Bekle bizi Hollanda!

Şinasi Kula yazdı

15 Mart 2017 09:30
A
a
Sütiş Eskişehir
Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na ülkeye giriş izni vermemesi ve Hollanda’ya karayoluyla giden Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam’daki Türk Başkonsolosluğu’na alınmayarak sınır dışı edilmesiyle başlayan Türkiye-Hollanda krizi sonrası hükümetten yaptırım açıklaması geldi.
 
1- İzinli olarak yurtdışında bulunan Hollanda Büyükelçisi’nin dönmemesi kararlaştırıldı.
 
2- Hollanda bu yaptıklarını telafi edene kadar, üst düzey resmi görüşmelerin askıya alınması kararlaştırıldı.
 
3- 27 Aralık'ta diplomatik uçuşlara verilen toplu izinler bugün itibariyle iptal edilmiştir. Bu durum Hollanda vatandaşlarına değil diplomatlarına yönelik bir uygulamadır.
 
4- TBMM ile Hollanda parlamentosu arasındaki dostluk grubunun iptal edilmesi konusunda TBMM'ye tavsiye kararı sunulacaktır…
   
                                               ***
 
Şunu içtenlikle söyleyeyim önce; bunca “Eyyy Hollanda” başlıklı ithamlardan sonra müthiş yaptırımlar getirilir bu ülkeye diyordum. Yapacaklarına, edeceklerine bin pişman olur bu sarı benizli Avrupalılar diye iç geçiriyordum kendimce. Hükümetin yaptırım adı altında dört maddelik sunumunu okuduktan sonra, işi muzipliğe vurmanın daha doğru olabileceğini düşündüm sonraları. Çünkü böylesi sert çıkışları ve hemen akabinde de “haydi barışalım” gayretlerini sıkça yaşar olduk! “Van minut” milletçe sloganımız olmuştu bir zamanlar anımsayınız. Ama İsrail ile ilişkilerimizin eskisinden daha ziyade olduğunu söylersek hata etmemiş oluruz…
Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası Genel Merkezi’nde Genel Sekreter Mecbur Bodur şöyle bir tespitte bulunmuş: Petrol Ofisi 1941’de Türkiye petrolleri için kurulmuş milli bir şirketti. Geçen hafta Hollanda enerji şirketi Vitol’ün oldu. 1700'ün üzerinde akaryakıt istasyonu, 1 madeni yağ fabrikası, 11 akaryakıt ve 3 LPG dolum terminali, 19 havaalanı ikmal ünitesi vardı. Sen git portakal sık!
One minute dediniz boş çıktı, Şam'da Cuma namazı dediniz 3,5 milyon Suriyeli bize girdi, Eyy Putin dediniz özür dileyen biz olduk.
Bu Hollanda mevzuunu da fazla uzatmayın isterseniz…
Mecbur Bodur’un yorumuna katılırsınız ya da katılmazsınız!
Lakin şu bir gerçek ki; ülkelere göre doğrudan yabancı yatırımlarda Hollanda 22 milyar dolar ile birinci sırada bulunuyormuş (pay %15,8).
Eskiden mehter takımı ile yollara düşüyordu ceddimiz ama şimdi çağ değişti, biçim değişti. Hani kamyonların kasalarına doluşup “bekle bizi Hollanda” tezahüratları ile yola çıkmamız ne denli gerçekçi olur? Onun için, bundan sonraki yorumlar size ait saygın okurlar…
 
SİZİN SESİNİZ
Musa Akar’dan ilginç tespitler…
 
Musa Akar; Polatlı’da gençlik yıllarımızdan bir arkadaşım, bir Yörük çocuğudur. Mersin Üniversitesi, Felsefe Bölümü emekli öğretim görevlisi olarak yaşam sürdürmektedir. İlginç paylaşımlar yapar sosyal medya üzerinden…
                                                      ***
1-Kenan Evren be beşi bir yerde ekibince12 Eylül darbesi yapıldı. Parti liderleri tutuklandı. Ecevit ve Demirel aynı yere sürüldü. Erbakan Eşekadası'na, Türkeş ise Uzunada’ya sürüldü. Uzunada ve Eşekadası şimdi Yunan işgalinde.
Yandaş yazarlar 17 adayı Yunanistan işgal etti tezine karşı; Yunanistan hesabına diyorlar ki; “o adalar Lozan'da verildi…”
Yalanda adamlar kendilerini bile aşmışlar. Yahu akıl fukaraları, madem öyleydi de bizim darbeci paşalar o adaları Erbakan ve Türkeş için Yunalılardan kiraladılar mı?
 
2-Hollanda krizini tetikleyen şey bizim Avrupa tarihine Fransız oluşumuzdur. Nazilerden en çok canı yanan millet Hollandalılardır. Ülkeleri Naziler tarafından savaş sonuna kadar işgal edilmiştir. Sen o millete Nazi dersen kriz kaçınılmaz. Almanlara gelince Nazi suçlaması onlara en ağır hakarettir. Nazi geçmişlerinden utanırlar. Hatırlatılmasını da hakaret sayarlar. O nedenle bu konulara Fransız olan bizim yöneticilerimiz eyyy diye başladılar mı söz akıl olmaktan çıkıyor.  Öfkemizin dibini bulana kadar sayıp döküyoruz.
Sonrada hiç bir şey olmamış gibi gel barışalım diyoruz!
 
3-Hacı Ramazan Dedem rahmetli, 1940’lı yıllarda Eğridir Çarşısı’nda iki kopilin kavga ettiklerini görünce, insaniyet adına aralarına girer ve kavgayı bitirir. Gençler anında kaybolur. Elini cebine atar para kesesi toz olmuş. O Yörük saflığıyla acaba nerede düşürdüm diye çarşıda para kesesini arar. Tanıdık biri “Ramazan ağa az önce ayırdığın gençler kaldırmıştır keseni” der. Tatavacılık diye bir yankesicilik yöntemini ilk defa orda duyar dedem. Sonra aradan bir yıl geçer. Dedem gene Eğridir Çarşısı’ndadır. Birden iki tane genç önünde tekme tokat bir birine girer. Dedem der ki:
-Gençler boş yere birbirinize vurmayın. Siz aynı haltı geçen sene de yemiştiniz…
Gençler tatavaya son verip kaybolurlar. Biraz güncel olunca anımsadım dedemin bu yaşadığını...
Selam olsun Mersin’e, sevgili Musa Akar’a…
 
OZANCA
 
Bilmem ben derdimi kime söyleyim
İçim kan ağlıyor işte böyleyim
Sorma bana dostum nasılsın diye
Ülkem nasıl ise ben de öyleyim…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi