Arif Anbar yazdı
Haliyle Eskişehir’in önde gelen başarılı avukatlarından.
İktidar partisinin birçok hukuksal uygulamasını sert bir dille eleştirdiğini biliyoruz.
Atatürkçü-Devletçi-Ulusalcı kimliğiyle tanıyoruz.
*
Her seçim döneminde özellikle CHP kulislerinde konuşulan bir isim.
Milletvekili olmak istiyor mu?
Milletvekili gösterilir mi?
Yılmaz Büyükerşen ne düşünüyor?
*
Kendisine sorulduğunda ise hiçbir zaman net bir cevap alınamıyor.
“Siyaset yapmak istiyorum” gibi.
“Siyaset yapmak istemiyorum” gibi.
Politikacılar nasıl davranıyorsa o da öyle davranıyor.
*
Eğer net bir söylemi yoksa siyasi hedefi olduğu kaçınılmaz.
Pusuda bekliyor.
Kendini yıpratmadan gündemde kalmayı başarıyor.
Profesyonel politikacıların tek kullanımlık malzemesi olmuyor yani.
*
Geçtiğimiz günlerde baro yönetiminden ciddi bir hamle geldi.
Baro İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, Büyükada’da tutuklanan İnsan Hakları Örgütleri temsilcilerine destek vermek için bir açıklama yapmak istedi.
Komisyonun açıklama yapma gerekçesi, tutuklamanın, keyfi ve özensiz usullerle gerçekleştiği iddiası.
Bunun üzerine baro yönetimi, İnsan Hakları Komisyonunda bulunan Fatma Girgin, Neriman Ersin, Nilsu Kesim, Ceren Koçak, Pınar Çelik Arpacı, Serbay Akın, Zafer Kurter ve Deniz Eren Dönmez’i bir daha söz konusu komisyonda görev almamak şartıyla attı.
Durumun kabul edilemez olduğu gerekçesiyle İnsan Hakları Komisyonu’nun diğer üyeleri; Heval Yıldız Karasu, Barış İpek, Duygu Akyol, Ozan Güzel, Merve Bahar Çakır ve Seçil Çam’da komisyondan istifa etti.
*
Baro yönetiminin komisyonda görev yapan avukatları atma gerekçesi, avukatlık meslek kurallarının 5. Maddesi.
5. Madde şöyle ki: Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.
*
Bakıldığı zaman söz konusu avukatların açıklaması, yasalarla ve hukukla ilgili.
Koskoca insanların, -hele ki Baronun İnsan Hakları Komisyonundaysa- olgun bir açıklama yapamayacakları düşünülemez.
Objektiflik meselesine gelince, kimse, herhangi bir konuda yapılan açıklamanın objektif olduğunu iddia edemez.
Çünkü herkes taraftır.
*
Şu da tartışmaya açıktır: Bir daha söz konusu komisyona dönmemek üzere atıldıkları…
Kime göre? Neye göre?
Yönetim kurulu ve başkanı değiştiğinde bu karar değişemez mi yani?
Hemen yarın bile değişebilir.
*
Bir diğer tartışma konusu da şudur ki, komisyondan atılan avukatların Ali İsmail Korkmaz’ın avukatları olduğunun altının çizilmesidir. Bunu yapan da komisyondan atılan avukatlar ve bağlantılı oldukları gazeteciler.
Ali İsmail Korkmaz canımız ciğerimiz, o ayrı.
Ancak bu konunun Ali İsmail Korkmaz’la uzaktan yakından hiçbir alakası yok.
Yani, Ali İsmail Korkmaz’ın avukatlığını yaptı diye hiç kimsenin ayrıcalığı olamaz.
Bu sembolleşmiş isim üzerinden algı oluşturmaya kalkmak ve ayrıcalık beklemek, insan vicdanını yaralar, insan haklarına da aykırıdır.
*
Baro yönetiminin bu kararı, tabi ki iktidar partisinin ve kitlesinin hoşuna gidecek bir karar.
Atılanların siyasi fikirleri ortada.
*
Başlarken anlattığımız gibi…
CHP içerisinde olumlu bir kulisi var.
Ülkücü cephe içerisinde yeri hazır.
İktidar partisinin kritik kararlarına bazen itiraz etse de, önemsenen bir aktör.
İktidar partisinin kitlesiyle de kolaylıkla kaynaşacak özellikte.
*
Meral Akşener yeni bir parti kurma hazırlığında.
Merkeze oturtulması düşünülen, özellikle; CHP, MHP ve iktidar partisi seçmeninin kazanılması planlanan bir parti.
*
Rıza Öztekin…
Meral Akşener’e göz kırpıyor olabilir mi?