1. Bölüm
Yahu kardeşim, birçok ülkede ciddi anlamda teşkilatlanan
uluslararası bir terör örgütünü, ne diye Anadolu topraklarının bir projesi olarak gösteriyorsunuz?
Neden buna fırsat veriyorsunuz?
Niye bu terör örgütünü, “
CIA, Pentagon ve NATO” dünyanın başına bela etti diyemiyorsunuz?
Niçin
A-FETÖ değil de FETÖ demekte ısrar ediyorsunuz?
Aslına bakılırsa bu soruların cevabı çok net ama…
*
Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten hükümetten, muhalefet partilerine kadar hepsi FETÖ deyip gezmeye devam ededursunlar…
Ben
ısrarla A-FETÖ diyeceğim ve gerçek neyse anlatmaya gayret göstereceğim.
*
Dilerseniz şimdi A-FETÖ’nün ülkemizde örgütlenme, yayılma ve gelişim sürecini
küçük bir özet halinde inceleyelim, böylelikle neden A-FETÖ denemediğini kavramaya çalışalım…
*
Soğuk savaş döneminde,
ABD tarafından,
Malatya ve
Erzurum’da,
Komünizmle Mücadele Derneği adı altında iki oluşum ortaya konuldu.
İşte bu derneklerle iş birliği yapacak birisi aranmaya başladı.
En iyi iş birliğini, halkın kalbine hükmedecek birisi yapabilirdi.
Ülke genelinde
din adamlarının peşine düşüldü.
Nihayet aranan kan bulundu.
Yaşamı boyunca
babası tarafından sürekli aşağılanan, bu nedenle
hırslanan,
topluma kendini kabul ettirmeye çalışan bir adamdı bulunan bu kan.
İlkokul mezunu bir vaizdi.
Fethullah Gülen!
*
Keşfedilen bu kanla birlikte CIA, Pentagon ve NATO, terör örgütünün bir numaralı aktörü haline getireceği Fethullah Gülen’i hazırlamaya koyuldu.
Öncelikle
küçük bir cemaat kuruldu, sonrasında
yurtlar ve
öğrenciler derken süreç başladı.
*
Tabi cemaat gitgide büyüyor ve saygınlık kazanıyordu.
Gülen ismi de lider olarak adlandırılmaya başlanıyordu.
1968’li yıllarda CIA, Pentagon ve NATO’dan, devlete önemli bir öneri geldi:
“Fethullah Gülen ve cemaatini içinize almalısınız!”
Bu öneriden sonra devlet, Gülen ve cemaatini içine alma kararını verdi.
Hemen akabinde 1971’de dönemin MİT Başkanı Korgeneral Fuat Doğu, Fethullah Gülen ve cemaatini, devletin bir unsuru olması için bizzat kendisi davet etti ve devletin içine soktu.
İşte, devlet içerisinde yıkım ve yanlış, tam da bu noktada başladı…
*
Hani diyorlar ya A-FETÖ devletin içine sızdı diye. Yok, öyle bir şey. CIA, Pentagon ve NATO’nun talimatıyla, devletin içine, devletin davetiyle, devlet tarafından alındı.
Şu yaklaşım çok daha mantıklı: A-FETÖ kurulmuştu ve devlet, A-FETÖ’nün içine sızdı! Çünkü 15 Temmuz hain darbe girişiminin olduğu gün ve sonrasında görüldü ki, biz azınlıkta kalmışsız, onlar ise bizden daha çok. Dolayısıyla biz cemaate sızmışız! demek en doğrusu olur kanısındayım.
Yani A-FETÖ devletin içine sızdı söylemi, algı yönetimi yapmaktan, halkı kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
*
1971’de A-FETÖ’nün devletin içine sokulmasıyla birlikte cemaat; askeri okullara, polis okullarına sistemli bir şekilde yerleştirilmeye başlandı. Hemen akabinde; üniversitelere, daha özelde hukuk fakültesine ve siyasal bilgiler fakültesine yerleştirildiler.
