Anadolu Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel göreve başladıktan sonra kendisiyle ilgili öne çıkan haberlerin başlığı şu şekildeydi:
-Yeni rektörün ilk icraatı: Atanır atanmaz Atatürk portresini küçülttü!
Bu tür olaylarda art niyet aranmaması taraftarıyım. Ancak, ilk icraat böyle olunca da insan düşünmeden edemiyor…
Rektör Adıgüzel’i eleştiren haberler çıktıktan sonra Atatürk’ü şahsen tanıyan ve onun portrelerini defalarca resmeden ünlü ressam İbrahim Çallı’nın torunu, çağdaş Türk resminin öncülerinden Yaşar Çallı imzalı Atatürk portresinin Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde sergilendiğini öğreniyoruz.
Tablo 1984 yılında Sakıp Sabancı tarafından Anadolu Üniversitesi’ne armağan edilmişti. Dönemin rektörü Yılmaz Büyükerşen, tarafından da üniversitenin demirbaşına kaydedilmişti…
Cumhuriyet Tarihi Müzesi, güzel bir müze! Ancak eserlerin çoğunun “taklit” olduğunu hatırlıyorum. Bu vesile ile belki müze elden geçirilir ve gerçekten orijinal eserlerin bulunduğu bir müze haline gelebilir…
Cumhuriyet tarihi müzesi Atatürk resmi ile birlikte gerçek hüviyetine kavuşabilir.
Yusuf Adıgüzel hocamız Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi mezunu. O dönem birlikte öğrenim gördüğü pek çok arkadaşı sanırım şu sıralar akademisyen olarak görev yapıyor.
Ancak bir iletişim kazasına uğramış…
Eskişehirlilerin milli hassasiyetleri oldukça fazla ve rektör hocamız bunu en iyi bilen isimlerin başında yer alıyor. Keşke rektör hocamız ilk icraatını tepkilerden önce kamuoyu ile paylaşsaydı. Yanlış anlaşılmaların da önüne geçerdi.
Umarız bundan sonra Anadolu Üniversitesi Eskişehir kamuoyu ile iletişimi güçlendirir.
CHP il Başkanı da tepki olarak kendisine “büyük boy bir Atatürk portresi göndermiş” Şu mesaj veriliyor:
-Biz artık Anadolu Üniversitesi’ne “siyasi olarak” bakıyoruz”
Tepki olarak kalması en önemli dileğimiz.
Anadolu Üniversitesi çok uzun zamandır “bilimle” anılmıyor. İnşallah bundan sonra Eskişehir’in gururu Anadolu Üniversitesi’nin “bilimle” ve sağlıklı iletişimle anarız!
AK Parti’nin il kongreleri sürüyor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm il kongrelerine katılıyor.
Son olarak Rize’de konuştu…
Rize konuşmasında, şimdiye kadar pek tanık olmadığımız bir uyarıya tanık olduk:
-Partiyi ticarethaneye çevirirsiniz…
“Türkiye'nin en önemli sorun tatlı su siyasetçisi tipinin her yeri işgal etmesidir.” Diyen Erdoğan şu uyarıda bulunuyor:
- Bu tipler bizim aramıza da sızabiliyor. Bizde bu anlayışa sahip olanlara yer yoktur. Hangi görevde olursanız olun vatandaşımız gelip sizden bir işin yapılmasını istiyorsa onu başka yere havale etme hakkınız yok. Bunu yaptığınız sürece genel başkanınız olarak varsa sizlere hakkımı helal etmiyorum. Bazılarına bu söylediklerim zor görünebilir ama bilin ki bu cumhurbaşkanı çok şikayetler alıyor. Bu şikayetleri burada haykırmam lazım, hepinizin bilmesi lazım.
Bu “havale olaylarına” vatandaş çok sık maruz kalıyor. Kimi zaman çok basit çözülebilecek konular, bir türlü sonuçlanmıyor…
Nedeni belli Havale…
Erdoğan bu duruma asla müsaade etmeyeceklerini ve göz yummayacaklarının da altını çiziyor:
-Biz siyasetimizi yaparken kimseye değil hak olan davamıza hizmet etmeliyiz. Bunları herhangi bir çıkar beklentisi ile değil davamızın yüklediği mesuliyet bilinci ile yapmalıyız. Aksi halde partiyi ticarethaneye çevirirsiniz. Bu bizim asla müsaade etmeyeceğimiz, göz yummayacağımız bir durumdur.
Son dönemde sıklıkla takip ettiğimiz yazar, akademisyen Anooshirvan Miandji, İstanbul’da bir taksiye biner…
Taksici tam 45 yıldır direksiyon başındadır.
Yazarımız, taksiciye “insani gelişmişliği” soruyor ve şu yanıtı alıyor:
-Hocam, şöyle özetleyeyim. Eskiden yemek yerken hesabı ben ödeyeyim diye yarışırdık. Şimdi hesabı nasıl başkasına ödetiriz diye yarışıyoruz. Hoşgörüyü elbirliğiyle bitirdik, yeniden olur mu bilmem, zor!
Gelişmişliğimizin özetidir bu!
Cehaletin garip bir doğası vardır. Onu yenersen, geri gelmez. Birçok insanı cahil tutabilirsiniz. Ama cehaleti yenmiş birinin tekrar cahil yapmak mümkün değildir. Thomas Paine
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...