Baba Kurt Yavru Kurt oldu

Odunpazarı Belediye Başkanı Kurt, izci yemini ederek 'Yavru Kurt' oldu. Dünya ve İzci Düşünce Günü etkinliklerine katılan Başkan Kurt'un İki Eylül İzcilik ve Gençlik Spor Kulübü'nün lisasnslı gönüllüsü olduğunu bilmiyorduk. Benim çocukluğumda izciliğe çok önem verilirdi. Çırpı gibi bacaklarımıza kısa bir pantalon geçirir, sağ elimizin üç parmağını birleştirerek ve bütün ciddiyetimizi muhafaza edip, izci yemini ederdik. Aradan geçen yıllar içerisinde o yeminde neler olduğunu unuttuk. Ormanları koruyacağımıza ilişkin yemini bir köşeye bıraktık, yerini "Ormanlık arazi vasfını zaten kaybetmiş ağbi" diyerek 2 B arazilerini talan etmeye bıraktık.
Sularımızı koruyacağımızı da unuttuk. Bir zamanların her gün farklı renkte akan Porsuk'u gibi balıkların bile yetişmediği nehirler yarattık. Kurtların soyunu tükettik, sonra da "Domuzlar tarlalarımıza dadanıyor" diye şikayet ettik. Tohumlarımızı kuruttuk, şimdi "Eyyy Almanya!"dan tohum almaya başladık. İsrail'den aldığımız zehirlerle tarlalarımızı çöle cevirdik. Başkan Kurt'a izcilere verdiği destekten ötürü teşekkür ederim. Tam teşekküllü bir kamp alanı planladıklarını belirten Kurt, önünüzdeki dönem Odunpazarı’nda izcilik konusunda da Türkiye’ye örnek olacak çalışılmalar gerçekleştireceklerini söylemiş. Ayrıca izci grubu liderleri, Başkan Kurt’a desteklerinden dolayı teşekkür etmiş. Umarız Eskişehir'de çevre ve çevreciliğe verilen önem, önümüzdeki yıllarda da devam eder.

Zor Dostum Zor... 

Sabahtan akşama kadar zehir yediğimizin çok az kişi farkında. İçtiğimiz çaydan, yediğimiz ekmeğe kadar hemen her gıda ürününde zehir bulunuyor. Tabii bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil. Nüfus arttıkça, daha çok tarım ürünü elde edebilmek için türlü şeytanlıklara başvuruyoruz. Neyse ki gelişmiş ülkeler durumun vehâmetini fark etmeye başladılar. Şimdi 'Gezen tavuk yumurtası' ve 'Organik şeftali' gibi ürünleri daha çok görüyoruz tezgahlarda. Ancak Türkiye'nin ve Eskişehir'in organik tarım ve hayvancılık ürünleri üretebilmesi için, kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor. Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Şen de durumu fark eden uzmanlardan birisi. Eskişehir'in organik tarıma geçmesinin çok zor olduğunu ifade eden Şen, öncelikle tohumlarının bulunmadığını belirtmiş. Bildiğiniz gibi tarlamıza ektiğimiz tohumlar, "Uluslararası tarım lobisi" tarafından üretiliyor. Bir zamanların tohumluk ayıran Türk Çiftçisi, şimdi Alman ve İsrail şirketlerinin eline bakıyor. Ayrıca ilaca bağımlı bir tarımımız olduğunu da biliyoruz. Toprağımızı korumuyoruz. Hatta çiftçimiz bir sonraki seneye tarlasına ne ekeceğini bile bilmiyor. Ortada bir Tarım Bakanlığı var ancak, o bakanlık sadece duruma 'Bakıyor'. Çiftçimiz de yabancı şirketlerin insafına terk ediliyor. Ne denetleme yapan devlet kurumları, ne de çiftçimize varıp "Bir isteğin var mı?" diyen yöneticilerimiz var. İşin özeti verimli topraklarımızda, çalışkan çiftçilerimizle ucuz, sağlıklı ve lezzetli ürünler yetiştirebiliriz. Yani organik tarıma geçmemiz imkansız değil. Ancak öncelikle 'Milli ve Yerli' bir tarım politikamızın olması gerekiyor. "Zor dostum zor" dediğinizi duyar gibiyim...