Eskişehirspor, milli maç nedeniyle lige verilen arayı değerlendirmek ve futbolcuların maç eksiklerini gidermek amacıyla Cumartesi günü Somaspor’la, Pazar günüde Balıkesirspor’la oynadı…
Aslında Somaspor’la yapılan maçın asıl anlamı Eskişehirspor’un ve Ertuğrul Sağlam’ın sosyal sorumluluk projelerine verdiği katkının güzel örneklerinden biri olmasıydı…
Geçtiğimiz yıl Porsuk Spor Salonu’nda engelli çocuklarımızla yapılan karşılaşma dün gibi gözlerimizin önünde. Bu çocuklarımızın yaşadığı belki de en büyük mutluluklardan birine tanık olmuştuk…
“Ertuğrul Sağlam”ın teknik direktörlüğünü yaptığı engelli çocuklarımızın ve ailelerinin “Boffin, Diego, Tarık, Veysel, Hürriyet, Aytaç” gibi yıldızlara karşı oynadıkları maç sonunda yaşanan duygu patlaması kolay kolay unutulmaz…
İşte Cumartesi günü oynanan Somaspor maçının da çok ayrı bir anlamı vardı…
Anadolu’nun siyah kırmızılı futbol devrimcileri, en azından maden şehitlerimizin, yakınlarının ve ailelerinin unutulmadığını gösterdiler…
Üstelik Fenerbahçe ve Galatasaray’ın 25 Ağustos’taki çirkin görüntülerinin aksine dostluk ve sevgi mesajları vererek.
Anlamlı jest…
Cumartesi günü Anadolu ve Yenigün Gazetelerinin spor sayfalarında oldukça geniş şekilde yer alan bir haber dikkatleri “vefa duygusu” üzerine yoğunlaştırdı…
5 Eylül 2012 tarihinde 26 yaşında bir kalp krizi sonucu kaybettiğimiz “Ediz Bahtiyaroğlu”nun ağabeyi “Engin Bahtiyaroğlu”, Ediz’in ikinci ölüm yıldönümünde adeta sitem kustu…
Verilen sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini vurgulayarak “Ediz çok kısa sürede unutuldu” dedi.
Bu sitem yüklü haykırışların üzerine Başkan Mesut Hoşcan; “genç yaşta kaybettiğimiz futbolcularımızın değerleri parayla pulla ölçülemez, onlar bizim yüreğimizde ebediyen yaşayacak” diyerek “Bahtiyaroğlu” ailesine 100 Bin TL. nakdi bir jestte bulundu…
1965’den bu yana bu kulübe hizmet veren birçok futbolcu, teknik adam ve yöneticiyi ebediyete uğurladık. Yeri geldikçe hepsini şükran ve minnetle anıyoruz.
Ne var ki “Necdet Yıldırım, Sinan Alağaç, Ediz Bahtiyaroğlu” gibi gençliğinin baharında, futbollarının en verimli çağında kaybettiğimiz üç fidanımızı yüreklerimizin ayrı bir köşesinde saklıyoruz…