Bu meslek odasının üyeleri arasında her türlü düşünceye sahip insanlar var. Odayı toplantıya davet etmemekle farklı görüşe sahip mobilya üreticilerini de ötelemiş olduğunuzun farkında değilsiniz sanıyorum. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, belediye olarak yaptıkları organizede 5 bin Eskişehirli kadını Ankara’da Atatürk’le kucaklaştırdı. Bunu ilk kez yapmıyor Ataç. Geçmiş yıllarda da aynı sayıda Eskişehirlileri Atatürk’le kucaklaştırmıştı. Perşembe günü gerçekleştirilen Anıtkabir ziyaretinden sonra Ahmet Ataç ile birlikte Eskişehirli gazeteciler bir kafeteryada çay içerken yanımıza gelen meslektaşımız CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile birlikte Habertürk Gazetesi Parlamento Muhabiri Düzgün Karataş geldiler. Ankaralı meslektaşımız Düzgün Karataş, Başkan Ahmet Ataç, Utku Çakırözer ve Eskişehirli gazeteci arkadaşlarımızla birlikte yaklaşık bir saate yakın sohbet ettik. Sohbette Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Ankaralı meslektaşımızın,”Başkanın kaç dönemden beri görevdesiniz. Neler yapıyorsunuz?” diye sordu: Ahmet Ataç’da, birisi aralıklı olmak üzere üç dönemdir belediye başkanlığı yaptığını, bu süre içerisinde Tepebaşı İlçesine kazandırdıkları yatırımları ve yaptıkları hizmetleri anlattı. Ahmet Ataç alçak gönüllü bir belediye başkanı… Yaptığı hizmetlerin ve yatırımların özetinin özetini anlattı. Böyle olunca ben istemez araya girmek zorunda kaldım. “Ahmet Bey kendisinin övülmesini istemez. Size anlattıkları yaptıkları hizmetlerin belki çok kısa bir özeti. Yaptıklarını tek tek anlatmaya kalksak herhalde sabaha kadar oturmak zorunda kalırız” dedim. Beni diğer meslektaşlarımda destekledi. Bizim araya girerek, her zamanki gibi alçak gönüllülük gösterdiğini söylediğimizde Ahmet başkan şu cevabı verdi: “Eskişehir’deki basın mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Her zaman yanımda oldular. Zaman zaman yapıcı eleştirileri oldu. Bu da bizi mutlu etti. 7 Haziran seçimleri öncesi milletvekili adayı olmamı istediler. Köşelerinden destek verdiler. Basın mensuplarından büyük destek gördüm. Hepsine teşekkür ediyorum. Ben halkla iç içe olmayı seviyorum. Onlara dokunmayı, onlarla oturup sohbet etmek, çaylarını içmek hoşuma gidiyor. Bu nedenle milletvekilliğine soyunmadım.” Habertürk’ten meslektaşımız Karataş,”Yılmaz Hoca bu dönem benim son dönemim demişti. 2019 yılında yapılacak olan yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmayı düşünüyor musunuz?” diye de sordu. Ataç’ın cevabı şöyle oldu: “Ben bu sorunuzun cevabını 2014’de yapılan yerel seçimlerden sonra,”Yılmaz Hocam bu dönem ben son dönemim demişti. 2019’daki seçimlerde eğer aday olmaz ise ben o koltuğa talibim diyerek düşüncemi Eskişehirlilerle paylaştım. Hatta birkaç tekrarladım. Siz sordunuz diye tekrarlıyorum. 2019 seçimlerinde Yılmaz Hocam aday olmaz ise ben Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adaylığı koyacağım. Tabii ki Genel Başkanım bu göreve beni laik görürde aday yaparsa seçimi kazanacağıma inanıyorum.”
Habertürk Parlamento Muhabiri Düzgün Karataş, önümüzdeki günlerde Eskişehir’e geleceğini, Eskişehirlilerle ve Yılmaz Hoca, Kazım Kurt Ahmet Ataç başkanların yaptığı hizmetlerden memnun olup olmadıklarını soracağını söyledi. Daha sonra belediye başkanlarını da ziyaret edeceğini söyledi.
Ben asıl Ankaralı meslektaşımın Eskişehir’e yaptığı ziyaretlerin sonunda gazetesinde yapacağı yorumlarını merak ediyorum. Eskişehir’e şehir dışından gelen bir gazeteci Eskişehir’i nasıl görecek? Eskişehirliler ona Eskişehir’i nasıl anlatacak?
