Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, önceki gün ESTV’de yayınlanan “Adaylar Konuşuyor” programının konuğu oldu.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, önceki gün ESTV’de yayınlanan “Adaylar Konuşuyor” programının konuğu oldu.
Daha önce de sıkça dile getirdiğim gibi Kurt’un en önemli özelliği, hiçbir olayı eğip bükmeden, ne eksik, ne fazla, nasıl olduysa o şekilde anlatmasıdır.
Kendisi veya partisi hakkında bile en acımasız eleştirileri yapmaktan da çekinmez.
Bu kadar Eskişehir’de ve Odunpazarı’nda sevilip, “Halkçı Başkan” unvanına mazhar oluyorsa, açık sözlülüğünden ve dobralığındandır.
Neyse fazla uzatmadan konumuza gelelim.
Programda önemli konulara temas eden Başkan Kurt, rakip partilerin adaylarına, siyasi nezaketiyle Eskişehir’e nasıl hizmet edileceğini sınırlı zamanda özetlemeye çalıştı.
En önemlisi de hafızaları tazeleyince halının altından neler çıktı neler…
Hatipoğlu’nun Ayşe Ünlüce ve vefat eden eşi Aydın Ünlüce ilgili sözlerini hatırlattığımızda Başkan Kurt, “Biz Eskişehir’de politikayı belli bir düzeyde, olgunlukla, demokrat mantıkla yapmaya çalışıyoruz. Hiç kimseye bel altından vurmadık. Hiç kimsenin geçmişindeki kara lekelerle uğraşmadık. Biz yapacaklarımızı anlattık. Herkes de böyle yapmalı. Ayşe Hanım’ın savunması bana düşmez ama Ayşe Hanım’ın eşi hiç genel sekreter olmadı” dedi.
Kazım Başkan, şunları da hatırlattı:
“Bizi boş demagojilerle uğraştırmasın. Biz hizmet yapıyoruz. 10 yıldır ben yapıyorum, 20 yıldır Ahmet abi yapıyor. Ayşe Hanım 8 yıldır Büyükşehir Belediyesi’nde kendi hizmetini en iyi şekilde yaptı. Bunları eleştirsin. Devletin bize yaptırmadığı kreşin, Sanayi Çarşısı’nın hesabını bize sormasın. Devletin kendi elindeki olanakları kullanarak Emek Mahallesi’ne yapmadığı lisenin hesabını sorsun. Nebi Bey yeni AKP’li olduğu için geçmişte neyi yapıp yapmadığını bilmiyor. AKP’nin 22 yılından sorumludur Nebi Bey. Seyitgazi Yolu’nun, Alpu Yolu’nun, Çevre Yolu’nun yapılmamasından da sorumlusunuz.
‘Eskişehir’in en yeşil yeri Kızılyer’i mahvettiler’ diyor. Kızılyer 20 küsur senelik bir mücadele sonucunda ortaya çıkan, davalar kazanan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, Tarım Bakanlığı’ndan imzalarla gelen ve Büyükşehir Belediyesi’nde AKP çoğunluğunun oyuyla geçen bir yerdir. Nebi Bey o zaman AKP’li değildi, bilmiyor. Kızılyer bizim düzenlemelerimizle kurtuldu. Yoksa Kızılyer çok daha perişan bir yer haline gelecekti. Şunun altını çize çize söylemek zorundayım, bir insanın başkası için çok kolayca ‘yalancı’ ifadesini kullanması, kendisinin yalan söylediğinin en önemli kanıtıdır. Ben Nebi Bey’in böyle bir yaklaşım içinde olabileceğini düşünmüyordum demek ki farklı bir hezeyan içinde.”
Hasılı…
İnsanlar çabuk unutur…
Bunları hatırlatmak bir soruya cevap vererek Başkan Kurt’a düştü.
Siyasi nezaket, dik duruş ve olayları çarpıtmadan doğru bir şekilde halka anlatarak siyaset yapmak bırakın politik tutarlılığı, aynı zamanda ahlaki de bir durumdur.
Bilmem anlatabildim mi?
Güven!
Francis Fukuyama’nın “Güven” adlı kitabında “21. yüzyıla yaklaştıkça, dünyanın her tarafında politik ve ekonomik kurumlar giderek birbiriyle aynı noktada buluşuyor. Aralarındaki farklar hızla ortadan kalkıyor.” İfadesi aslında pek çok olguyu da bünyesinde barındırır.
Güven duygusunu “yüksek” ve “düşük” güvenli toplumlar arasındaki mukayeseyle anlatmaya çalışan Fukuyma, örnek toplumlar düzeyindeki sorgulamasında insanların zihni sınırlarını zorlar.
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinden kısa süre sonra yapılacak yerel seçimlerde özellikle büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı belediye başkanlıklarında yoğunlaşan propaganda sağanağı adayları yurttaş terazisine çıkartıyor.
Bu seçimde adayların ilk propaganda odağı, Marmara ve Eskişehir depremlerinin yakın zamanda meydana gelme ihtimali nedeniyle kentsel dönüşüm oldu.
İkinci odak, Eskişehir’in mevcut sosyokültürel değerlerinin sürdürülmesi…
Üçüncü odak kente hükümet hizmetlerinin gelmesindeki isteksizlik…
Dördüncü odak ise yoksulluk gibi görünüyor.
Yazının başında da yer alan güven duygusu aslında bir anahtar.
Fukuyama’nın Almanya ve Japonya’yı ele alarak tanımlamaya çalıştığı toplumsal güvenin oluşmasını salt ekonomik yatırımlar sağlamıyor.
Üniversite okuyacak veya okuyan çocuğu olanlar iyi bilir…
Geleceğini Batı ülkelerinde arar hale gelen gençliğin içine düştüğü çıkmaz, bu duruma güzel bir örnek teşkil ediyor.
Ülkenin geleceğinden kaygı duyan, ailesinin ekonomik gücü doğrultusunda her türlü imkanı zorlayarak kapağı yurtdışına atmaya çalışan bir gençliğin varlığı, iktidar ve yöneticilerine olan güvenin ne durumda olduğunu ortaya koyuyor.
Yurttaşın güven duyması, verilen vaatlerin yerine getirileceğine olan inancını yüksek tutması gerekiyor…
Yerel seçimlerde belediyeyi yönetmeye aday kişiler eğer güven verebilirlerse seçilecekler.
Sihirli duygu güven…