Bakan Avcı’nın danışma meclisinde yaptığı konuşma belli ki üzerinde çeşitli yorumların yapılabileceği türden.
Akla ilk gelen şey, benim gibi Avcı’nın yeniden Eskişehir’den aday gösterilmeyebilir, liste değişecek olursa Avcı’nın da garantisi yok diye düşünenlere verilen bir cevap. Avcı, “Teşkilatlarımızla, el ele, kapı kapı çalışacağız” diyerek ben buradayım, listedeyim ve kimse aksini düşünmesin demek istiyor.
Biraz daha anlam çıkarmaya çalışacak olursak seçim kaybetmekteki etkenin eksik çalışma olduğu ve dolayısı ile listenin değişmesini bekleyen, arzu eden var ise hiç umutlanmasın mesajlarını da alabiliriz. Ama ben ısrarla listenin değişmesi ihtimalinin çok yüksek olduğunu ve bu yapılmadığı takdirde ortaya çıkacak sonucun değişmeyeceğini düşünenlerdenim. Yani Avcı verdiği mesajla belki bazı çatlaklar kapanabilir diye düşünmüş olabilir ama, aksine çatlaklar kırıklara da dönüşebilir.
“Adalet, Motive ve Aidiyet “
Ak Parti tabanı özellikle Eskişehir’de öyle tek yönde, tek doğru da ve her söyleneni direk kabul edecek bir yapıya sahip değil. Yıllardır eriyip giden oylar ve takınılan tavır tabanda ciddi düşünce kopmaları meydana getirdi. Adalet, Motive ve Aidiyet duyguları zedelenmiş geniş bir taban ve bunları tadil etmek için biçilmiş kaftan diyebileceğimiz pek çok isim, pek çok adayı adayı da görev beklemeye devam ediyor.
Mehmet Akif Erdem, Yetkin Tetik ve Ali Demirel isimleri 7 Haziran öncesi süreçte de dikkat çeken isimlerdi, halen daha dikkat çeken isimler ve Ak Parti kanadından hasbıhal ettiğimiz nice insanda ama eksik ama fazla bu isimlere ve çalışma tempolarına hak veriyor, takdir ediyorlar. Hatta listede biri değil, üçü de olmalı diyenlerde var. Ama kesinlikle en az biri olacak diye net konuşabilen olamıyor. Bakan Avcı’nın mesajından sonra bu ihtimalin çok düşük olduğunu düşünenlerde illa ki çoğalacak ama ben ısrarla bu isimlerin altını çizmek, dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Çünkü Ak Parti’li aday adayları ve partiye gönül verenlerin arzusu, derdi illa bazı isimlerde değil. Sistemin bazı vesayetlerin ortadan kalkması, başlıkta duygularının tatmin edilmesi diye düşünüyorum.
“İşler kötü de, algılar daha da kötü”
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, geçtiğimiz hafta Es TV’de programa katılıyor ve Baksan Sanayi Sitesi ile ilgili düşüncelerini açıklarken “ Şehrin en kıymetli yerinde kötü iş yapılıyor diyor.
Bunun açılımı duyan herkes için şudur; Bu alan çok kıymetli bir alan, şehrin vitrini ancak buradaki yapılar virane, alan çöküntü alanı ve estetik değil kötü duruyor, bu alanı dönüştürmek lazım.
Zaten Ataç’ın söylemlerinin devamında bu da var. Ataç burasıyla ilgili yapı sahiplerinin, işletmecilerin rant sağlayacağı kar yapacağı bir iş olursa beraber proje üretelim. 25 Binlik planlarda rezerv alan oluşursa ve Büyükşehir yetki verirse çalışabiliriz, yetki alamaz ya da mülk sahipleri istemez ise yapamayız da diyor.
Ancak en iyi yerde, kötü iş cümlesini nasıl olduysa kötü iş’den fuhuş gibi, uyuşturucu gibi anlamlara yükleme yaparak ithamda bulunmak bana biraz kötü bir iş gibi geldi. Kötü bir algı işi ve keşke avukat da olsa bu eylemi örgütleyen kişi aynı zamanda bir vekil aday adayı olmasaydı. Bu kadar şüphe olmazdı değil mi?