Görüşler
Bas gaza Naci Hoca!..
“Ne çektin be Davut Hoca!”
Sen söylemesen bile, daha rektör olmadan yaşadıklarını biliyoruz...
Dediklerini yapmadın...
"Vali gönderen rektör oldun!"
Daha başlangıçta ilk yazımızdı sana:
"Olmadı Davut Hoca!.."
"Atatürk Stadı üniversiteye kapatılır mı?"
Bir yıl sonra döndün yanlıştan...
Hemen yapıştırdık:
"İşte budur Aydın Hoca!.."
Sonrasını anlatmaya gerek yok...
Bu sütunların yazarı için..
Kimi zaman "Davut.."
Kimi zaman "Aydın" oldun...
Ama bil ki..
"Artık Davut Aydın’sın..."
………
Devir teslim töreninde önemli açıklamalarda bulunmuşsun...
Örneğin, üniversiteyi bir otomobile benzetip, rektörün de şoförü olduğuna yönelik yakıştırmanıza hayran kaldık...
-Araba önden çekişli…
Bunun için bu iki tekerleğin sağlam olması gerekiyor...
Sağ arka tekerlek idari özerklidir, bu tekerleğe kendi elemanını al... Arka sol tekerlekte ise kendi stratejik planını yap...
“Direksiyona otur, gaza ve frene aynı anda basılırsa, arabanın balataları yanar. Şu anda üniversiteler balata yakıyor…”
………
Yeni rektörü uyarıyor bu arabayla Davut Hoca...
Diyor ki, "Arkanı sağlama al!"
Doğru... Davut Hocamın sadece üç rektör yardımcısı ileride karşısına aday olarak çıkabilecek kişilerdi: "Hasan Mandal, Naci Gündoğan ve Nüvit Oktay..."
Ama Naci Hoca bunu çoktan sezmiş olacak ki..
"En büyüğü 49 yaşında..."
Üstelik hiçbiri rakip olacak isimler değil!
Kutluyoruz Gündoğan'ı...
"Bas gaza Naci Hoca, bas gaza!.."
Günün Şiiri
Misafir
Dün fena sıkıldım akşama kadar
İki paket cigara bana mısın demedi
Yazı yazacak oldum, sarmadı
Keman çaldım ömrümde ilk defa
Dolaştım
Tavla oynayanları seyrettim
Bir şarkıyı başka makamla söyledim
Sinek tuttum, bir kibrit kutusu
Allah kahretsin, en sonunda
Kalktım , buraya geldim...
Orhan Veli (Varlık-1949)
Günün Olayı
Günlerdir konuşuluyor ve hala merak ediliyor...
Erdoğan'a "boş ayakkabı kutusu gösteren" kadın niye gözaltına alındı?
Çok basit!
"Ktu boş olduğu için!.."
Günün Biberi
Yargıdan önce de vicdan!
Hep bunları yazdık ve yazmayı sürdüreceğiz!
Vicdanımızın sesini dinleyeceğiz!
"Siz de öyle yapın!"
Hikmet Çetinkaya
Kız arkadaşla kamyon tamiri
Delikanlı ile kız arkadaşı gidecek yer bulamayınca "bir kamyonun altına girmişler...
Birkaç dakika gibi gelen birkaç saatten sonra, delikanlı bekçinin cop dürtmesiyle toparlanmış.. .
Bekçi, sert bir ses tonuyla sormuş:
"Ne yapıyorsunuz burada?"
O şaşkınlıkla, "Ne yapacağım, kamyonu tamir ediyorum" demiş oğlan...
"Bak delikanlı" demiş bekçi:
"Bu cevabın üç nedenle doğru değil..."
"Birincisi", kamyon tamir edilirken sırtüstü yatılır. Sen yüzüstü uzanmışsın...
"İkincisi", kamyon tamir edilirken, pantolon çıkarılmaz...
"Üçüncüsü"ne gelince, kamyon gideli tam bir saat oldu!..
Benimle evlenir misin?
Arda komşularının kızı Selin’e yaklaşmış ve "Büyüyünce benimle evlenir misin?" diye sormuş.
Küçük Selin, "Hayır evlenemem" diye başlamış:
"Bizim ailemizde insanlar hep kendi aralarında evleniyor. Annem babamla, teyzem eniştemle, amcam yengemle evli..."
Kıssa-Dan
İnsanların kötü olduğunu görmek beni şaşırtmıyor, ama bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum,
Goethe
Cuk
Ülkeyi nasıl normalleştirdilerse yolsuzluk serbest, yolsuzluğun soruşturulması yasak...
Akif Kökçe
Günün İlanı
2002-2014 arası yıllarım çalındığından hükümsüzdür.
Alper Muslu
Gerilim
Son iki hafta içerisinde döviz piyasalarında yaşanmış olan kayıplar, aslında Türk ekonomisinin son on yıldır biriktirdiği sorunlarının patlamasının soncudur...
Ali Sirmen
Günün Balı
Bu gri yeni yıl sabahında güneş yok gerçi. Ama su, çınar, kedi, ben ve ömrümüz...
Bir yeni takvim yaprağını daha çevirirken Nazım’ın dediği gibi:
"Çök şükür yaşıyoruz..."
Nilgün Cerrahoğlu
İsmet Paşa'dan
Yıl 1943, Adapazarı depremi ve Cumhurbaşkanı İnönü deprem bölgesinde...
İsmet Paşa sormuş: "Nasılsınız?"
Bir iki cılız "iyiyiz, sağolun" tepkisinden sonra üstü başı hırpani bir köylü, iki adım öne çıkmış:
"Nasıl olalım Paşam, yer yarıldı içinde kalanlar gitti, geride kalanların hali de bu! Çadır yok, ekmek yok, su yok, aç, çıplak!"
Paşa yine sormuş:
"Sen muhtar mısın?"
"Yok Paşam, şu eli göbeğine bağlı duran muhtar!
Ben köyün garibiyim..."
Ümit hastanesinde bir gece
Koskoca sultan söylemiş sözü:
"Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi..."
Ne kadar doğru...
Cihanın sahibi olsan ne yazar, sağlık elden gittikten sonra...
Yılbaşı gecesini nasıl geçirdiğimizi kısaca özetlemiştik...
Hiçbir anlamı olmayan televizyon kanallarında dolaşarak...
Bir "Nesrin Topkapı" bile yok!..
Rahatsızlığımız nedeniyle..
"Sudan çıkmış balık gibiydik!"
Şaka değil..
"Rakısız, rokasız gidiyorduk!"
Sen misin bunları yazan?
Ailece yükleyip apar-topar bindirdiler arabaya...
"Doğru Ümit Hastanesi’ne..."
Daha önce komşumuz olan Doç. Dr. "Murat İkizler"i de önceden arayıp kumpası kurmuşlar!.. Gözümüzü açtık acildeyiz...
Güler yüzlü bir doktorun önünde…
Dilimiz durmaz ki, ağzımızdan çıktı işte:
"Ya Seyitgazi yoluna gönder ya da eve, burada yatırma!.."
Belki ilk kez böyle bir istek duyuyordu doktor "Bülent Özkan..."
Adamcağız elinden geleni yaptı...
Hemşire "Zeynep Aşçı" da durmadan kakaladı...
Tam altı iğne yenir mi?
Yedik...
"İkisine de teşekkürler…”
Murat İkizler güzel ellere teslim etmiş...
Hastanede o acil servisi görünce çok düşündük...
Öyle kalabalıktı ki..
Ne kadar güzel söylemiş Kanuni:
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”