İmparatorluğun kendi adına son para kestiren padişahı olan 5’inci Mehmet Reşat’ın altınlarından yeniden basılmaya başlanmış
İmparatorluğun kendi adına son para kestiren padişahı olan 5’inci Mehmet Reşat’ın altınlarından yeniden basılmaya başlanmış. Hemen belirtelim; son 6 Osmanlı padişahının altın paralarını serbestçe alıp, satabilirsiniz. Ancak Sultan Abdülmecid’den önceki altın paralar, tarihi eser sınıfına giriyor. Yani Yavuz Sultan Selim’e ait parayı satmaya kalkarsanız, kolunuza kelepçeyi geçirirler. Ancak Reşat altınını kuyumcudan rahatlıkla alıp satabilirsiniz.
Şimdi tam 104 yıl sonra darphanemiz yeniden Sultan Reşat’ın altınlarını darp etmeye başlamış. Uzmanlar bunu, “Piyasadaki çok sayıda sahte Reşat altınına karşı bir önlem” olarak savunuyor. Fakat savunmaları baştan aşağı saçmalık.
Eğer ki düşük ayarlı sahte Reşat altını basılıyorsa, aynı kalpazanlar bunu neden Cumhuriyet altını için yapmasınlar ki? Yani Darphane Genel Müdürlüğü’nün yeni Reşat altını basıyor olması, kalpazanları nasıl engelleyecek? Ne yani kalpazanlar, “Bak hükûmetimiz yeni Reşat altını kestirmiş, Haydi bundan sonra düşük ayarlı altın basmayalım. Sahtekarlık etmeyelim, asgari ücretle kendimize iş arayalım” mı diyecekler? Gerçekten böyle bir saçmalığa inanacak kadar saf mı gözüküyoruz uzaktan?
104 yıl sonra yeni Reşat altını basmanın mantığı nedir? Peki Sultan Abdülmecid altınları, Aziz altınları veya Hamid altınları ne olacak? Onları da alıp – satmak serbesttir. Kalpazanlar bu altınları basmayacak mı? Anlayan varsa beri gelsin.
İskoç yazar Arthur Conan Doyle, “İmkansız olanı elediğinde elinde kalan olasılık dışı görünse bile gerçeğin ta kendisidir” demiş. Reşat altınını yeniden basmanın hiçbir mantıklı açıklaması yok.
Geriye kalan tek seçenek, Cumhuriyet altının üzerindeki Cumhuriyet yazısından, latin harflerinden ve Atatürk’ten rahatsız olmak…
Özel sınıf, sınıf ayrımcılığıdır
Eğitim Sen Şube Başkanı Faik Alkan yeni eğitim yılının da sorunlarla başladığını belirterek Mualla Zeyrek İlkokulu’nun sorunlarına dikkat çekti. Faik Alkan, söz konusu okulda özel bir sınıf açılacağından endişe ediyor. Tabii “özel sınıf” dediysek, mesela engelli olan özel çocuklara yönelik bir sınıf kastedilmiyor. Aileleri “Özel” olanların çocuklarına yönelik bir sınıf kastediliyor. Hali vakti yerinde ailelerin çocukları için sınıf mevcudu düşük tutulmuş bir sınıf yani. Ben bu endişelerin yersiz olduğuna inanmak istiyorum.
Atatürk’ten Recep Tayyip Erdoğan’a kadar 12 Cumhurbaşkanımızın 12’sinin de ortak bir özelliği var; hepsi dar gelirli aile çocuklarıdır ve hepsi devletin imkanlarıyla okumuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı en büyük işlerden biri eğitimde fırsat eşitliği. Şimdi bir devlet okulunda bu eşitliğin kaldırılmaya çalışılmasını kabul edemeyiz. Yetkililerin söz konusu iddialara cevap vermesini bekliyoruz.