Renktaşların düellosunu Ankara’nın kırmızı karası Gençlerbirliği takımı değil, Anadolu’nun Kırmızı Şimşekleri Eskişehirspor kazandı.
2012-2013 sezonuna başlarken, hedefine oturttuğu Avrupa kupalarına gitme isteğinde olan Eskişehirspor, hem Ziraat Türkiye Kupası’nda hem de Spor Toto Süper Lig’de işi şansa bırakmadan her iki kulvarda da başarılı olup emeline ulaşmak istiyor.
Geçen sezon, uzunca bir aradan sonra Avrupa gören Eskişehirspor, tekrar bu duyguyu tatmak ve bu kupanın Türkiye adına gediklisi olmak içinse ya Türkiye Kupası ya da ligde ilk 5 içinde yer bulmak adına verilecek mücadelelerin final niteliğinde olduğunun bilincindeler.
Tüm bu duygular altında çıkılan renktaş Gençlerbirliği karşılaşmasının ne denli önem arz ettiğini, hem takım hazırlayıcıları, hem yönetim hem de futbolcular biliyordu ve farkındaydılar.
Bu farkındalığın, mutlaka sahaya pozitif yönde de yansıması gerekiyordu. Her iki takımın bir birini tartar oyun felsefesiyle müsabakaya başlaması maçın kısır bir döngü içinde geçeceğinin habercisi gibiydi.
Ancak,12’nci dakikada Diego’nun yaklaşık olarak 30 metreden atmış olduğu jeneriklik golün tadını Eskişehirspor un cefakâr taraftarı içlerine sindire sindire çılgıncasına alkışlarken, Gençlerbirliği taraftarlarını ise sukutu hayale uğratmış oldu.
Atılan bu golden sonra rakip Gençlerbirliği futbolcularının maçı döndürebilme çabaları ise 89’uncu dakikada Kamara’nın Necati’ye attırmış olduğu golle bitmiş olurken, Eskişehirspor adına da ilk 5 hedefi için alınmış üç puanın tadını çıkartmaktı.
Özellikle 2012-2013 sezonuna istediği gibi bir giriş yapamayan Kamara’nın, yine çok iyi oynamadığı bir maçta Necati’ye gol attırması inşallah onun ve takımı adına iyi bir moral olur.
Taraftarın, takımına olan inancının karşılığını alması ise takdire şayan bir davranış olduğu kanısındayım.