Sonra ne oldu; cemaatin askerleri, polisleri, hakim ve savcıları yetişmeye başladı.
*
Mesela…
İlk sınav sorularının çalındığı tarihe bir bakalım.
A-FETÖ’nün devlet içerisine alınmasından tam iki yıl sonrası…
1973’te üniversite sınav soruları çalındı.
Çalınan sorular, Fatih’te bir cami imamından çıktı!
*
1971’den 1980’e kadar A-FETÖ ciddi bir biçimde devlet içerisinde yapılandı ve güçlendi.
12 Eylül 1980’e gelindiğinde A-FETÖ, aslında ilk darbesini yapmıştı diyebiliriz.
Çünkü 80 darbesinin arkasında kimler vardı?
CIA, Pentagon ve NATO!
A-FETÖ’yü kuran ve devlete öneren kurumlar hangileriydi?
Yine CIA, Pentagon ve NATO!
*
Peki, 12 Eylül 1980 darbesi, çerez niteliğindeki gerekçeleri bir kenara bırakırsak, gerçekte neden yapılmıştı?
- 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarını uygulatmak. Çünkü demokratik bir rejimde bu kararları uygulatamazdınız.
- Yunanistan’ın, NATO’nun güney askeri kanadına geri dönüşünü sağlamak. Çünkü Süleyman Demirel’de Bülent Ecevit’te buna karşı çıkıyorlardı.
- Yükselen solun önünü kesmek. Tabi bunu yaparken ülkücüleri de genetiği ile oynayarak yok ettiler. Çünkü hem solcularda hem de ülkücülerde ciddi bir Amerikan karşıtlığı vardı.
- 78’li ve 79’lu subayların ve teğmenlerin ordudan ihraç ettirilmesi.
*
Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere…
80 darbesi sırasında uçan kuş içeri alınırken, işkence ve angaryalara maruz kalırken, Fethullah Gülen’in vaziyeti neydi?
Nurcu Gülen, gerici-irticacı faaliyetlerde bulunmak nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma açılarak gözaltına alınmış ve mahkum edilmişken…
Darbenin hemen sonrasında
Nakşî Turgut Özal’ın talimatıyla salıverildi. Özal kime talimat verdi? Sözde Atatürkçü olan
cuntacı Kenan Evren’e!
*
Fethullah Gülen Nurcu.
Turgut Özal Nakşî.
Kenan Evren cuntacı.
Nasıl oluyor da birbirlerini bu kadar kollayabiliyorlar?
Çünkü hepsi aynı kurumlara hizmet ediyor.
CIA, Pentagon, NATO!
*
Darbenin hemen ardından 78’li ve 79’lu subayların işini bitirdikten sonra, A-FETÖ kadroları hızla askeri liselere yerleştirilmeye başlandı.
*
Özellikle 1984, 85 ve 86 yıllarında askeriye içerisinde büyük bir
yuvalanma gerçekleştirildi.
Özellikle 1986 yılında sınav sorunlarını bir kez daha çaldılar.
Ancak hırsızlık çok geçmeden ortaya çıktı ve deşifre oldu.
Peki, deşifre olunca ne olması gerekir?
Söz konusu sınav sorularıyla yerleştirilen askeri öğrencilerin ihraç edilmesi gerekir.
Ancak tabii ki bunu yapmadılar.
Tepkileri dindirmek için
bir zahmet üç-beş kişiyi attılar, geri kalanını “
Biz bunları adam ederiz” diyerek askeriyede bıraktılar.
*
İşte
skandal 1986 sınavında askeri liseye girenler, 8 yıl sonra meydana çıktılar.
Yani 1994’te…
2016’ya kadarki süreç içerisinde rütbeleri sürekli yükseldi.
Sonunda ne oldu?
15 Temmuz hain darbe girişimini yaptılar.
*
Tabi 86’da askeriyeye girenlerin hepsi mi haindi?
Tabii ki hayır.
A-FETÖ Allah değil ya!
Gözden kaçırdıkları Atatürkçü, devletçi, vatan millet sevdalısı askerler de vardı.
Ne yaptılar o askerlere?
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Poyrazköy kumpaslarıyla içeri aldılar.
Öldürdüler.
Çürüttüler.
İtibarsızlaştırdılar.
Hain ilan ettiler.
İşte bu engeli de ortadan kaldırıp, meydanı boşalttıktan sonra darbe hazırlıklarına iyice hız verdiler!
*
Tüm bu anlattıklarımdan yola çıkarak şunu net bir ifadeyle söyleyebilirim ki:
A-FETÖ’nün kuruluşundan 15 Temmuz’a kadar devleti yöneten
tüm hükümetler suçludur.
A-FETÖ’nün kuruluşundan 15 Temmuz’a kadar görev yapan
tüm genelkurmay başkanları suçludur.
*
En başa dönersek…
Artık
Amerikancı Fethullahçı Terör Örgütü diyebilmemiz gerekmez mi?
*
Bitirirken…
Şu ünlü
TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’ndan bahsetmeden geçemeyeceğim.
İşini yap işini!
*
NOT: Bu yazıyı 21 Ağustos 2017 tarihinde kaleme almıştım. Peki, bugün niye hatırlatma gereği duydum?
Nedeni şu…
15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminden bugüne kadar, Türkiye genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de ciddi A-FETÖ operasyonları düzenleniyor.
Amacım söz konusu operasyonlara dikkat çekmek.
Birazdan okuyacağınız ikinci bölümde, Eskişehir’de gerçekleştirilen operasyonlara, rakamlarla değineceğim…
Eskişehir’de A-FETÖ operasyonları
2. Bölüm
Eskişehir’de düzenlenen A-FETÖ operasyonları hakkında sık sık haber yapıyoruz ve bununla birlikte siz de operasyonlara ilişkin bilgi sahibi oluyorsunuz.
Bilgi sahibi olduğunuz bu operasyonların arkasında
ciddi bir emek olduğunun altını çizmemiz faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Gözle görülür bir özveriyle düzenlenen bu operasyonların
Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Müdürlüğü ve vatandaş işbirliğiyle gerçekleştirildiğini ayrıca belirtmek lazım.
Bu anlamda, A-FETÖ’yle mücadele konusunda oldukça
başarılı operasyonlar yapıldığını da hiç şüphesiz ifade edebilirim.
*
Peki, Eskişehir’de bugüne kadar düzenlenen operasyonlarda, davası açılan toplam kaç şüpheli var? Davası açılan toplam dosya sayısı kaç? Toplam tutuklu sayısı kaç? Adli kontrol altına alınan toplam kişi sayısı kaç? Yakalama kararı bulunan toplam kişi sayısı kaç? Mahkemece karara bağlanmış toplam dosya sayısı kaç?
*
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü hakkında yapılan soruşturmalarla ilgili, 04.10.2017 tarihi itibariyle edindiğim sayısal bilgileri sizlerle paylaşıyorum:
- Davası açılan şüpheli sayısı: 1135
- Davası açılan dosya sayısı: 148
- Toplam tutuklu sayısı: 383
- Adli kontrol altına alınan kişi sayısı: 899
- Yakalama kararı bulunan kişi sayısı: 93
- Mahkemece karara bağlanmış dosya sayısı: 73
*
Evet…
Eskişehir’de gerçekleştirilen operasyonların sayısal verileri bu şekilde.
Şimdi, söz konusu terör örgütünün temelde bir casusluk örgütü olduğunu, 15 Temmuz’la birlikte aynı zamanda silahlı bir terör örgütü halini aldığını göz önünde bulundurursak…
Oldukça dikkatli davranmalıyız.
Deyim yerindeyse gözümüzü dört açmalıyız.
Bu anlamda vatandaş olarak devletimize yardımcı olmalıyız…