Celalettin Kesikbaş, Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı olduktan sonra, sadece sanayi ile ilgili konuşmadı…
Eskişehir ile ilgili her konuda görüşlerini kamuoyu ile paylaştı…
Bilmediklerini öğrenmeye çalıştı…
İlçeleri, köyleri gezdi. Nerde ne var adeta envanterini çıkardı.
Kesikbaş’ın üzerinde sıklıkla durduğu iki konu vardı. İlçelere İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri yapmak! Bir diğeri de URAYSİM…
İlk ciddi projeyi Alpu için önerdi. Ne yazık ki beklediğinden daha büyük tepkiyle karşılaştı.
Bu durumu Kesikbaş şu cümleyle açıkladı:
-Alpu’da Raylı sistemler ihtisas OSB kurulması için doğal olarak mutlaka bir alan gerekiyor. Dağınık dağınık değil orada bir ekosistemin oluşması gerekiyor, bu işle ilgili ben çok çaba sarf ettim ama gerçekten çokta dayak yedim. iki tane kuzu resmi alan gitti fotoğraf çektirdi. “Toprağımızı elletmeyiz, tarımı elletmeyiz.” Dediler.
Hakkı var…
Kesikbaş hangi konuda bir şey söylese anında bir refleks oluşuyor. Gazeteciler, sivil toplum örgütleri harekete geçiyor…
Kesikbaş bunu “dayak yemek” olarak özetliyor…
Vazgeçmeyeceğinin mesajını veriyor:
-Kente karşıda çok hayallerim var bunları da söylüyorum. Söylemekten çekinmiyorum bazen çok dayakta yediğim oldu. Olsun ben hayallerimi söylemeye devam ediyorum. Neticede bu kentte yaşayan bir bireysem eğer bildiğim yaşadığım her şeyi de söyleyeceğim. Bu bazılarının hoşuna gider bazılarını hoşuna gitmez! Bazıları stratejik bulur, umurumda da değil! O yüzden bildiğim her şeyi doğru bir şekilde söylemeye devam edeceğim…
…/…
Kesikbaş, eleştirmekten çok bir fikir ortaya atmayı seviyor…
Daha çok yerel yönetimleri eleştiriyor gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Ancak, son bir iki yılda açıklamalarına, raporlarına söylediklerine bakarsak, iktidarı daha fazla eleştirdiği ortaya çıkar…
“Dayak” konusu da şöyle değerlendirmekte fayda var…
Kesikbaş’ın söylediğini tartmadan, değerlendirmeden onaylayan bir grup olduğu gibi yine tartmadan değerlendirmeden karşı çıkan da bir grup var. Her daim Sevenler değil, dayat atanlar dikkatimizi çeker!
Celalettin Kesikbaş, seçimlere tek liste ile gidiyor. EOSB Başkanı Nadir Küpeli’nin ile yapılan iş birliğini “Bu kez karpuz gibi ikiye bölünmedik” diyerek açıklıyor.
-Bu nedenle bir olmak yerine beraber olmak kelimesi daha kıymetli, diyor…
Kesikbaş’a şu soruyu yönelttim:
-Beraber olmak demek aynı zamanda da bir ortak liste anlamına geliyor. Böyle baktığımız zamanda ekip biraz genişliyor! Haliyle yönetimlerde, meclislerde olmak isteyen, görev almak isteyen kişilerin sayısı da ikiye katlanmış oluyor. Siz bir seçim yapmak zorundasınız. Bunu nasıl aşmayı düşünüyorsunuz?
Kesikbaş, bu soruya biraz kaçamak yanıt verdi. En azından benim edindiğim izlenim öyle oldu…
Kesikbaş, “aşma” kelimesini kullanmaktan ziyade farklı bir örnek veriyor:
- Bizim sanayimizde herkes Kara Murattır. Yani herkes birinci sınıf iş insanıdır. Ne şucudur ne bucudur! Ne Celalettincidir, ne Nadircidir! Neticede bizim sanayicimiz ekmeğinin derdinde, işinin derdinde, işini A noktasından B noktasına getirmeye çalışan insanlar! Kim gelirse, kim olursa olsun az öncede söyledim samimiyetle herkes en iyisini yapmaya çalışacak.
-Gelen insanları hepsi ortada, sınav yapacak halimiz yok, neticede ortak çıkarlar belli orada! Türkiye’yi kurtarmıyoruz. Dünyayı da kurtarmıyoruz. Böylede bir durum yok! Bu işin, bundan sonra kim gelirse gelsin kavgasız gürültüsüz son derecede demokratik bir şekilde yapılması taraftarıyım. Ve bu önümüzdeki dönemde bu ortamın daha da iyileştirilmesi için elimizden geleni yapacağız.
…/…
Eskişehir Sanayisi, büyüyor…
Şimdilik Sanayinin Süper Ligi kentleri arasında değil! Ama zirveyi zorluyor. Yeni yönetimin öncelikli görevi Eskişehir sanayisinin bir üst tura çıkmasını sağlamak!
ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, pek de dikkat etmediğimiz bir ayrıntıya dikkat çekiyor:
-Biz Sanayici Odası değiliz. Bildiğin Sanayi Odasıyız.
Ufak bir ayrıntı gibi gözüküyor. Ancak anlamlar farklı…
Pazarcılar, berberler, terziler, kahveciler…
Hep bir meslek erbabını ve onların temsil ettiği odaları anlatıyor…
Ama “Sanayici Odası” kavramı kullanılmıyor. Sanayi Odası, deniyor. Sanayi bir meslek kavramının çok ötesinde…
Kavramı iyi kurmak gerekiyor…
Celalettin Kesikbaş, Sanayi Odası seçimlerine tek aday olarak giriyor…
4 yıl başkanlık yaptı.
4 yıl daha yapacak?
Sonrası…
Kesikbaş ilk dönemi hazırlık dönemi ve projelerin başlangıcı kabul ediyor…
İkinci dönemi daha kıymetli buluyor ve “olgunluk dönemi” olarak tarif ediyor…
Kesikbaş, “kalmak ister misiniz” sorusuna şu yanıtı veriyor:
-İki dönem herkes için kıymetli ve yeterli… Ben iki dönem sonra insanların artık yapabileceklerinin optimumunu yapacaklarını düşünüyorum. 3 ve 4 dönemler belki bu işin kreması falan olur…
…/…
Bir ara odalarda 2 dönem kuralı getirilmişti. Ancak bu kural delindi, çiğnendi ve kadük oldu gitti…
Bakıyoruz artık her yerde “kremaya razıyız”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...