Barbarlar sokağı olmasın!

Uygulamada, toplam 26 içkili restoran denetlendi. Denetimler sonucu bir şahsın üzerinde 1 adet ruhsatsız av tüfeği, bir şahsın üzerinde 2 adet uyuşturucu hap yakalandı. 18 iş yerine sigortasız işçi çalıştırmaktan, 9 iş yerine kimlik bildiriminde bulunmamaktan, 6 iş yerine canlı müzik belgesi bulunmamaktan, bir iş yerine konsomasyon yaptırmaktan, bir iş yerine 4207 sayılı kanuna muhalefetten tutanak tanzim edildi. Yapılan denetimlerde toplam bin 460 şahsın GBT kayıtları sorulurken, 4 aranan şahıs, 6 yoklama kaçağı, 2 bakaya, 2 kimliksiz (1’i yabancı uyruklu) şahıs yakalanarak gerekli işlemler için ilgili birimlere teslim edilmiştir…
                                               ***
Yer; Eskişehir
Adı; Barlar Sokağı
Tepebaşın bölgesinde kültür sanat etkinliklerinin sergilenmesi, o sokağın sanat kokması adına ve güzel kentimizin cazibe yerlerinden birisi olması adına güzel hayallerle, iyi niyetlerle düşünülmüş bir proje. Ben de hemen her gün o sokağın içinden geçerek yürüyüşümü yapanlardanım. Lakin bir gündüz, bir de akşam saatlerinde geçtiğinizde arada bariz farklılıkların olduğu kesindir. Gerek bizim gazetemizden, gerek kentimizin toplam sekiz gazetesinden çok sayıda köşe yazarı arkadaşımız uyarılarda bulundu kimi zaman. Haydi diyebilirsiniz ki bu kişilerden bazıları art niyetli, sanata kültüre, eğlenceye, alkole düşmanlar. Böyle bir yaşam biçimi yerine onlar, Arabistan kültürünü bizim topraklarımızda görmek ve yaşatmak istiyorlar. Bundandır ki ön yargı içerisinde davranıp daha “Barlar Sokağı” adını duyar duymaz çarpıyı atıyorlar!
İyi de kardeşim, hepsi de böyle değil ki sizi eleştirenlerin. Hepsi de Arap kültürünün yağdanlıkları değil ki! Hepsi de başka illerden gelip, kendi kültürünü bizim Eskişehir’imize monte etmeye kalkanlardan değil ki. Ha şunları da unutmadık Eskişehirliler olarak!
Yandaş sözde gazetecileri İstanbul’dan konuk diye getirip söyleşide kentimize ve kentlimize hakaret ettirenleri de unutmadık. Üniversite öğrencilerini potansiyel fahişe olarak göstermeye kalkan ahlak ve akıl yoksullarını da unutmadık. Unutmadık unutmasına da, sizleri yani Barlar Sokağı işletmecilerini yıllardır iyi niyetlerle eleştirip uyarıda bulunanları siz ne vakit unuttunuz?
Konsomatris: Gazino, bar vb. eğlence yerlerinde müşteri ile birlikte yiyip içerek çalıştığı yere kazanç sağlayan kadın…
Fransızcadan dilimize yerleşen bu iğrenç kelimenin Türkçe karşılığı böyle! ‘Pavyon’ diye nitelediğimiz ticari mekânlarda sıkça gördüğümüz ve hayatın bozuk para gibi harcadığı bu kadınlarımızın; kültür sanat niyetli bir projenin göbeğinde görmek benim de hoşuma gitmiyor bilesiniz. Yazılarımı birkaç kez olsun okuma olanağı bulanlar nasıl bir dünya görüşünde olduğum hakkında anında hüküm verebilirler. Çünkü her şeyim net ve samimidir. Gericiliği, yobazlığı, sanat düşmanlığını yaşam biçimi etmiş güruhlara aklımdan geçeni söylemekten zerre kadar çekinmediğimi Eskişehirli bilir. O halde sizleri eleştiriyorum diye bana da bir kulp takabilecek misiniz görelim bakalım! Emniyetin bu sokaktaki aramalarında “bir iş yerine konsomasyon yaptırmaktan” en sinirime dokunan ibare olmuştur biliyor musunuz? Akşamın erken saatlerinde mekân önlerinde kümelenmeye başlayan gencecik kızları-kadınları hepimiz görmekteyiz. Belli ki mekânın müşterisi değiller ve belli ki vitrin konumundalar. Sadece şunu söyleyeyim ki bu işe gencecik insanları teşvik edenler (düşürenler demiyorum), görmezden gelenler ve çocuklarının nasıl bir yaşam sürdüğünü merak bile etmeyip onları gurbetlere göndererek arkasını aramayan ebeveynlerin olmayan vicdanlarını...
Beyinleri bir türlü doymayan, yaşlı başlı diye anılıp görünüşte adamdan sayılan ve bu kızları cinsel obje dışında bir hiç olarak gören uçkuru için yaşayan erkek bozuntularının alayının olmayan vicdanını…
25 yılını ortaokul ve lise düzeyindeki evlatlarımızla dolu dolu yaşamış bir öğretmenim her şeyden önce. Ve öğretmenliğimin ilk yıllarından bu yana aktif sahne almış bir müzisyen olarak iki mesleğimi de sürdürdüm. Benim zamanımda eğlence dünyasında nitelikli mekânlara giderdi müşteriler. Kaliteli müzik ve müzisyenlerin olduğu mekânlar dolar taşardı. Aileler dolar taşardı hafta sonları böylesi yerlere. Bizler istedik ki yazılarımızla olsun işletme sahiplerine yaptığımız uyarılarla katkı sağlayalım. Namuslu nice işletmeci, bir avuç kirli güruh tarafından karalanmasın. Barlar Sokağı külliyen bir bataklık olarak gösterilmesin art niyetli birileri tarafından. Ama gelin görün ki o sokaktaki işletme sahipleri arasında birlik beraberlik bu güzelden yana tavır adına tek bir ses yok ki kardeşim!
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Susmuştun, sıran geldi...
 
Nereye varacağımı sen de biliyorsun hey dostum!
Sadece şu son on yıllık sürece dön de bir bak!
Ülkende yüzlerce insan durduk yere hapislere kondu mu?
Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat, Ay Işığı benim sadece şu an aklıma geliveren isimlendirmeler. Bunun gibi onlarca başlık altında gazeteciler, subaylar, iş adamları, öğrenciler yıllarını demir parmaklıklar ardında geçirdi mi? İçlerinden dayanamayıp intihar edenler, hastalıklarına yenilip ecelsiz ölenler oldu mu? İtibarı yerle bir edilmiş nice insan hak etmediği bir yaşam tarzı ile baş başa bırakıldı mı? Çoluk çocuğu telafisi olanaksız yaralar aldılar mı bu insanların da üstelik? Peki neredeydin...
                                                   ***
Bu satırlarımı 2 Aralık 2015 tarihinde yazmışım gazete köşemden. Bazen okurlarımızın, takipçilerimizin böylesine bir sevgi gösterisinden gün boyu haz üretebiliyorum. Sevgili İnci Hanım şöyle demiş; Şinasi hocam bu yazınızı ben de geçen yıl paylaşmışım sosyal paylaşım sitemden. Ne güzel bir tespit yapmışsınız Can Dündar gibilerle ilgili ve belli ki yanılmamışsınız…
Yazısı uzayıp gidiyor bu aydınlık yürekli hanımefendinin. Bazen geçmişteki yazdıklarımızı bir kez daha olduğu gibi yayınlamak gerekiyor diye düşünüyorum…
 
 
OZANCA
Kader sallıyorsa kıytırık tahtını
Fazla zorlamayacaksın bahtını.
Kabul etmezsen senden üstün olanı
Sonra karıştırırsın eniştenle halanı
Kendin de gerçek sanırsın bir gün
Yellendikçe uydurduğun türlü yalanı... Şinasi KULA