Yalnız olmadığımı zaten biliyordum…
Yerel ölçekte benim düşüncelerimi paylaşan ve benim gibi
“artık yeter” diyerek Atatürk’ün partisine sahip çıkmamız gerektiğine inanan çok yurtsever olduğunu biliyordum. Zira sosyal paylaşım sitem beş bin kişilik minik bir ölçüm arenasıdır. Buradan yurt genelindeki insanları da hesaba katarak genelleme olanağımız her daim mevcuttur. Ve hiç de yanılmadım saygın okurlarım ölçümlerimde. Takipçilerim çok iyi bilir ki Ekmeleddin dayatmasına rest çektiğimiz o günlerde; bu dayatmayı yapanların tarihi bir hata içerisinde olduklarını, mahcup olacaklarını ayan beyan ve günlerce yazmıştım yazılarımda. Sonuçta on milyonun üzerinde seçmen dayatmaya rest çektik!
Anımsarsınız birkaç gün önce de
“Kılıçdaroğlu'nu Yuhalayanlara” başlıklı köşe yazımda Atatürk’ün partisinde olanlar mademki bizim gibilerle çoğalmayı, çağırmayı düşünmüyor; öyle ise Atatürk Devrimleri’nin bu ülkede yeniden dizaynı adına bizler bu partiye sahip çıkmalıyız diyerek tüm yurtseverlere CHP’ye üye olmaları adına çağrıda bulunmuştum…
Şu anımı kamuoyu ile paylaşmamın zamanı geldi diyerek eklemek istiyorum. CHP’nin bir kez daha hüsran olduğu (1 Kasım 2015) genel seçimlerin sabahı idi. Ana muhalefet olarak anılmayı kanıksamış bu parti bir kez daha AKP’nin oylarını artırarak iktidar olmasının önüne geçememişti. İşte o yenilgi sabahı sevgili Sinan Özkar’ı aradım telefonla. Aynen şunları söyledim kendisine: Sevgili dost merhaba, iktidara gelen bir partiye üye olmak üzere yarışan insanlara alışkınız. Ama ben bu seçimden de hüsranla ayrılan bir partiye, Atatürk’ümün partisine üye olmak istiyorum. Dışarıdan gazel okumak yerine, bizzat elimi taşın altına koyarak sizlerle mücadele etmek adına CHP’ye üye olmak istiyorum…
Yarimin de tanık olduğu bu konuşmaya, Sinan Başkan çok duygulandı konuşmalarım sonrasında. Kimliğime, kişiliğime yakışan biçimi (tercihi) yaptığımı söyleyerek bizler de mutlu oluruz dedi. Yönetimle görüşme yapıp ilk hafta sonunda minik bir tören düzenleyerek, partiye üye olmam için gerekeni yapacaklarını söyledi. Aradan haftalar, aylar ve koca bir yıl geçti. Bir de darbecik geçti yetmezmiş gibi üzerimizden…
Sinan Özkar kardeşimle zaman zaman oturur sohbet de ederiz. Hiçbir zaman yüzüne de vurmuşluğum olmamıştır bunun nedenini. Çünkü kişisel bağlamda bana değer verdiğini de bilirim, ideolojik anlamda donanımıma güvendiğini de bilirim. Lakin bir gerçek var ki ben de, benim konumumda olan çok sayıda yurtsever insan da artık kırmızı dipli mumla davet edilmeyi beklemenin boşuna bir bekleme olduğunun farkına vardık! Ve tüm kalbimle, samimiyetimle sahip çıkılması gereken değerlerimize sahip çıkmamızın görev olduğunu bizzat haykırıyorum artık. Çünkü bugün olmasa ne zaman diye sormaz mı torunlarımız?
Partiye üye, hatta etkin nice arkadaşım gerek telefonla, gerek sosyal iletişim yolu ile samimiyetime inandıklarını söyleyerek teşekkür ettiler davranışım için. Ama içlerinden bir isim daha da cesurdu. Sosyal paylaşım yolu ile açık mektup yazdı şahsıma.
