Paul:
"Sonsuza kadar özgür olup Tanrı’yı seyredeceğiz...”
…….
Bu açıklamalardan sonra Hıristiyan aleminde büyük değişiklikler olabileceğini düşünmüştük.
Özellikle de dünyalık günahların çoğalabileceğini...
İtalya eski Başbakanı "Berlusconi" haklı çıkardı sanki! Adam inanmış Papa'sına...
"Kadehlerin ve perilerin dibi olmadığına!"
76'sında bile gününü gün edip..
“Dünyalık yaşıyor!..”
Cumartesi öyküsü
Arpadan yapılan baklava!..
Bugünün öyküsünü "Ahmet Atuk" dostumuzla Büyükşehir Belediyesi eski Başkan Yardımcısı rahmetli "İsmet Erden"den dinlemiştik...
Erden'in tam üç kez Ticaret Borsası Başkanlığı görevinde bulunduğunu biliyorsunuz.
Üçüncü kez seçilince ertesi gün gelip makamına oturmuş, tüm yönetim kurulu üreleri de çevresinde.
Ve başlamış öyküsüne:
- Buğday karar vermiş, hacca gidecek.
Arpayı çağırmış yanına:
"Bundan sonra görev senin..."
Çok hoşlanmış arpa:
"Peki, benden ekmek olur mu?"
"Alası olur" demiş buğday…
Arpa zevke gelmiş:
"Daha başka şeyler, örneğin börek olabilir mi?"
"Olur" demiş buğday...
Arpa biraz daha ileri gitmiş:
"Pasta, baklava da olur mu?"
Buğday bozulmuş:
"Haaa! Orada dur bakalım!"
…….
İsmet Erden, öykünün buraya kadar olanını anlattıktan sonra yine seslenmiş üyelerine:
"Bakın, beni üçüncü kez seçtiniz. Oysa arpayı bana siz öğrettiniz. Onun için seçilmeme karşın görevi artık içinizden birine bırakmak istiyorum. Çünkü bu sizin hakkınız..."
Bu sözlerden sonra Ticaret Borsası'nın makamında sadece üç-beş yaşlı üye kalmış. Erden şaşırmış tabii!
Dışarı çıkmış, ne görsün?
"Diğer üyelerin hepsi ağlıyor..."
İşte o anda öykünün sonunu getirmiş:
"Bakın, daha önce söylediğim gibi arpayı bana siz öğrettiniz. Ama siz arpadan baklava bile yaparsınız..."
Zamana göre cezaevleri
Türkiye'nin siyasi tarihinde cezaevlerinin sembolik önemi var...
Menderes döneminde "Yassıada..."
Demirel döneminde "Ulucanlar..."
Evren döneminde "Mamak..."
Özal ve Yılmaz dönemlerinde "Sağmalcılar..."
Ecevit döneminde "İmralı..."
Erdoğan döneminde "Silivri-Hasdal..."
Günün Şiiri
Deniz Meltemi
Her kitap bitti yazık, ten yavan sisli
Kaçmak isterim gökle o meşhur köpüklerin
Arasında uçmaktan mest olan kuşlara bir
Denizleşen kalbimi şimdi kim tutabilir?
Ne gözlere akseden eski bahçe, ne gece
Ve ne de yavrusunu emziren körpece
Hatta ne kandilinin tenha ışığı ile
Aydınlanan bembeyaz, bomboş kağıtlar bile
Gideceğim, demir al sallayarak ey gemi
Yine kırılsın ümit kaderin en çetini
Takınca mendillere ebedi hasretini
Belki bir gün bu direk uyacak fırtınada
Deli poyrazla gelen felakete, şu anda
Şu ip, şu yelken, her şey yitecek
Fakat ey gönül dinle tayfa türkülerini
Stephane Mallarme (Varlık-1951)
Çalıntı oto ile firar
Polis, Boğaz Köprüsü çıkışında bir aracı durdurmuş ve şoföre seslenmiş:
"Tebrikler, emniyet kemerinizi taktığınız için 500 lira ödül kazandınız. Bu parayı nasıl değerlendirirsiniz?"
Şoför anında yanıtlamış:
"Artık bir ehliyet alırım..."
Polis şaşırmış, tam o sarada yanındaki kadın "Memur bey, siz ona aldırmayın" demiş:
"Sarhoşken hep böyle saçmalar!"
Arka koltuktaki adam da katılmış sohbete:
"Ben size demedim mi çalıntı arabayla bu kadar uzağa gitmeyelim diye!"
Polis büsbütün şaşırdığı anda, bagajdan bir ses gelmiş:
"Bulgaristan sınırına geldik mi?"
Aydın Boysan’dan
Ünlü yazarın "Haydi Dostlar" adlı kitabından bir bölüm:
-Naziler döneminde "Hitler" saygısı öylesine abartıldı ki, Almanlar birbirine "İyi günler" bile demeyip "Heil Hitler" yani (yaşasın Hitler) demeye başladılar. O sıralarda devletin en üst kademelerinde bulunan iki kişi, birbirine takılıyor.
"Goring", Propaganda Bakanı “Goebbels"e görüş bildiriyor:
Bu denli propagandaya karşın hala birbirine "iyi günler" (Guten Tag) diyenler var. Öteki yanıt veriyor
“ Sevgili Hitlerimiz yaşadıkta artık "iyi günler" söz konusu olamaz..."
Temel’in günahları
Mahalle imamı uyarmış:
"Bak Temel, duyduğuma göre domuz eti yiyormuşsun. Bu büyük bir günah. Zina etmekle aynı şey..."
Temel, biraz düşündükten sonra "İşte burada yanılıyorsun hocam" demiş:
"İkisini de denedim, mukayese bile edilmez!"
Günün olayı
AKP'li Burhan Kuzu mesajında diyor ki:
"11 yıldır AK Parti iktidarda. Bu yolsuzluklar son aylarda mı oldu? Kullanmak şimdi mi işinize geldi?" Bu soru size de çok manidar gelmiyor mu?
Uğur Dündar
Günün Biberi
Söylemek istediğim şudur:
Mesele salt Cemaat-AKP kavgası değildir.
"Operasyonun bir başka hedefi İran'dır..."
Soner Yalçın
Kıssa-dan
250 milyar TL'lik yolsuzluk için AKP'liler "Normal" diyor.
"Normalleştiriyoruz" dedikleri buymuş demek!
Akif Kökçe
Özdeyiş
En çok yaşayan insan, en çok yıl saymış olan değil, hayatı en çok hissetmiş olandır.
J. J. Rousseau
Gerilim
Aşırı vitamin ölüm riskini artırıyormuş.
Demek ki, "Vit"i gidiyor "amin"i kalıyor!
Balthör
Günün İncisi
Çürük yumurta, bütün yemeği bozar!
Günün Söizü
Tanrı, dolu ellere değil, temiz ellere bakar.
P. Syrus
Günün Balı
Kutu gelir sırayla, içi dolu parayla.
Eğer bizden olursan, tanışırsın Euro'yla...