Görüşler
Benim Cumhurbaşkanım
Önce Demirel'den duymuştuk sahiplenmeyi...
"Benim işçim"
"Benim memurum"
"Benim emeklim"
"Benim köylüm"
Sonra Özal geldi...
Aynı sözcükleri o da kullandı...
Türküsünü söylerken...
"Benim Malatyam" dedi...
Hatta daha da ileri gidip açıkça yol verdi:
"Benim memurum işini bilir..."
………….
Ve yıllar sonra sıra "Tayyip Erdoğan"a geldi...
Ayrıntısıyla girdi işe:
"Benim valim"
"Benim kaymakamım"
"Benim yargıcım"
"Benim savcım"
"Benim polisim"
"Benim müsteşarım"
Ve de ekledi:
"Kimseye yedirmem!.."
…………….
Bir padişah ya da kral "Benim halkım" diye konuşursa kimse yadırgamaz...
Ama bir aydın "halkım" diyebilir mi?
Belki "halkım" sözcüğü sevgiyi içermektedir ama, ister istemez işin içine sahiplenme eğilimi de giriyor...
En iyisi yanlış anlamalara yol açacak bu sözü kullanmaktan kaçınmak değil midir?
Bugünlerde "cumhurbaşkanı" seçimi gündemde...
Kim seçilirse seçilsin...
Türkiye'nin yarısının sesini duyar gibiyiz:
"Benim Cumhurbaşkanım..."
Ya diğer yarısı için?
Neyse, bırakalım şu "mülkiyet" kokusu taşıyan deyimleri desek...
“Kaç kişi dinler ki!..”
Günün Olayı
1 Mayıs'ta DİSK Taksim'de, TÜRK-İŞ Kadıköy'de, Hak-İş Kayseri'de, Memur-Sen Diyarbakır'da...
Ne memleket ama! Emekçiler "birlik ve dayanışma gününde" bile bir araya gelemiyor...
Akif Kökçe
Günün Biberi
CHP, daha da sağcılaşarak değil, öncelikle ideolojik kimliğiyle toplumun her kesiminden destek alarak iktidar yolunda yürümek zorundadır...
Yakup Kepenek
Günün Şiiri
Yüreğimin en güzel resmi annem
Geçer yıllar , akan su değil zaman
Yüreğim yine harlanır "ANNE" dilinde
Anılar bir bir dizilir musalladan
Gönlük kavrulsa "MİS" dibeğinde
Anlatınca kırk yıllık Kemal arkadaşım
Bilmediğim, duymadığım sessiz yönünü
Damladı yüreğime bir dala "GÖZYAŞIM"
Şükür hep dinledim anam "SÖZÜNÜ"
Öyle güzel anlatıyor "KEMAL" arkadaşım
Babam ısrarcı kolundan tutmuş
Gel beraber yiyelim "BEREKETTİR" aşım
Annem sessizce kırlara bayırlara koşmuş
Dönerim bakarım "GEÇMİŞİN" penceresine
Özlemle bekler oğlunu pervazın yanında
Güneşte kavrulan başak gibi göynürcesine
Bereket fışkırır hırçın rüzgarın yanında
Öğrendim hayat düsturunu senden
Çizdim yolumun eğrilmeyen çizgisini
Şükür dileğimdi her geçen günden
Bilemezdim "ÖMRÜN" parmaktaki yazgısını.
Mevlüt Özden (Eskişehir-2012)
Kolsuz Yaşar'dan
Dilenci kadın "ekmek arası yaptıracağım" diyor ve para istiyordu. Oysa benim elimde simit vardı...
İşe bak sen!…
Günün Sözü
Yanıldığını asla kabul etmeyenler, en çok yanılanlardır.
La Rochefoucauld
Günün Balı
Türkiye'nin basın özgürlüğü AB'nin büyültecindeymiş.
Aman ne güzel...
"Bir şey görebilirlerse bize de haber versinler!"
Balthör
Cuk
Geriye kalan sadece "Seni çok seviyorum..."
Üstü bende kalabilir...
Mehmet Tuncer
Günün İncisi
O şekilde yaşamalısın ki, öldüğün zaman tabutçu bile matem tutsun...
Mart Twain
Doktorun telefon rehberi
Akıl hastanesinin bahçesinde oturan iki delinin yanına bir üçüncüsü gelmiş ve elindeki kitabı uzatıp, "Yeni romanım, okuyun ve eleştirin" demiş.
Diğerleri kitabı almışlar ve okumaya başlamışlar. Daha sonra da eleştirmişler:
"Fena olmamış ama, çok isim var..."
Kitabı getiren deli, daha önce okuttuğu insanlardan da aynı yorumu aldığı için bir şey söylememiş ve alıp gitmiş...
Doğruca doktorun yanına çıkmış ve ona uzatmış kitabı:
"Doktor bey, bir kez de siz okur musunuz? Yeni bir roman yazmıştım da..."
Doktor, kitaba bakmış ve "Hay Allah" demiş:
"Ben de kaç gündür telefon rehberimi nereye koydum diye düşünüp duruyordum!"
Babanın inekleri
Tek oğlunun okuması için çiftliğindeki tüm inekleri satan baba, aylar sonra öğrenmiş ki oğlu okuldan atılmış...
Hiçbir şey öğrenemediğini görünce de kendi kendine "Ne bahtsız adammışım" diye söylenmiş:
"Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim!.."
Aydın Boysan'ın içki yorumu
İlerlemiş yaşından sonra yazmaya başlayan ve ünlenen "Aydın Boysan", içki konusunda ayrı bir uzman olarak bilinir…
Bugün 90'ın üzerinde olan Aydın Bey’e bir gün sormuşlar:
"İçki insanı daha akıllı mı yapar, yoksa daha aptal mı?"
Boysan, bu soruya son derece esprili bir yanıt vermiş:
"İçki, aptal adamı daha aptal yapar, akıllı adamı ise daha akıllı..."
Gece yarısı erkekleri
Amerika'da bir araştırma enstitüsü, erkeklerin gece yarısı yataktan hangi nedenlerle kalktıklarını araştırmış...
Alınan sonuçlar:
-Yüzde 1'i "sigara içmeye.."
-Yüzde 2'si "telefona.."
-Yüzde 8’i "tuvalete.."
-Yüzde 6'sı "buzdolabına.."
-Yüzde 83’ü de "evlerine gitmek için..."
Fare peşinde koşan!
Hürriyet yazarı "Şükrü Kızılot" diyor ki:
"Bir genç kız asla erkek peşinde koşmamalı...”
Nedenini de açıklıyor:
"Siz hiç fare peşinde koşan kapan gördünüz mü?"
Cumartesi Öyküsü
Narkissos için ağlayan göl!..
“Oscar Wilde"nin ünlü öykülerinden biridir...
"Narkissos", son derece yakışıklı bir gençmiş. Ama kendi güzelliğine aşıkmış...
Öylesine ki, her gün bir gölün sularında kendi güzelliğini seyretmeye bayılırmış... Günün birinde kendini sularda izlerken düşüp boğulmuş...
Aradan bir süre geçtikten sonra tatlı su gölünün kıyısına orman tanrıçaları “oreaslar” gelmiş...
Ne görsünler ki?
"Göl, acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş ağıyor!"
Neden ağladığını sormuşlar, hıçkırıklarla yanıt vermiş göl:
"Narkissos için ağlıyorum..."
Oreaslar şaşırmış:
"Bizler ormanda boşu boşuna onun peşinden koşup durduk ama, güzelliğini yalnızca sen yakından gördün..."
Bu kez göl şaşırmış:
"Narkissos yakışıklı bir genç miydi?"
Tanrıçalar, "Bunu senden daha iyi kim bilir ki?" demişler...
Göl, bir süre sessiz kalmış ve sonra konuşmuş :
"Onun yakışıklı olduğunu hiç farketmedim!"
Oreaslar merakla beklemişler ve göl son sözlerini yine ağlayarak bitirmiş:
"Çünkü, sularıma eğildiği zaman gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimi görüyordum..."