Bay Gorsky’nin sırrı!..

Görüşler

Başbakan Erdoğan ile zamanın Genelkurmay Başkanı "Yaşar Büyükanıt"ın Dolmabahçe Sarayı’nda neler konuştukları hala bilinmiyor!...

Çeşitli söylentiler çıktı ama Erdoğan'ın sözü unutulmaz:

"Bu konuşma benimle mezara kadar gider..."

Acaba böyle mi olur?

Bazen yaşarken de ortaya çıkar...

Gerçek imzalar MGK'da ortaya çıkıyor ama...

"Islak imzalar hapiste!.."

Yine de bazı sırlar "mezara kadar" saklanıyor yaşamda...

“Ağlarken gülmek gibi!”

…….

"Apollo" astronotlarından "Neil Armstrong" ayda ilk adımları atarken "Bir insan için küçük ama, insanlık için büyük bir adım" demişti ve bu sözler tarihe geçmişti..

"Armstrong"un birkaç adım sonra fısıldadığı "İyi eğlenceler Bay Gorsky" deyişinin üzerinde ise kimse durmadı!..

Herkes   Armstrong'un ay yolunda Amerikalılarla yarış halinde olan Rus astronotlarından biriyle dalga geçtiğini düşünmüştü...

Ama meraklı bir gazetecinin araştırmaları, hiçbir ülkenin uzay programında "Gorsky" adında bir kozmonot, ya da astronot bulunmadığını ortaya koydu...

Gazeteciler yıllar yılı "Neil"e, "Bu Gorsky kim, bu sözler ne demek?" diye sordular, yanıt alamadılar...

Sonunda bir gün Neil gazetecileri toplayıp "Baylar" dedi :

"Bay Gorsky   öldü. Şimdi artık konuşabilirim..."

- Çocukken abisi ile bahçede beyzbol oynarken, top komşuları "Gorsky"lerin bahçesine kaçmış...

Neil, tam komşularının yatak odasının penceresinin dibine düşen topu alırken, aralık duran pencereden, “Bayan Gorsky”nin sesini duymuş:

“Değişiklik… Değişiklik istiyorsun öyle mi? Ne zaman komşunun oğlu ayda yürür, o zaman görürsün değişik sevişmeyi!..”

Kim öptü, tokadı kim yedi?

Soğuk savaş yıllarında Orta Avrupa'da bir tren kompartımanında genç ve güzel bir kız, yaşlı bir kadın, çalımlı bir Rus subayı, bir de Polonyalı genç birbirini tanımayan bu dört kişi birlikte seyahatteymişler.    Sessizce herkes birbirini süzüyor, bazen de pencereden dışarı bakıyorlarmış.  Birden tren bir tünele girmiş . Ortalığın kararmasıyla bir öpücük sesi, ardından da şiddetli bir tokat duyulmuş!

Tren tünelden çıktığında Rus'un yanağında şamarın kıpkırmızı izini görmüşler.. Herkes şaşkınlıkla   içinden düşünüyormuş...

Yaşlı kadın, "Aferin kıza" demiş:

"Her kuşun eti yenmez!"

Rus subayı, "Şu işe bak!" diye hayıflanıyormuş:

"Kızı Polonyalı öptü, şamarı ben yedim!"

Kız da şaşkınmış, "Rus herhalde beni öpmek istedi. Yanlışlıkla yaşlı kadını öpünce tokadı yedi salak şey!.."

Polonyalı ise içinden kıs kıs gülüyormuş:

"Amma oyundu ha! Elimin üstünü öptüm, sonra da bastım Rus'un yanağına tokadı!.."

Temel mahkemede

Temel'in işi mahkemeye düşer ve hakim sorar:

-Adın ne?"

"Temel efendim, ama ortada (P) harfi yoktur..."

Hakim, "Temel’in ortasında zaten öyle bir harf olur mu?" der...

Temel devam eder:  "Ha biz ne dedik? Vardır mı dedik!.."

Dedelek'in kooperatif kurası!

Geçtiğimiz cuma günü bir CHP'li okurumuz önermişti:

"Odunpazarı adayı kura ile belirlensin..."

Ve de eklemişti:

"Kurayı Burhan Sakallı çeksin..."

Bu esprili öneriye "Katibim" olarak tanınmış yazar "İsmail Hakkı Demirci"den bir yanıt geldi...

