Atatürk Heykelinden korkanlar

Eskişehir'den mezun olan sanatçı Ramazan Tilki'nin masraflarını kendi ödediği Yılmaz Büyükerşen heykelinin Sazova Parkının bir köşesine dikilmesi olay oldu.

Elbette hayatta olan veya – en azından – görevinin başında olan bir politikacının heykelinin dikilmesinin, adına okullar açılmasının veya buna benzer uygulamaları eleştirenler de var. Büyükerşen görevi başında bir politikacı ve acaba heykelinin dikilmesi uygun mudur? Bu konuyu uygarca tartışmayı çok isterdim.

Mesela "Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi"nden başlar, Nabi Avcı Bulvarı'ndan çıkardık. Umarım günün birinde böyle bir uygar tartışmayı yapabiliriz.

Dolayısıyla "Tayyip Erdoğan'ın şahsının bile değil, babasının adı nasıl olur da bir okula verilebilir?" diyenlere de, bir sanatçının hediye ettiği ve kamuya tek kuruş zararı olmayan heykel hakkında da eleştirilerde bulunabiliriz. Her türlü eleştiriye saygı duymak lazım.

Tabii Büyükerşen'in – ki gerçekten de heykeli dikilecek adamdır – heykelini başka sebeplerle eleştirenler de var. Küçük de olsa öyle bir grup var ki bunlar Atatürk heykellerinden de nefret ediyorlar. Bunlar bütün heykelleri "Put" olarak gören, ama kendi efendilerinin heykeli dikildiği zaman ses çıkartmayan iki yüzlü münafıklardır.

Yılmaz Hocamızı az – çok tanırım. Bu tip medeniyet ve sanat düşmanlarının eleştirileri, Büyükerşen için vız gelir – tırıs gider. Hatta – Kendimden biliyorum – Türk ve Atatürk düşmanlarının hedefi olmak, gurur verir.

Meclis'teki su meselesi

ESKİ Genel Kurulu'ndaki bir önerge, AK Partili Meclis üyelerinin yanı sıra CHP'li Kazım Kurt, Nihat Çuhadar ve Murat Enginbaş'ın oylarıyla reddedildi. Kamuoyuna bu olay, "ESKİ'nin su zam talebi reddedildi" olarak yansıdı.

Aslında yanlış değil ancak eksik bir tespit.

Gerçekten de ESKİ'nin istediği yüzde 40'lık zam önerisi reddedilmiş oldu. Eksik yanı ise Sayın Kurt ve arkadaşlarının önergenin zam kısmına değil, başka bir kısmına itiraz etmeleri. Yani CHP içinde su zammına karşı çıkan yok.

CHP'lilerin bir kısmının itiraz ettiği nokta farklı. Sayın Kurt Sevinç, Ağapınar, Kireç ve Çavlum Mahallelerinde bazı vatandaşların yüksek tarifeden, bazılarının ise normal tarifeden su parası verdiğini söyleyerek, bu adaletsiz durumun vatandaşın lehine çözülmesini istiyor. Aslında mesele hükûmetin köyleri mahalleye çevirip, daha sonra yaptığı hatayı fark edip "Kırsal Mahalle" kavramını ortaya atmasından kaynaklanıyor. Bazı mahalleliler eski tarifeden su parası verdikleri için haksızlığa uğruyor.

İşin ilginci bu konuya ESKİ yönetimi de karşı çıkmıyor. ESKİ bu tarz bir düzeltmenin Danıştay'dan döneceğini, dolayısıyla Odunpazarı Meclisi'nin bölgede yeni düzenlemeler yapmasının en hayırlısı olacağını belirtiyor.

Peki şimdi ne olacak?

Tahminim kısa süre içerisinde bir Olağanüstü Kurul toplanır ve hem ESKİ'nin hem de Kazım Kurt'un istediği olur.

Sonuç olarak Yılmaz Büyükerşen'in, "İş büyümeden evvel öncesinde oturup kendi aranızda bir mutabakata varsaydınız. Gerekirse Danıştay’a sorunuz. Nereye sormasınız gerekiyorsa sorun. Görüşmeleri yapın. Farklı bir meclis toplantısı yapalım bu maddeyi görüşelim" dediğini de hatırlatalım.

Komando eğitimi aldık

İşin doğrusu bir süredir ESKİ zarar ediyor ve bunun nedeni maliyetlerin yükselmesi ancak su fiyatlarının sabit kalması. ESKİ halkın kurumudur ve zarar etmesi demek halkın zarar etmesi anlamına gelir. Elbette su zammı gerçekleşmedi diye Belediye çökmeyecek. Ancak halka su verebilmek için zararını başka kaynaklardan karşılayacak ve yine bedelini Eskişehirliler ödeyecek. Keşke adam gibi bir ekonomi yönetimimiz olsaydı da hiç zamma gerek kalmasaydı.

Ayrıca su zammının hane halkı ekonomisine de ciddi bir yük getireceğini düşünmüyorum. Rakamlar açık. Eskişehir'de ortalama bir hanenin su masrafı 40 – 50 lira arasında değişiyor. Buna yüzde 40 zam gelmesi demek, aile bütçesine aylık 15 – 20 liralık yük geleceğini gösterir.

Bizler Türk vatandaşıyız. Sevgili hükûmetimiz bizi makineli tüfek gibi zamlarla terbiye etti. Bir nevi komando eğitimi aldık. Aylık 15 – 20 liralık ilave yük ne ki? Sırtımızda sarayları taşıyoruz...