MHP lideri Devlet Bahçeli’nin desteğiyle referandum sürecinin düğmesine basan AKP’ye kötü haber Sonar Başkanı Hakan Bayrakçıdan geldi. Bayrakçı, başkanlığa karşı çıkanların oranının yüzde 56’larda olduğunu açıkladı haberini manşetten vermiş Aydınlık Gazetesi!
AKP yöneticilerinin bunu bildiğini kaydeden Bayraktar; şu anda anketçiler için zor bir dönem. İnsanlar düşündüklerini net bir şekilde söylemekten çekiniyor. Ben yaptığım bütün anketlerde mutlaka başkanlıkla ilgili de bir soru yöneltirim. Bu anketlerin hiçbirinde yeterli çoğunluk sağlanmadı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Erdoğan’a destekte belli bir artış var ama başkanlığa en yüksek destek yüzde 42-43 seviyelerinde. Erdoğan’a sempati olmasına rağmen başkanlık için yeterli destek yok. Seçmenin yüzde 56’sı başkanlığa kesin karşı diyerek açıklamalarını sürdürüyor.
Bu ankete göre, AKP seçmenin % 30’u başkanlık sistemine karşı. AKP’nin Ege ve Akdeniz bölgesinde, hem kıyılarda hem de iç kesimlerde ciddi bir oyu var. Ancak bu kitle AKP’ye muhafazakâr olduğu için değil, AP, ANAP, DYP gibi sağ bir parti diye oy veriyor. AKP’nin iktidarda kalmasını istiyorlar. Mevcut sistemin devamından yanalar. Ama iş başkanlığa gelince tereddütleri var…
***
Aydınlık Gazetesi hepimizin bildiği gibi eski adı ile İşçi Partisi, şimdiki adı ile Vatan Partisinin görüşleri doğrultusunda yayın yapan bir gazetedir. Uzun yıllardır çok yakından takip ettiğim bir siyasi hareket olan “Aydınlıkçılar”, Doğu Perinçek Genel Başkanlığında girdikleri seçimlerin hemen hepsinde binde üç seviyesini geçememiştir. Bu gerçeği gerek köşe yazılarımda, gerek sosyal medya paylaşımlarımda dile getirdiğimde beni şöyle eleştirir VP’li arkadaşlar; bu parti siyasi bir harekettir, barajı geçse ne olur ki? Belirleyici olan bu mudur? Ben de yanıt veririm; iyi de belirleyici olan bu değilse neden seçimlere giriyor, halktan oy istiyorsunuz ki?
Demek bu halk Atatürk’ün partisiyiz diye bizlerden her seçimde oy isteyen yeni CHP’ye nasıl güvenmiyor umut olarak görmüyorsa; aynı durum sizler içinde geçerlidir öyle değil mi? Sıkça yazılarımda vurguladığım bir gerçek var şu son aylarda. HDP’de MHP’de barajı geçemeyecekler görünen bu tabloda. Yani tarihi tekerrür MHP için bir kez daha geçerlidir…
Referandumda bu yansıma AKP’nin işine yaramayacak mı sizce? Yani AKP deyince Recep Tayyip Erdoğan akla geldiğine göre; başkanlık özneli referandumda bu millete hangi muhalefet partisi umut olacak da, referandumda Erdoğan kaybedecek? Gazetenin sevinçle başlık attığı biçimde “referandum düğmesine basan AKP’ye kötü haber” olacak?
Ömrünün büyük bölümünü özgürlüklerinden alıkonulmuş biçimde hapishanelerde geçiren Doğu Perinçek’e derin devlet, CIA ajanı yakıştırmalarına asla katılmadım katılmam da. Hangi CIA ajanı derin devlet uzantısı ömrünün on yılına yakınını hapishanelerde çürütür kardeşim? Var mı içinizden on yılı göze alıp yatacak ülkü adamı? Onun için bu saçma sapan eleştiriler yerine şu gerçekler doğrultusunda eleştiriler yapabiliriz. Perinçek’in hapis öncesi ve sonrası AKP’ye ve kurucu liderine bakışındaki(yaklaşımındaki) bariz değişimleri sorgulayabiliriz. Bu konu ile ilgili olarak yüz seksen derecelik değişimin gerekçelerini araştırabiliriz. Ne oldu da Doğu Perinçek gibi siyasi bir hareketin lideri “15 Temmuz bir devrimdir” diyebiliyor açıkça? Sokaklarda zikir çeken cemaat üyelerini, sosyal medyaya düşün binlerce Atatürk’e hakaret videolarını görmezden gelerek; “biz onları Atatürk çizgisine çektik” masalına inanmamızı bekleyecek?
Bakın bu ülke insanının özü 620 yıllık bir gelenekten günümüze tekabül eder. Kaderci bir toplumuz anlayacağınız. Kaderci toplumların yegâne dayanağı ise liderdir. Birey olamamış toplumlarda da liderler belirler toplumun kaderini. Lider isterse savaşa sokar, isterse onlarca yıl barışı tattırır, ister vergilerde boğar, ister soysal bir ferahlık seviyesine layık görür toplumu. Yani lider ne yaparsa “en doğrusunu yapar” gerçeğinden yola çıkılarak yoluna ölünür inanılan liderin…
Varsayalım 93 yıllık Cumhuriyetin yüzü suyu hürmetine demokrasiyi kanıksadık, birey olduk çoğumuz! Sonuçta güvendiğimiz bir parti çatısı altında aramayacak mıyız umudu? EVET!
Peki, meclis içinden ya da meclis dışından hangi parti bu halka umut olacak minicik bir ışık saçmakta? Hiç amigoluk yapmadan, at gözlüğü ile bakmadan, demagojiden arınarak yanıt verecek olursak tek bir parti yok. Mumla arasanız da yok, yok, yok…
Yani gazetenin ve uzantısı olan siyasi bir hareketin tezat söylemlerinin bir tezahürü diyebiliriz bu açıklama için de!
Umudun olmadığı bir ortamda ikrar geçerlidir bunu herkes bilir…
SİZİN SESİNİZ
CHP, sine-i millete dönmeli mi?
Eskişehir yerel siyasetinin yıpranmamış isimlerden İbrahim Arslan'ın paylaşımı dikkatimi çekti geçtiğimiz günlerde. “Son yaşananlardan sonra, TBMM’nin anlamsız kaldığı bu günlerde çok geç olmadan CHP sine-i millete dönmelidir” diyor paylaşımında…
CHP içerisinde değer verdiğim bir başka isim olan Ersin Ertürk ise sine-i millet teşebbüsünün bir intihar olacağını ve sadece AKP’nin işine yarayacağı doğrultusunda görüş bildirdi. Şimdi hazır yerini bulmuşken onların nezdinde ben de bir soru sorarak Eskişehirli CHP’lilerden bir yanıt bekleyeceğim. Yanıt için hiç ama hiç umudum yok inanın. Çünkü yıllardır yazılarımda sorular sorar, eleştirir, gaflet ve dalalet içerisinde olduklarını vurgularım. Ne yazık ki tek bir yanıt gelmez hiçbirisinden! Ben de bunu ikrar olarak algılarım artık…
Sorum şu; çok geç kalındığını şu son yaşananlardan sonra olsun kabul ediyor bana hakkımı teslim ediyor musunuz?
OZANCA
Bakma aylardan Kasım,
Mevsimlerden sonbahar olduğuna
Sen ne zaman istersen çık gel
Benim kapım her zaman Aralık sana...