"Aman dikkat!" diyor Katibim ve bakın neler yazıyor:

- 1996 yılında Noter Vekili olarak bir kooperatif çekilişine gittim.   200 kişi kura çekip dairesini belir-leyecek. Kulakları çınlasın, "İbrahim Yaşar Dedelek"de o günlerde Devlet Bakanı. Mimarlığı da var ya, benden önce mikrofonu kapıp bir açıklama yaptı:

"Sayın üyeler, ilk daire çekilişini ben yapacağım..."

Bir alkış ki, sorma gitsin!

Yanıma gelince kulağına eğildim:

"İlk çekilişi senin yerine olsam yapmam."

Şaşırdı ve "Neden?" diye sorunca devam ettim:

"İyi bir daire çekersen Allah'tan olur ama, zemin kat çekersen arkandan ömür boyu küfür yersin!" Kibarca, "Valla haklısın İsmail" dedi.

O arada 5 yaşlarında bir kız çocuğunu görevlendirdik.  Çocuk kurayı çekti, ben isimleri okudum.

"Hiç kimsenin gıkı çıkmadı!"

 …….

Yazını okuyunca işte bu anım geldi aklıma...

Hani "olmaz" ama! Ya olursa, düşüncesiyle kurayı isim yapmış bir kişinin çekmesi çok sakıncalı olur!..

Benim gibi, bulsunlar 5 yaşında bir çocuk da...

"Şu Odunpazarı işi bitsin artık!.."

Günün Olayı

TIME'nin   "gündem yaratan isim" anketinde Mursi'yi deviren "Sisi"nin yüzde 26 ile birinci, Erdoğan'ın ise yüzde 20 oyla ikinci olması iktidarı kızdırmış.

Böyle bir sıralamada yer almak kizdırmalıydı aslındal

Gülhan Elmas

Günün Biberi

100 dernek gazetelere ilan vererek AKP'ye destek çıktı ya…

Bakalım TÜSİAD'ı "Gazetelere ilan vererek siyaset yapıyor" diye suçlayan AKP’liler bu işe ne diyecek...

Akif Kökçe

Martı bile farkında!

Yıllık enflasyon 7.5 dolayında gerçekleşmiş. İstanbullu Metin Bey, "Biz yeriz ama martılar yemez bu rakamı" diyor ve açıklıyor:

-Vapurda işe gidip gelirken bakıyorum... Martılara simit atıp eğlenen vatandaş sayısı azaldı. Çünkü simide yüzde 40 zam geldi. Martı bile fiyat pahalılığının farkında.

"Kimi uyutuyorlar?"

Bekir Coşkun’dan

Hafta sonundaki yazısında "Bekir Coşkun" Cemaat-hükümet tartışmasını yazmış...

Cemaat:

"El innekul velev zelzele, kutbul hadise, külliyatı çarşaf dershane, kabul-ün tazyik bavul..."

Hükümet:

"Aleyhin inna velkullum ellezine futuret-el dünya, küllüyat-un takva, inna ki mukavim takla..."

…….

Ne oluyor dersiniz?

Sizin çocukların geleceğini konuşuyorlar...

"Artık kimin elinde kalırsa bebeler..."

Günün Balı

Seçim öncesi "belediye başkan adaylarını " emekçilerden” değil "efendilerden" seç, sonra seçim meydanlarında "Efendiniz değil, hizmetkârınız de!..

Cuk

İzmir'de Konak Belediyesi "Mama Aracı" ile sokak hayvanlarına düzenli mama dağıtıyormuş.

"Bak sen şu Gavur İzmir'e!.."

Özdeyiş

Merhamet, mutsuzlar arasında, mutluluğunuzu gizlemesini bilmektir...

Günün İncisi

Ruhun gülüyorsa, vicdanın huzur içinde demektir..

Günün Şiiri

Birdenbire

Her şey birdenbire oldu

Birdenbire vurdu gün ışığı yere

Gökyüzü birdenbire oldu

Mavi birdenbire

Her şey birdenbire oldu

Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan

Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire

Yemiş birdenbire oldu

Birdenbire

Her şey birdenbire oldu

Kız birdenbire, oğlan birdenbire

Yollar, kırlar, kediler, insanlar

Aşk birdenbire oldu

Sevinç birdenbire...

Orhan Veli (Varlık-1942)