Prof.Dr. Alper Çabuk

Beni ciddiye alın

26 Kasım 2018 09:26
A
a
Sütiş Eskişehir
Küresel iklim değişiklikleri yanı başımızda çok uzun zamandır kendini göstermek ve ciddiye alınmak için elinden geleni yapıyor. Ama biz insanoğlu onu bir türlü ciddiye almıyor, hatta görmezden geliyor neredeyse yok sayıyoruz.
Aslına bakarsanız bırakın görmezden gelmeyi, yok sayıp ciddiye almamayı, en önemli gündem maddemiz olarak mütalaa etmemiz gereken bir konu küresel iklim değişiklikleri. “Zamanında birinde, uzaklarda bir ülkede bir bilge adam yaşarmış. Günün birinde bilge adama sormuşlar, “bu ülkede yaşayan en iyi hekim kim” diye. Bilge adam biraz düşünmüş, “şu dağın ardında bir hekim yaşar, hasta insanlar ona gider, o, o hastalara ilaçlar, tedavi yöntemleri önerir, hastalar o ilaçları içer, tedavi önerilerini uygularlar, iyi olurlar” demiş.
Etrafında toplanan kalabalık hemen atılmış, “o halde bu ülkede yaşayan en iyi hekim, bu adam demek ki”. Bilge adam kalabalığa dönmüş,“yok aslında o değil. Daha ilerideki dağın ardında bir hekim yaşar. Bu hekim hasta olacak insanları önceden anlar, onlara hasta olmadan tedavi yöntemleri önerir, insanlar o hekimin öneriyle hasta olmaktan kurtulurlar” demiş. İnsanlar bunun üzerine hayretle,“tamam o zaman, bu ülkedeki en iyi hekim, bu dediğin hekimdir”demişler. Bilge adam yine kalabalığa,“yok aslında o da değil, daha da ilerideki dağın ardında bir başka hekim yaşar, o insanlara hasta olmamayı öğretir. İşte bu ülkedeki en iyi hekim o hekimdir”demiş. 1960’lı yıllarda dünyada gerçekten çok bilge hekimler varmış.
Bu hekimler, daha Dünyamız hasta değilken, Dünya’nın hasta olmamasını öğretmeye çalışmışlar. Biz insanlar onlara kulak vermemişiz. Sonra 1980’li yıllara geldiğimizde Dünya’nın çok hasta olacağını anlayan hekimler çıkmış, “Dünya hasta olacak” demişler, tedavi önerilerinde bulunmuşlar. Biz insanlar onlara da kulak vermemişiz. 1990’lı yıllarda Dünya artık çok hasta olmaya başlamış, bu sefer, bazı hekimler “acilen Dünya’nın hastalığının iyileşmesi için şu tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekir” demişler, biz insanoğlu onları da dinlememişiz.
Artık 2020’li yıllara doğru yaklaşıyoruz ve Dünyamız artık gerçekten çok hasta. Dünya için önerilecek tedavi yöntemleri bugünden sonra ne kadar işe yarar, bu yöntemler tek yaşam alanımızı ne kadar daha bizim için yaşanabilir kılar bilinmez. Ancak şurası bir gerçek ki, bu tedavi yöntemleri bir an önce uygulamaya geçmezse, sonumuz o kadar daha yakın olacak”. Yukarıdaki anekdotu ve tespiti bundan tam beş yıl önce yazmışım. Artık hastalığın tanısı iyice kondu ve hastalığın etkileri iyice belirgin hale geldi ve yaşamımızı çok ciddi anlamda etkiliyor, bize zarar veriyor.
Ama buna karşın yazılan reçeteleri uygulamak anlamında değişen birşey var mı son beş yılda?
Hayır...
Maalesef yok...
Tam tersine inadına devam ediyoruz sanki...
Örneğin son beş yılda, küresel iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen ve ortaya çıkan kasırgalar, fırtına zararları, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme nedeniyle en fazla maddi hasara uğrayan ülke, ABD olmasına karşın, tedavi yönteminin yazıldığı Paris Anlaşmasından ABD Başkanı Trump, çekileceğini açıklamıştı.Paris Anlaşması olarak anılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, küresel ortalama sıcaklık artışını yüzyıl sonuna kadar sanayi öncesi döneme kıyasla en fazla 2 santigrat derece fazla tutmayı, ideal olarak da 1,5 derecede sınırlamayı amaçlıyor. Anlaşma, her ülkenin sera etkisi yaratan gazların salınımı azaltma konusunda hedeflerini belirlemesini ve yaklaşımını geliştirmesini öngörüyor. Yani aslında hastalığı iyileştirmese de seyrini yavaşlatacak, olumsuz etkilerini azaltacak ve yaşamı biraz daha kaliteli hale getirecek bir tedavi yöntemi önerisi bu anlaşma...
Ama hasta inatçı…
Hasta olduğunu hatta hastalık olduğunu bile kabul etmiyor...
Geçtiğimiz günlerde ABD’de yayınlanan 4. Ulusal İklim Değerlendirmesi Raporunda, iklim değişikliğinin kontrol altına alınmamasının, ülkede insan sağlığı, yaşam kalitesi ve ekonomik büyüme oranını artan biçimde tehdit edeceğine işaret edilirken, kontrol altına alınmayan iklim değişikliklerinin, orman yangınlarıyla daha sık karşılaşma riski doğuracağı, hali hazırda Güney Carolina’da dolup taşan barajlar, Büyük Ovalar bölgesinde mahsullerin düşmesi, Florida’da haşere kaynaklı hastalıkta artışı gibi somut örneklerin küresel iklim değişiklikleri kaynaklı olduğuna yer veriliyor. Raporda ayrıca “iklim değişikliğinin gelecekte yaratacağı riskler, bugün alınan kararlara bağlı” ifadesine yer verilirken, bu rapora karşılık Beyaz Saray Sözcüsü Lindsay Walters, “ABD’deki birçok kurumun katkılarıyla hazırlanan metnin, hatalı olduğunu ve daha ziyade çok uç senaryolara dayandığını” söylüyor. Yani bırakın önlem almayı, ne hasta olunduğunu ne de hastalığı kabul etmiyor. Biz de nasıl hastalığın seyri. ABD’de yaşananlardan daha az boyutlu olmakla birlikte, küresel iklim değişikliklerinin aşırı yağışlara bağlı artan seller ve su baskınları, artan fırtına hasarları, kuraklık ve tarımsal ürün rekoltesinde önemli miktarda düşüş gibi oldukça fazla etkisi var. Örneğin yakın zamana kadar hortumları filmlerde görürken artık neredeyse hortumlar sıradan bir olay haline gelecek yakında ülkemizde. Örneğin geçtiğimiz hafta Marmaris’te Yalancı Boğaz mevkiinde yirmi dakika arayla görülen hortumlar, ciddi maddi hasara yol açtı, bakım kızağına alınan teknelerden dördü hortuma bağlı olarak devrilirken, limanın biraz açığında demirli duran bir dalış teknesi battı, yine çok sayıda otomobil hasar gördü. İnternetten izlediğim bu hortumlara ilişkin görüntüler filmlerde görmeye alışık olduklarımızı aratmıyor.
.......................................
Tamam anladım... Ne yaparsam yapayım, kendimi nasıl gösterirsem göstereyeyim, beni anlamayacaksınız, başınıza ne gelirse gelsin benimle ilişkilendirmeyeceksiniz...
Ama bari ne olur, beni azıcık ciddiye alın...
Yoksa her geçen gün, sona daha büyük bir hızla yaklaşacaksınız...
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi