Baba ve oğulun hesabı

"Hayır Muhammet ve İlhan olamaz. Daha az önce birlikteydik. Şimdi çıktılar evden. Daha bardaklarının dibinde kalan çayı bile dökmedik. Polis isimlerini karıştırıyor olmalı. Ölen İlhan'ım ve Muhammed'im değil başkasıdır" demişlerdir.

11 Şubat 2019 08:42
A
a
Sütiş Eskişehir
"Ölüm Yolu" olarak nitelendirilen Eskişehir – Alpu karayolu'nun 5'inci kilometresinde yine bir kaza yaşandı. Bir TIR ile bir hafif ticari araç çarpıştı. Ticari aracı kullanan 59 yaşındaki İlhan Sır ve yanındaki – daha hayatının baharında – 26 yaşındaki oğlu Muhammet Sır, yapılan bütün müdahalelere karşın yaşama tutunamadı. Allah baba – oğuldan rahmetini esirgemesin.
Şimdi Sır ailesinin içinde bulunduğu durumu hayal bile edemem. Sabah babanız ve oğlunuz evden çıkıyor, 10 dakika sonra ölüm haberlerini alıyorsunuz. Muhtemelen Sır ailesinin fertleri önce inanamamış, sonra "Hayır Muhammet ve İlhan olamaz. Daha az önce birlikteydik. Şimdi çıktılar evden. Daha bardaklarının dibinde kalan çayı bile dökmedik. Polis isimlerini karıştırıyor olmalı. Ölen İlhan'ım ve Muhammed'im değil başkasıdır" demişlerdir. Daha sonra acı gerçekle karşılaşınca üstlerini paralamış, tırnaklarını yanaklarına geçirip akan kana göz yaşlarını karıştırmışlardır.
Şimdi hafta başındayız ve çoluk çocuğun cıvıltıları eşliğinde kahvaltımızı ediyoruz. Ancak bizim bu mutluluğumuz, bir daha asla Sır ailesinin kapısına uğramayacak. Çünkü onlar alt tarafı 39 kilometrelik bir yol yapılamadığı için canlarını kaybettiler.
Seçimlerden önce politikacılar türlü seçim hesapları yapıyor. Kendilerinden ricamız bu hesapların içine ölen baba ve oğulun da hesabını katsınlar. Asfalt katılım parası mı istiyorsunuz? Bütün asfaltın parasını verelim. Yeter ki bir icraat gerçekleşsin. Bir daha İlhan ve Muhammet'in başına gelenler Alpuluların başına gelmesin...

Sütçü, kapıcı, çoban...

Yaşanan ekonomik kriz karşısında hükumetimizin saraylar yaptırıp, hiçbir şey yapmadan gününü gün ettiğini düşünmeyin. Devletimizin kriz karşısında önlemler aldığını unutmayalım. Nitekim Sayın Erdoğan'ın damadı da olan Berat Albayrak, bazı kendini bilmez kişilerin, ince ince doğrayıp menemene katmak yerine sivri biberleri evinde sakladığından bahsetti. Bundan sonra devletimizin patlıcan – biber ve kabak gibi sebzeleri satacağını açıkladı. Hayırlısı olsun...
Şimdi birileri çıkıp yetkililere "Bunlar kabzımal" der mi bilmiyorum. Zira Eskişehir'de "Sütçü Yılmaz, Kapıcı Kazım, Çoban Ahmet" diyenler çıktı... Sayın Büyükerşen, Kurt ve Ataç'ın bu benzetmelerden rahatsız olacağını zannetmiyorum. Zira kendileri alın teriyle çalışanların yanında yer almaktan gocunmazlar, bilakis mutlu olurlar. Muhtemelen Sayın Büyükerşen, "Milletin anasını..." diyen bir müteahhidin adamı olarak gösterilmektense, sütçünün adamı olarak gösterilmeyi yeğleyecektir.
Halk Marketler açarak fukaranın ihtiyaçlarını gideren Kazım Kurt'a "Kapıcı Kazım" denilmesi kendisini rahatsız etmeyecektir. Ancak bir avukat olan Kazım Kurt'a "İhaleci Kazım" derseniz, hakimin karşısında derdinizi anlatırken bulursunuz kendinizi. "Şu bizim çobana bak, gidip de yalak yapıyor" derseniz Ahmet Ataç sadece gülümser. Ama "Falanca kavşak var ya başkanım; hah!.. Tam orası... İşte oraya 'Batçık' yapalım da hepimiz kazanalım Ahmet Ağbi" demeye kalkarsanız, kendinizi belediyenin kapısının önünde bulursunuz...
Sütçünün, kapıcının ve çobanın adamı olmaktan zarar gelmez. Asıl müteahhidin, rantiyecinin ve tefecinin adamı olmak tehlikelidir. Allah muhafaza...

Davul zurna çalınacak vakit değil

Gençlerbirliği'ni yenerek düzelen moralimiz, Karabük deplasmanında attığımız 4 golle zirve yaptı. Morallerin düzelmesi güzel bir şey. Bu sezon çok sıkıntı çektik, içimize ağladık. Arada iyi şeyler olduğu zaman eğlenmenin tadını çıkartmalıyız. Üstelik ilk kez deplasmanda puan kazandık. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım; eğer transfer tahtasını açmasaydık, genç futbolcularımız yine Karabük'ü deplasmanda yenerdi. Eksi 1 puanı olan Karabükspor, çoktan lig defterini kapatmış. Yani 4 – 0'lık galibiyete bakarak, "Es Es deplasmanda da fırtına gibi esecek" diyemeyiz. Transfer tahtasını açmasaydık bile kümede kalabilirdik. Ancak şimdi çok rahatladık. Şimdi birileri çıkmış, "Şampiyon olalım" demeye başladı. Tabii kast ettiklerinin ilk 6'ya girmek olduğunu anlıyorum. Fakat bu hedef bile çok gerçekçi değil. Maç fazlalığıyla 6'ıncı sırada bulunan Altınordu'nun 12 puan gerisindeyiz. Bu fark öyle kolay kapanmaz. Üstelik Altınordu'yla aramızda bulunan tüm takımların da ciddi puanlar kaybetmesini beklemeliyiz. Gerçekçi olalım, davul zurna çalarak şampiyonluk hazırlıkları yapmanın lüzumu yok. Bu seneyi küme düşmeden atlattık. Şimdiden bir sezon sonrasının ekonomik planlamalarını yapmalıyız.

Namık Kemal Kaçın'ı kaybettik

Bir dönem Anadolu Gazetesi'nde birlikte çalıştığımız Namık Kemal Kaçın, maalesef tutulduğu kanser illetinden kurtulamadı. Kolon kanseri olan, geçirdiği bir operasyondan sonra hastane mikrobu alan Namık Kemal Kaçın'ın önünde uzun yıllar vardı. Allah rahmetini üzerinden esirgemesin. Basın sektöründen emekli olduktan sonra nicedir aklında olan resim sanatına eğilen Namık Kemal Kaçın, pek çok kişisel resim sergisi açmış, karma sergilere katılmıştı. Fırçası da kişiliği gibi mülayimdi. Rahmetliyi tanıyıp da arkasından kötü söz edecek birisi olduğunu zannetmiyorum. Kendisine bir kere daha rahmet, kederli ailesine de baş sağlığı dilerim.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Peker 11 Şubat 2019 15:51

http://www.anadolugazetesi.com/eskisehir-in--olum-yolu-ndaki-son-kazada-tuyler-urperten-detay----106996.html

0 2 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi