“Ben Mustafa Kemal’im çocuklarım,
Kırgınım size…
Terör bitecekse bir gün bu ülkede,
Şehitler gelmeyecekse Güneydoğu’dan…
Analar ağlamayacaksa,
Yetim kalmayacaksa bebeler…
Yeniden açılacaksa okullar,
Kurtulacaksa vatan,
Razıyım,
İndirin resimlerimi duvardan…”
--//--
“Unuttu çocuklar Ant’ımızı,
Resimlerimi çıkardınız kitaplardan…
Kırdınız, parçaladınız yontularımı,
Satıldı bütün varlığımız,
Yok ettiniz kazanımlarımızı,
Nerede damarlarındaki o soylu kan?
Nerede benim Ulusal Bayramlarım?..
23 Nisanlarım nerede?..
Unutturdunuz 19 Mayısları…
30 Ağustosları unutturdunuz…
Yıktınız bütün eserlerimi birer birer…
Neler çekti bu ulus yobazlardan
İndirin resimlerimi duvarlardan…”
--//--
“Kaldır da başını çevrene bir bak…
Ne hukuk kaldı, ne de hak…
Çiğnendi bütün yasalar,
Pis kokular geliyor dört yandan,
İndirin resimlerimi duvarlardan...
Bir dram oynanıyor Güneydoğu’da,
Ağıtlar yükseliyor Diyarbakır’dan, Sur’dan…
İndirin resimlerimi duvarlardan…”
--//--
“Kafanız almıyorsa uygar dünyayı,
Şeriata sarılın, çarşafa girin…
Utanıyorsanız Türk’üm demekten,
Bayrağımızdan utanıyorsanız,
Rahatsızsanız Cumhuriyet’ten, laiklikten.
Özlüyorsanız hilafeti, saltanatı…
İkinci sınıf sayıyorsanız kadını,
İş işten geçmiş olacak çoktan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.
Medet umuyorsanız üfürükten muskadan,
Kurtulamazsınız karanlıklardan…
Gene bir güneş doğmayacaksa Samsun’dan,
Kim kurtaracak sizi karanlıktan, bataklıktan?
İndirin resimlerimi duvarlardan,
Sarı saçlarımı, mavi gözlerimi…
Büyük nutkumdaki tüm sözlerimi.
Gelmeyin... Gelmeyin Anıtkabrime!..
Unutun… Unutun… Unutun beni”
.--//--
Hoşunuza gideceğini umduğum bu duygusal dizeleri, sayın Yekta Güngör Özden’nin köşesinden aldım...
Yazarı “Özbek İncebayraktar”.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Günlerin getirdiği
--Alpay Özalan’ın hırsı—
Eskişehirspor, Balıkesir deplasmanından üç, sahasında Ş.Urfa’dan bir puan alarak dört puanla yoluna devam ediyor… Futbol malum galibiyet, beraberlik ve mağlubiyetle üç sonuçlu bir yarış. Ve bu yarışın en çok konuşulanı “takımın sahasında” aldığı ve alacağı sonuçlardır... Ki, Eskişehir’de de şimdiden bu sonuç tartışılmaya başlandı. Neymiş? Takım sahasında Ş.Urfa ile niçin berabere kalmış. Neden üç puan yerine tek puan almış?”
Oynanan oyunun adı futbol… Belirttiğimiz gibi üç sonuçlu bir oyun… Öyleyse neden alınan sonuca tek yanlı davranıp, yerine göre yenilgilerde oyuncuları, hatta teknilk kadroyu suçlarız? Galibiyetlerde aynı oyuncuları, hatta teknik adamları göklere çıkarırız. Bu durum ülkemizde sıkça yaşandığı için kısaca değinelim istedik… Eskişehirspor’un Balıkesir deplasman galibiyetinden sonra sahasında Ş.Urfa ile berabere kalması eleştiriliyor. Evet eleştirilsin ama “yer demir… gök bakır” yerine konarak değil… Eskişehirspor teknik direktörü Alpay Özalan futbolun inceliklerini yaşamış bir isimdir. Futbolda kazanmak üzerine oynayan Alpay Özalan “rakip takımların da aynı duyguda sahaya çıktıklarını” bilir. Bildiği içindir ki “oyuncularını kazanma üzerine kurar…” Şimdi Eskişehirspor’un iki maçta dört puanı var… Ş.Urfa ile berabere kalınsa da, Es-Es’li oyuncuların kalitesini futbol çevreleri takdirle yorumlamaya başladı. Teknik Direktör Alpay Özalan’nın hırsının kazanma üzerine kurulduğunu biliyoruz ki, buna kimse “hayır” diyemez. Alpay Özalan futbol oyanadığı yıllarda da öyleydi… Sahada hırsla koşar, aslanlar gibi futbolunu oynar, son düdük çaldığında bütün arkadaşlarına sarılırdı… Aynı Alpay şimdi, kendisi oynamasa da, futbolun “hocası” olarak sahalarda… Ve, tıpkı futbol oynadığı yıllarda olduğu gibi “kaybetmek istemiyor.” Alpay Özalan’a başarılar diliyor, kolay gelsin diyoruz…
Atatürk demişti ki
“Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din, ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır…”
Bu duygular içinde “30 Ağustos’u kutluyoruz…