21. yüzyılın ana gündem maddesi olması gereken küresel iklim değişikliklerine bağlı olaylar, her geçen gün biraz daha fazlalaştığı için gündem çok kabarık oluyor
21. yüzyılın ana gündem maddesi olması gereken küresel iklim değişikliklerine bağlı olaylar, her geçen gün biraz daha fazlalaştığı için gündem çok kabarık oluyor. Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi son dönemde alanımla ilgili bu köşeden değerlendirmek istediğim konular öylesine fazla ki, haftada bir gün bu köşeden yazarak ana başlıklarını dahi paylaşma imkanım olmuyor, ancak ne yazık ki, benim daha fazlasını yazmaya zamanım yetmiyor. İşte geçen haftanın gündeminde kalsa da bu haftaya taşınmaya değer açıklamalardan biri akademisyen, aynı zamanda bir köşe yazarı olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof.Dr.Mehmet Emin Birpınar’dan geldi. Bakan Yardımcısı ve Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Birpınar, özellikle kıyı şehirlerinin iklim riski altında olduğunu ve yıllardır benim de sıklıkla belirttiğim gibi ‘’deprem gibi iklim değişikliklerine karşı da önlem almamız’’ gerektiğini ifade etti. Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamalarında Mehmet Emin Birpınar hoca şunları aktardı: “İklim değişikliği can almaya başladı.. İklim değişikliği bir gerçek.. Artık inanmak veya inanmamak diye bir söylem olamaz. Bu gerçekle yaşamaya devam edeceğiz ve depreme nasıl uyum gösteriyor ve önceden tedbir alıyorsak, iklim değişikliğine de UYUM göstermek zorundayız. İklim değişikliği bazen sel, bazen taşkın, bazen hortum, bazen fırtına, bazen aşırı yağış, Bazen de kuraklık, aşırı sıcaklık, gıda üretiminde azalma, Denizlerde su seviyesinde yükselme, deniz suyunda sıcaklık artışları olarak karşımıza çıkacak. UYUM GÖSTERMEMİZ ŞART.Dünya İklim Değişikliğine UYUM göstermekte tembellik ederse ve tedbir almazsa, zengin, fakir ülke demez, iklim değişikliği CAN almaya devam eder. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YENİ BİR PARAMETRE. İklim değişikliğine UYUM konusunda tüm yerel yönetimler aksiyon planlarını açıklamalı ve uygulamalıdır. Gelecek dönemlerde çevre konusunda ve iklim değişikliği konusunda söylemleri olan başkanlar ön plana çıkacaktır. İklim değişikliğine UYUM için neler yapılması gerektiği ve yerel yönetimlerin ne gibi tedbirler alması gerektiğini Bakanlık olarak tüm belediye başkanlıklarımıza yazdık. Olaya sadece doğal afet olarak bakmak problemi çözmez. Depremlere karşı nasıl sağlam binalar yaparak uyum gösteriyor tedbir alıyorsak, İklim değişikliği ile birlikte beklenen aşırı hava olayları ve onun etkilerine karşı UYUM göstermek ve tedbirler almak zorundayız. Altyapı ve üstyapı mühendislik hesapla
maları normal şartlar altında geçerlidir. İklim değişikliği gerçeği ile birlikte mevcut hesap yöntemleri çöp olmuştur. İklim değişikliği PARAMETRESİ dikkate alınmayan bütün mühendislik hesapları şaşacak ve bizleri mahcup edecektir.Özellikle kıyı şehirlerimizin acilen iklim değişikliği UYUM planlarını hazırlatması gerekmektedir.. Sahillere yapılan tesislerin iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı olması gerekiyor”. Hocanın söylediklerinin üzerine söylenecek bir şey yok... Yıllardır bu köşeden de söylediklerimin iyi bir özeti niteliğinde...
.....................
Yaklaşık üç yıl kadar önce küresel iklim değişikliklerinin giderek artan etkileri, bölgesel çatışmalar gibi birçok sebeple giderek dünya genelinde artan mülteci sorunlarına çözüm bulabilmek açısından Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri desteğiyle “Sığınmacılar İçin İstihdam ve Mekânsal Sorunların Çözümü” isimli bir projeye başlamıştık. Beş farklı üniversiteden, çok farklı mesleklerden araştırmacıların yer aldığı bu projenin sonlarına geldik. Bu proje kapsamında ortaya koyduğumuz çalışmalar, bazı farklı projelere dönüşmeye başladı. Bu projelerden biri “Özel Gereksinimli Mültecilere Yönelik Mekansal Çözümlerin” ortaya konacağı bir Avrupa Birliği
Projesi. AFAD koordinasyonunda yürütmeye başladığımız bu projenin tanışma toplantısını geçen hafta yaptık ve böylece bu projeyle ilgili çalışmaya resmen başlamış olduk. AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinatörlüğünde, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi paydaşlığında yürütülen ve engelli bireylerin kullanımına yönelik erişilebilir ve modüler acil durum barınma tasarımlarının geliştirilmesini konu alan “Erişebiliyorsam Güvendeyim” isimli Avrupa Birliği (AB) projesine, Çek Cumhuriyeti’nden Ostrava Teknik Üniversitesi ile Handy Club Ostrava, İspanya’dan AIJU Teknoloji Enstitüsü ve Portekiz’den PREVIFORM İş Güvenliği ve Eğitim Enstitüsü katkı sağlıyor. Yerel ve yabancı proje ortaklarının katılımı ile gerçekleştirilen bu stratejik ortaklık projesinin tanışma toplantısı açılışında, AFAD Eskişehir İl Müdürü Recep Bayar, Anayasa’nın, kamusal hizmetlere erişimde dezavantajlı bireylere fırsat eşitliğinin sağlanması yönünde kamuya sorumluluk yüklediğini belirterek; gerek doğal, gerekse insan kaynaklı afetlerin artış gösterdiği bu dönemde, engelli bireylerin olası bir afet sonrası kimseye gereksinim duymadan kendi kendilerine yetebilecek düzeyde yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacak evrensel erişebilirlik ve güvenlik standartlarını içeren barınma çözümlerinin geliştirilmesinin önemini
vurguladı. Yapılan toplantıda, afetler ve nüfus hareketleri sonrası oluşturulan geçici iskan alanlarında engelli bireylerin kimseye ihtiyaç duymadan barınma, hijyen ve iaşe ihtiyaçlarını giderebilmelerini sağlayacak çözümlerin geliştirilmesi amacıyla paydaşlar arasında görev paylaşımı yapılarak proje çıktılarının geliştirilmesi çalışmalarına hemen başlandı. Özel gereksinimli mülteciler deyince belirtmeden geçmemek lazım, yine AFAD’ın koordinasyonunda Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi paydaşlığında gerçekleştireceğimiz “Özel Gereksinimli Bireyler İçin Afet Risklerinin Azaltılması Çalıştayı”, 12-13 Şubat’ta Eskişehir’de Tasigo Otel’de gerçekleşecek. Konularında uzman 500’e yakın katılımcının yer alması beklenen çalıştay, son derece önemli olan bu konuda, ülkemiz için bu düzeyde katılımın olduğu bir ilk olacak. Dünyada ve ülkemizde yüzde onlara ulaşan, hatta kimi değerlendirmelerde çok daha üstünde olan özel gereksinimli bireylerin giderek artan afetlere maruziyet risklerini azaltmaya, hazırlık düzeylerini artırmaya yönelik bu çalıştay, bilimin hayata ve insana temas etmesi ve yaşamları olumlu etkilemesi halinde çok daha fazla değer taşıdığına bir örnek benim kişisel nazarımda...
İyi haftalar dilerim...