Onun isim Ersin Ertürk ve mektubu şöyle…
Sevgili Kula'ya açık davet
Kılıçdaroğlu'nu yuhalayanlara başlıklı yazınızı zevkle okudum. Ayrıca; "Sözüm şu; ya Atatürk’ün partisi bu çınara bizim gibiler (yani dışarıdan gazel okuyanlar) bizzat üye olup sahiplenmeli ve statükoya karşı gereğini (hem de ivedi biçimde) yapmalıyız." belirlemeniz üzerinede size buradan açık bir davette bulunmak istiyorum.
Sevgili Kula,
Genelde karıştırılan CHP'nin ilkeleri ile CHP'yi yönetenlerin uygulamalarıdır. Bu nedenle CHP programında Atatürk Devrimleri ve Altı Ok İlkelerinden bir örnek verelim. Tam Bağımsızlık tutkumuzun, halkın iradesine, yurttaşın özgürlüğüne ve modernleşmeye dayalı çağdaş bir toplum olma iddiamızın, Cumhuriyet-Laiklik-Demokrasi altın üçgenini korumaya ve geliştirmeye yönelik kararlılığımızın kaynaklarıdır. Atatürk Devrimleri ve Altı Ok İlkeleri;
Emperyalizme, kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, sömürüye, imtiyazlara başkaldırıdır. Uluslaşma sürecinin, Laik Cumhuriyet yapılanmasının, çağdaşlaşma hedefinin, Aydınlanma Devrimi’nin sürekliliğinin ifadesidir diye devam ediyor. Bakın CHP duyarlı tüm kesimleri birleştirebilecek bir yapıya sahip.
Ancak önemli olan uygulayıcıların bu ilkeleri seslendirebilmeleri ve sosyal demokrasinin ilkelerini uygulayarak tüm toplumu kucaklayabilmeleridir. İşte karıştırılan budur. Sizin de belirttiğiniz gibi dışarıdan eleştiri yaparak çözüm üretemeyiz. Bu ilkelere sahip çııkabilmek ve mücadele edebilmek için CHP içinde olmak gerekli. Bu nedenle sizi ve sizin gibi düşünenleri CHP'ye üye olmaya davet ediyorum. Üyeliğiniz bize onur vererek güç katacaktır.
İşte biz de bu akılda birleşen arkadaşlarla CHP'nin doğru yönetillmesi ve iktidar alternatifi olabilmesinin mücadelesini verebilmek için CHP Eskişehir Karıncaları Birlikteliği’ni oluşturmuş bulunmaktayız. Mücadelemiz CHP'min hak ettiği yerlere gelmesidir. Sevgi ve saygılarımla…
Bu paylaşımın dışında
(Ersin Ertürk), gelen yorumlar içerisinde çok samimi ve yapıcı bulduğum bir yorumu da paylaşmak istiyorum…
Reyhan Doğan Kocalar: Hocam bu çok güzel bir amaç. Ama şunu da görmezden gelmeyelim CHP’yi yönetenler yani tepedekiler eleştiriden pek haz etmiyorlar. Sn Birgül Ayman, Sn Ayla Akat, Sn Süheyl Batum gibi hata yapıyoruz kendimize çekidüzen verelim diyenleri uzaklaştırdılar. Delegeleri kendilerine yakın isimlerden seçiyorlar. Dolayısıyla bize de seçim öncesi sokaklarda broşür dağıtmak kalıyor. Raydan çıkmış treni rayına yerleştirmek gibi bir dertleri de yok gibi. Tren yürüyemese de geriye gitmedi ya dua edin diyorlar her seferinde.
Velhasıl kelam mecburiyetten değil, isteyerek oy vermek benimde hakkım. Bu konuda ne gerekirse yaparım. Yeter ki parti içinde artık cumhuriyet sevdalıları da değer görsün. Tabandan gelen eleştirilere kulaklar tıkanmasın. Güzel, güneşli günleri çok özledim. Motorları maviliklere sürmek dileğiyle, saygılar…
Gördüm ki çok sayıda insan var davet edilmeyi beklemek yerine gidip bizzat görev alacak…
OZANCA
Pehlivan gibi meydanlara çıktınız
Sırça sofralardan kuşbakışı baktınız
Vatan kurtarırken ne de çabuk bıktınız
Her yer toz duman darbeciler, katiller
Ne de çabuk yusufladınız ey akiller…
Şinasi KULA