Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, rektörlük görevine başladığı günlerde üniversitenin kasasında bulunan 250 milyon lirasına Maliye Bakanlığı el koymuştu. Davut Hoca, Prof. Dr. Fevzi Sürmeli’nin Rektörlüğü döneminde gelişen bu olayın, kendisinin döneminde yaşanmayacağını söylemişti.
Davut Hoca’nın bu sözlerinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra Maliye Bakanlığı, ikinci kez üniversitenin 250 milyon lirasına el koydu. Davut Hoca, bunu gururuna yediremedi ve iktidar muhalefet ayrımı yapmadan 6 milletvekilini ziyaret ederek 4 önemli projelerinin olduğunu, alınmak istenen 250 milyon paranın bu yatırımlara harcayacaklarını anlattı.
Ama ne iktidar ne de muhalefet partilerinin girişimleri sonuç vermedi. Gerek Prof. Dr. Fevzi Sürmeli ve Prof. Dr. Davut Aydın’ın dönemlerinde Maliye Bakanlığı tarafından Anadolu Üniversitesi’nin bankadaki 500 milyon lirasına el konuldu. Davut Hoca, kendi döneminde de üniversitenin parasına el konulunca bunu gururuna yediremedi, ancak bu konuda bir şey söyleyemedi.
Bakanlığın üniversitenin kasasındaki parasını el koymasıyla birlikte sessiz kalan, o günden bugüne kadar konuşmayan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, kendisini adeta üniversiteye hapsetti!
Yerel gazetelerde kaç tane usulsüz uygulamalarla ilgili haberler çıktı. Üniversitede öğretim üyelerinin bilgisayarlarının yenilenmesi, üniversitenin içerisinde kalan okulun ilgisizlikten dolayı tamamlanamaması ve son olarak da ‘öğretim üyesi alınacak’ ilanında alınacak profesörün isminin yayınlanması.
Bu tür iddialar günlerdir gazetelerde manşetlerde gezerken Rektör Davut Aydın’ın ağzını açmaması, yani sessiz kalması bu iddiaların doğru olduğuna dair inancı kamuoyunda giderek artırıyor.
Rektörlük görevini devraldıktan sonra, kendisinden önceki rektörün döneminde üniversitenin kasasındaki 250 milyon lirayı kaptırdığı gerekçesiyle eleştiren Davut Hoca, üniversite içerisinde yapılanlar ile ilgili ortaya atılan iddialar hakkında neden bir açıklama yapmıyor? Kendisi de çok iyi biliyor ki, susmak iddiaları kabullenmektir.
Davut Hoca sustuğu, iddialara cevap vermediği süre, bu iddialara yenileri eklenecektir.
O zaman şu anda bir yün yumağı halinde olan bu iddialar konuşula konuşula, gazete köşelerinde yazıla yazıla büyür. İşte o zaman çıkıp bu iddialara cevap verilecek olunur ise, her ne kadar siz kendinizi savunmaya kalksanız da, bu savunma dedikoduların altında kalır.
Davut Hoca, bu iddialar ile ilgili konuşmaz ise yarın rektörlük görevini devrettiğinde, yeni rektör bu iddiaların çürütülmediği görevi devralacak ve o da bu iddialar hakkında ister istemez savunma yapacaktır.
İşte o gün sizin bir önceki dönem meslektaşınızı üniversitenin parasını bakanlığa kaptırmasından dolayı eleştirdiğiniz gibi, yeni rektörde sizi eleştirir. O zaman savunma yapmaya kalksanız da inandırıcı olamazsınız.
Odunpazarı tamam sıra tepebaşı’nda
MHP’nin Odunpazarı İlçe Kongresi hafta sonunda yapıldı. Bütün zorluklara, imkansızlıklara rağmen Başkanlık görevini başarıyla sürdüren Baki Çetin, bu kez aday olmayacağını açıklayınca iki aday çıktı.
Birisi Baki Çetin’in yönetiminde ilçe sekreteri olarak görev yapan Günaydın Öztürk diğeri ise Ersoy Erdoğan.
Günaydın Öztürk’e her ne kadar resmen açıklamamasına rağmen MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ile mevcut il yönetimi destek veriyorlardı.
Sanıyorum milletvekili ile teşkilatların Günaydın Öztürk’e destek verdiğini salonda bir şekilde öğrenen Ersoy Erdoğan, bu birlik karşısında seçim kazanmasının zor olduğunu düşünmüş olacak ki, adaylıktan son anda çekildi.
Erdoğan’ın adaylıktan çekilirken söylediği sözleri kendisine yakıştıramadım.
Ersoy Erdoğan’ı da, Günaydın Öztürk’ü de iyi tanırım. Her iki isimde yıllardır MHP’ye gönül vermiş isim. Son yıllarda içlerinden birçok kişi başka partilere giderken, özellikle iktidar partisini tercih ederlerken onlar inandıkları dava yolunda bütün güçlüklere, imkansızlıklara yürümeyi tercih edenlerden.
O nedenle Ersoy Erdoğan, seçimi kaybedeceğini son anda dahi öğrenmiş olsa dahi, adaylıktan çekilmeyip var olan gücüyle, inandığı dava uğruna sonuna kadar savaşmalıydı.
Ben Günaydın Öztürk’ü ve yönetimindeki arkadaşlarını kutluyorum. Gerçekten zor bir görev üstlendiler. Çünkü önlerinde bir yerel seçim var. Hemen ardından da genel seçimler yapılacak. Bu iki zor seçimlerde görev yapacaklar ve partilerinin başarılı olması için çalışacaklar.
Sıra Tepebaşı İlçe Kongresi’nde. 24 Mart’ta yapılacak seçimlerde bugüne kadar sadece Abdürrezzak Aktaş aday olduğunu açıkladı.
Bakalım ikinci bir aday çıkacak mı?