Arif Anbar yazdı
Her seçim sonrasında hezimet yaşayan ve artık hezimeti alışkanlık haline getiren ve hatta hezimetten zevk alan tatlı su demokratları her sohbette şunu söylüyorlar:
“Halk at gözlüğü takmış, biz bu halkı anlayamıyoruz.”
*
24 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan hezimetten sonra da aynı şeyi söylemekten çekinmedi tatlı su demokratları:
“Halk at gözlüğü takmış, biz bu halkı anlayamıyoruz.”
*
Tatlı su demokratlarının halkı anlayamadığına kesinlikle katılmakla beraber; halkın at gözlüğü taktığının savunulmasının mümkün olmadığını düşünüyorum.
*
Niye böyle düşünüyorum?
Çünkü…
24 Haziran’da azımsanamayacak bir oy alan cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin şirazesi kaydı, bir anda hizipçi-kavgacı-intikamcı CHP’li şeklini aldı.
Çünkü…
İkinci soyadı ‘hezimet’ olan Kemal Kılıçdaroğlu ve Kılıçdaroğlu’nun sütçü beygirleri, seçim sürecinde Muharrem İnce’ye yardımcı olmaktan imtina ettikleri gibi, seçim sonrasında Muharrem İnce karşıtı ağır eylem ve söylemleriyle kamuoyunu şaşırtmadı.
Çünkü…
CHP’nin Parti Meclisi, MYK’sı, belediyeleri ve örgütleri, Muharrem İnce’ci-Kemal Kılıçdaroğlu’cu diye ikiye bölündü ve birbirlerini yiye yiye bitiremiyor.
Çünküler uzatılabilir, Eskişehir’den Ankara’ya yol olur.
Bu nedenle vesaire deyip devam edelim…
*
Şimdi…
CHP’ye oy vermeyen seçmen bu tablo karşısında, CHP’ye oy vermemesinin ne kadar doğru bir karar olduğunun rahatlığı içerisinde.
“Vaziyet ortada, CHP kadroları tabandan tavana birbirlerini yiyor, böyle bir CHP ülkeyi nasıl yönetecekti” diye düşünüyor seçmen.
Ve hatta CHP’ye oy veren seçmenin bir bölümü, “Elim kırılsaydı” diyerek hayıflanıyor.
Yani seçmen, seçimden önce şunu düşünüyordu ve hala aynı şeyi düşünüyor: “Daha partisini yönetemeyen, yine partisini çiftliği gibi gören kadroların yer aldığı, her fırsatta birbirinin altını oymaya çalışan isimlerin etkin olduğu bir yapı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini nasıl yönetecek, halimiz nice olcak?”
*
Bir düşünün…
Muharrem İnce cumhurbaşkanı oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu zaten genel başkan.
Muharrem İnce’nin ekibi bakanlar kurulunu, yani yürütmeyi oluşturdu.
Parlamentoya, yani yasama faaliyetlerine hakim olan isim ise Kılıçdaroğlu oldu.
Böyle bir ortamda, vaziyetin vahametini düşünebiliyor musunuz?
Zaten perişan olan ülkenin durumu, bunların birbirlerini yemesiyle perperişan olurdu.
İşte tatlı su demokratlarının “at gözlüğü takıyor, anlayamıyoruz” dediği halk bunları düşünüyor, tartışıyor, irdeliyor, sorguluyor…
*
İşte bu nedenle at gözlüğü takan halk değil, CHP’nin hizipçi ve ülke menfaatlerini öteleyerek kendi menfaatlerini düşünen kadrolarıdır.
İşte o kadrolar ve tatlı su demokratları at gözlüğü taktığı için, halkı anlayamıyorlar ve bu zihniyetle de hiçbir zaman anlayamayacaklar!