Seçimlerde "Bunlar fişki içiyor. Kör Ali görmüş, dilsiz Veli söylemiş, Sağır Mustafa duymuş, bunlar tororislere destek veriyormuş ağbi" iddialarının yanı sıra, bir de din üzerinden sömürü yapılıyor
Seçimlerde "Bunlar fişki içiyor. Kör Ali görmüş, dilsiz Veli söylemiş, Sağır Mustafa duymuş, bunlar tororislere destek veriyormuş ağbi" iddialarının yanı sıra, bir de din üzerinden sömürü yapılıyor. Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın "Hayatımda pek çok sektörü etkik ettim. En kârlısının din ticareti olduğuna kanaat getirdim" sözü meşhurdur. Eğer Bölükbaşı şimdi hayatta olsaydı AK Partili İsmet Yılmaz'ın "Bize vereceğiniz destek, kıyamet gününde kurtuluşunuz olacak" sözüne ne derdi acaba? Sütlüce Mahallesinde hizmet veren Orta Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Gürbüz Akkol ve Hacı Yunus Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Celal Çelik, derneklerinin yönetim kurulları ile birlikte Başkan Ataç’ı makamında ziyaret etmiş. Dernek yöneticileri hem çalışmaları hakkında Ataç'a bilgi vermiş hem de yaptığı katkılardan ötürü kendisine teşekkür etmiş. Ahmet Ataç da ellerinden geldiği kadar camilerin ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğini belirtmiş. Elbette CHP'li Büyükerşen ve Kazım Kurt'un da camilerin sorunları hakkında son derece duyarlı olduklarını hatırlatalım. Sayın Ahmet Ataç'ın üstü çıplak bir şekilde deri pantalon giyip, başörtülülere saldırdığına ilişkin bir duyum almadık. Fişki içip camileri ahıra çevirdiği veya geceleri gizli gizli domuz etlerini miğdeye indirip kedi kestiğini de duymadık. Diğer CHP'li belediyeler gibi kendisinin camilerin ihtiyaçlarını karşılamak için elinden geleni yaptığını da biliyoruz. Sayın Ahmet Ataç, camilerimizin ihtiyaçlarına karşı son derece duyarlı bir isim. Elbette eğer seçimleri kaybeder de yerine Hasan Tuç gelirse, aynı duyarlılığı O'nun da göstereceğinden şüphem yok. Eskişehir'de seçimleri kim kazanırsa kazansın camilerimiz ahıra çevrilmeyecek. Veya terör örgütünün 9'uncu kongresi Odunpazarı Belediye Salonunda icra edilmeyecek. En iğrencinden palavralar bunlar. Endişe etmenize gerek yok...
Karamollaoğlu cevap vermiş
Saadet Partisi Yunus Emre Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiği bir törenle belediye başkan adaylarını tanıttı. Toplantıya Genel Başkan Temel Karamollaoğlu da katıldı. Eski bir belediyeci olan Karamollaoğlu - doğal olarak - yerel sorunlardan ziyade ülkenin genel durumuna değindi. Vurgulamak istediği en önemli mesele ise, seçimlere herhangi bir ittifak içerisinde girmedikleriydi. Öncelikle şunu belirteyim;
eğer AK Parti'nin MHP ile ittifak yapması demokratik bir hakkıysa, aynı hak diğer partilerde de vardır. Ancak hem genelde hem de yerelde faaliyet gösteren 'Havuz Medyacıları' öyle bir hava yaratıyor ki, ağzımız bir karış açık kalıyor.