*-*******
Eskişehir Mobilya Meslek Lisesi’ne kavuşacak Benim çocukluğum ve gençliğimde mobilya sanayinde Eskişehir Türkiye’de ikinci sırada idi. O yıllarda hepimizin evinde kullanılan mobilyalar Eskişehir üretimi idi. Tabakhane tıpkı mobilya sektörünün ‘Küçük Sanayisi’ idi. Bu bölgede yüzlerce mobilyacı üretim yapardı. Yanlarında çalışan usta, kalfa ve çırakların sayısı bine yakın olduğunu hatırlıyorum. Belki de daha fazla idi. O yıllarda Ankara Sitelerdeki mobilya üreticileri ile yarışıyordu Eskişehirli mobilyacılar. Ankara Siteler birinci sırada Eskişehir ikinci. İki il arasında kıyasıya bir yarış vardı. Hemen hemen her mahalle arasında koltuk imalatı yapan atölyeler vardı. O yıllarda ne İnegöl ne de Kayseri konuşulmuyordu. İnegöl Eskişehir’in yarışta geride kalmasıyla öne çıktı. İnegöl ve Kayseri üretimi mobilyalar bugünkü kadar ün yapmamıştı. Mobilya satışı yapan mağazalarda Kayseri üretimi mobilya bulmak çok zordu. “Yiğidi öldür ama hakkı da ver” diye bir atasözü var. Hakkını yemeyelim. 70’li yıllarda Kayseri de demir aksamlı büro mobilyalarıyla Türkiye’de söz sahibi olmuştu. Bunu yazmazsam Kayserili mobilya üreticilerine haksızlık yapmış olurum. Ancak zamanla teknoloji gelişti. Gelişen teknolojiye ayak uyduran Ankara, İnegöl ve Kayserili mobilya üreticileri 100-150 metrekarelik atölyelerden bin-iki bin metre karelik fabrikalarda üretim yapmaya başladılar.. Bir atölye de bir hafta da imal edilen ürünler fabrikalarda seri olarak imal edilmeye başladı. Eskişehirli mobilya üreticileri hızlı gelişen teknolojiye ayak uyduramadılar. Fabrikasyona dönemediler. Sanıyorum 80’li yılların başında bazı mobilya üreticileri bir araya gelerek şirket kurup EMİSTAŞ adında mobilya fabrikası açtılar. Ancak geçen zaman içerisinde şirketin sermayesi büyümeye, gelişmeye yetersiz kaldı. Sonunda Eskişehir’in ilk ve tek mobilya fabrikasının kapısına kilit vurmak zorunda kalındı. İleriki yıllarda mobilyacı Şeref Yılmaz bu fabrikayı satın aldı. Makinelerini yeniledi. Ancak gelişen teknolojiye Şeref Yılmaz’da ayak uyduramayınca pes etmek zorunda kalmıştı. Bu yazıyı Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın, Eskişehirli mobilya üreticileri ile yapmış olduğu toplantıda, ”Eskişehir’de Mobilya Meslek Lisesi açacağız” sözünden etkilenerek yazdım. Güzel bir düşünce… Gerçi Eskişehir’de bildiğim kadarıyla Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesin de Mobilya Tasarım Bölümü var. Ancak bir bölüm… Sadece Mobilya Tasarımı üzerine bir eğitim verecek bir meslek lisesinin açılması Eskişehir’in tekrar mobilya sanayinde gelişmesine, söz sahibi olması sağlayabilir. Eskişehir’de şu an can çekişen mobilya sanayini ayağa kaldırabilir. Tabii buna Eskişehirli mobilya üreticileri ile birlikte Eskişehir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası da destek verirse. Sırası gelmişken yazayım. Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın mobilya üreticileri ile yapmış olduğu toplantıya Eskişehir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkanı Recep Yıldız davet edilmemiş. Toplantıyı kim organize etti bilmiyorum. Ancak mobilyanın ve mobilyacıların sorunlarının konuşulduğu bir toplantıda sektör üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenen meslek odasının başkanının davet edilmemesi yanlış… Oda Başkanının siyasi görüşü ne olursa olsun. O toplantıda meslek odası başkanı da davet edilip, mesleğin yeniden ayağa kalkması konusunda fikrinin sorulmaması büyük ayıp. Eskişehir’de mobilyacıların sorunlarına çare arayan, sorunun çözümü konusunda yönetimiyle birlikte çaba harcayan meslek odası toplantıya davet edilmemekle yol sayılmış. Sayın Bakan, bu hatanın kendilerinden kaynaklanmadığını Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkanını arayarak söylemeli.