Geçenlerde Anadolu Gazetesi’nin duayen yazarlarından
“Ömer Duru” ve Son Haber Gazetesi’nin Spor Müdürü
“Murat Dağtekin” ile birlikte Tepebaşı Bölgesinde yer alan Su Sporları Merkezi’ne bir ziyarette bulunduk…
14 Kasım 2013’te ilk kazmanın vurulduğu, 19 Mayıs 2015 tarihinde kalabalık bir topluluk önünde, görkemli bir törenle açılan tesisi o günkü izdiham nedeniyle detaylı olarak gezme fırsatı bulamamıştık…
Bu ziyaretimizde Sayın
“Dinçer Gerek, Kemal Tartıcı” ve Tesis Müdürü
“Burcu Çelik”in son derece yakın ilgisiyle karşılaştık ve en ufak detaylara kadar bilgilendirdiler…
Yalnızca şu kadarını söyleyeyim; bu kadar planlı, bu kadar görkemli, en küçük detayına kadar düşünülmüş bir spor kompleksini görüpte etkilenmemek mümkün değil…
İsterseniz dikkat çeken teknolojik üstünlükleriyle ilgili kısa bilgiler vereyim; Bence en önemli özelliği, çevre dostu ve enerji tasarrufu alanında
“Yeşil Bina” uygulamalarını uluslararası alanda sertifikalandıran LEED Sertifikasını
“Altın Puan” kriteri ile alan Türkiye’nin ilk kamu binası olması…
***
“Bu ‘Yeşil Bina’ uygulaması ne anlama geliyor?”
Tepebaşı Belediyesi Mustafa Kemal Paşa Spor Kompleksi’nde yer alan Su Sporları Merkezi akıllı bir bina olarak tasarlanan tesis güneş panelleri sayesinde elektrik enerjisinin yüzde 10’unu, ısınma enerjisinin ise yüzde 20’sini sağlayabiliyor…
Yağmur sularını depolayarak bunun bahçe sulamasında kullanılmasını da sağlayan Su Sporları Merkezi binada bulunan 11 adet ışık tüpü aracılığıyla çatının 1- 6 metre aşağısına güneş ışınları taşınarak ortamın doğal aydınlatması yapılıyor…
Binanın tamamı (kazanlar, ısı pompaları, güneş enerji sistemleri, aydınlatma, ses havuz sistemleri) otomasyon programı ile yönetiliyor…
Fazla detaya boğmadan kısaca şöyle özetleyebiliriz; su, elektrik ve ısı enerjilerinde tasarrufu ön plana alan ileri teknoloji kullanılarak yapılmış tek kelime ile gurur duyulacak bir spor kompleksi…
***
“Peki, bu tesiste hangi aktiviteler gerçekleştiriliyor?”
Tepebaşı Belediyesi Su Sporları Merkezi içerisinde bir adet 25 metre uzunluğunda altı kulvarlı yarı olimpik kapalı yüzme havuzu, bir adet 250 metre kare ve bir adet 25 metrekare rehabilite ve eğlence havuzunun yanı sıra 110 metre kare bir açık havuz bulunurken, vatandaşların ücretsiz olarak yararlanabileceği bir adet cardio salonu, iki stüdyodan oluşan iki adet 135 m²’lik, yoga, step, aerobik, masa tenisi ve pilates derslerinin verilebileceği spor salonları bulunuyor...
Ayrıca 1. Katta seminer, eğitim, kurs gibi etkinliklerde kullanılmak üzere dizayn edilmiş üç adet derslik ve toplantı salonu bulunuyor...
Teras katında bulunan amfi tiyatro alanı ile bölge halkı için sinevizyon gösterimi ile eğitici ve eğlendirici etkinliklere ev sahipliği yapıyor…
Tesisisin, zemin, bir ve ikinci katında üye olanların güzel vakit geçirebileceği, ayrıca ihtiyaçlarını giderebileceği oldukça zengin menüye sahip kafeteryalarda mevcut..
***
“ Bu tesisten kimler mi istifade ediyor?”
Onu da kısaca şöyle ifade edeyim;
Talep olarak tesisin açıldığı ilk günler ile bugün arasında büyük farklar oluşmuş. Kısa sürede ilgi inanılmaz boyutlara ulaşmış. 7’den 70’e spor yapmak isteyen herkes, çeşitli saat dilimlerinde bu olanaklardan istifade etme şansına sahip…
Kontenjanların dolma noktasına geldiğini ve adeta talep patlaması yaşadıklarını belirten Tesis Müdürü
“Burcu Çelik”, havuzlarda
908 çocuk,
200 okul grupları,
343 yetişkin ve
120 engelli vatandaş ile pilates, masa tenisi ve yogada
200 çocuk ve yetişkinin şu anda tesislerden yararlandığını coşkuyla, heyecanla söylüyor…
E haksız da sayılmaz hani…
Yüz milyon dolarlar harcanarak yapılan futbol sahalarının boş tribünlerini görünce
“Burcu Hanım”ın bu coşkusuna, bu mutluluğuna katılmamak mümkün değil…
***
Fazla uzatmayım. Gidip görmek lazım…
Ben
“Gittim, Gördüm, Yazdım…”
Sezar’ın hakkını Sezar’a,
“Ataç’ın hakkı Ataç’a…”
Onun spora olan ilgisini, sevgisini ve katkısını bilmeyen yok…
Su Sporları Merkezi’nin temelinin atıldığı ilk günden, hizmete girdiği güne kadar bu büyük tesisin her aşamasını adım adım takip eden
“Ahmet Ataç” Eskişehirlinin gencine, yaşlısına bir spor tesisi değil…
“Bir gurur anıtı hediye etmiş…”