Utanmadan tarafsız olmadığını, şu yada bu partinin adamı olduğunu söyleyenler kendi ittifaklarını hak olarak görürken, başkalarının yaptığı ittifakı vatan hainliğiyle itham ediyor. İşin ilginci Saadet Partisi'nin bir ittifaka girdiği de yok. Yani sizin ittifakınız demokratik hakkınız olurken, Saadet Partisi'nin zaten yapmadığı ittifak suç olacak öyle mi? CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi ittifak yaparsa suçlu olacak. Hatta Saadet Partisi ittifak yapmasa da suçlu olacak. Ancak AK Parti ve MHP yapacak olursa bunun adı vatanseverlik olacak. Sırada ne var? AK Partili olmayan partilerin seçimlere girmesinin engellenmesi mi var? Bu kadar mı önemli belediyeleri almak? Nasıl bir rantın hayalini kuruyorsunuz öyle? Diyelim ki adayınız Eskişehir'de bir belediyeyi kazandı, ne yapacaksınız yani? Bizleri tarafsız gazeteci olduğumuz için işten mi attıracaksınız? Hapse mi göndereceksiniz? Makineli tüfeklerle üzerimize ateş mi ettireceksiniz? Türkiye nereye gidiyor farkında mısınız? Nasıl bir düzenin çarklarını yağladığınızı görmüyor musunuz?
İttifak en iyisi seçimlere hiç girmesin
Pek çok seçim gördüm. Hayatımda bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu, bu kadar çok iftiranın atıldığı bir seçim görmedim. Allah beterinden saklasın elbette... Eskiden yerel seçimler olduğu zaman, adaylar birbirlerini eleştirir daha iyi belediyecilik yapacaklarını öne sürerdi. Falanca mahallede kaldırımların düzgün olmadığı, bir başka bölgede yeşil alanların yetersiz olduğu gibi eleştiriler yapılır, seçimler de bu tartışmalar üzerinden giderdi. Ancak 2019 seçimleri 'Devletin Bekaası' tartışmaları üzerinden yapılıyor. Geçmiş seçimlerde CHP Genel Merkezi - çaresizliğinden olacak - AK Parti'nin Cumhuriyetin temel değerlerinden uzaklaştığını savunarak oy istiyordu. Eskişehir'de AK Parti tam 10 sene Odunpazarı'nı ve 5 sene Tepebaşı'nı yönetti. Bu süre zarfında ne Odunpazarı'nda içki içenler falakaya yatırıldı, ne de Tepebaşı'nda şanlı Türk Bayrağı indirilip, yerine şeriatı temsil eden yeşil bir paçavra dikildi. Hem Sarıoğlu hem de Sakallı son derece vatansever kişilerdir. Her zaman söylerim; icraat yapan hata da yapar. 20 senelik Büyükşehir, 5 senelik Odunpazarı ve 15 senelik Tepebaşı Belediyelerinin yanlış veya eksik bir icraatını bulmak mümkündür.
Bunları eleştirip daha iyisini yapacağınızı söylemeniz en akılcı yöntem bana kalırsa. Ancak AK Partililer de tıpkı CHP'nin bir dönem yaptığı gibi çaresiz bir görüntü sergileyerek "Aman devletimiz çökmesin, Ce Ha Pe ve İP gelirse yıkılırız" diyor. Hiç kimse beni Han Belediyesi'ni Sayın Erdal Şanlı kazanırsa devletimizin çökeceği konusunda ikna edemez. Mihalıççık'ta İYİ Partili Serdar Ulucan'ın ipi göğüslerse Hava Kuvvetleri'nin sırlarının Yunanlılara satılacağını düşünmüyorum. Ruslarla yaptığımız S - 400 füze antlaşması, Kazım Kurt nedeniyle iptal edilmeyecek. Yılmaz Büyükerşen seçimleri kazandı diye tarladaki ekinler olduğu yerde çürümeyecek. Sanırım son zamanlardaki en aklı başında açıklamayı İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu yaptı. İYİ Parti Grup Başkanvekili, "Ne istiyorsunuz bizden? Seçimlere mi girmeyelim?" dedi. Sanırım Eskişehir'de de bazı AK Partililer kendisiyle aynı fikirdedir. "Evet" diyorlardır muhtemelen, "Siz Millet ittifakı olarak en iyisi seçimlere hiç girmeyin!.. Böylece adaylarımız rahatça seçimleri kazanır." Bu mudur demokrasi? Eskişehir'e bu zihniyetle mi hizmet edilecek?