Haberde şöyle yazıyor…
ABD’nin “Fırat’ın batısına geçtiler” açıklamalarına rağmen hala çok sayıda YPG militanı Menbiç’te varlığını sürdürüyor. Fırat’ın batısına geçmeyen PYD unsurları ise TSK tarafından vuruluyor. Menbiç’teki YPG’lilerin kendilerini TSK ve ÖSO’nun olası operasyonlarından korumak için buldukları formül ise şaşırtıcı.
İlçenin kuzeyindeki Rafi köyünde konuşlu YPG’liler, çevreye ABD bayrakları asarak bölgede Amerikan güçlerinin bulunduğu mesajını veriyor. Militanlar, ABD koruması görüntüsünü olası saldırılara karşı kalkan olarak kullanıyor…
New York Times Gazetesi şöyle devam ediyor habere; Kürtler ABD’nin ihanetinden korkuyor…
Son söyleyeceğimi ilk satırlarımda belirteyim de rahatlayayım saygın okurlarımız. ABD’nin ihanetinden korkan Kürtlere sormazlar mı?
“Ulan siz bulunduğunuz coğrafyaya, inançlara, değerlere, Türkiye’ye ihanet ederken zerre korkmadınız da, başınıza geleceklerden neden korkarsınız” diye!
İhanetlerle dolu bir tarihe, tutarsızlıklarla adlarını yazdıranların güvenmek-güvenilmek gibi insani duygularla açıklamalarda bulunmasından daha komik ne olabilir ki?
Bir sürü laf kalabalıkları da olsa, Pkk, Ypg, Pyd falan filan! Al birini vur ötekine ne farkları var ki birbirlerinden? Değişik isimler altında ABD beslemeleri değiller mi sonuçta? Ha bunların yanına Işid başta olmak üzere katın katacağınız kadar hainler, zalimler ordusunu da!
Bu ülke 1974’lü yıllar itibarı ile aleni biçimde kanatılıyor.
Çok net bir düşman var ki adı da Katil Amerika!
Korkmadan, kıvırmadan söylemek mertliktir, hele böylesi günlerde. Net biçimde, Kıbrıs Çıkarması süreci ile derinleşmiştir bu düşmanlık. Hele ki 12 Eylül Faşizmi ile yurtseverlerin talan edildiği bir coğrafyada giderek kaybolan muhalif potansiyel sonrasında, çok rahat at oynatmayı sürdürmüştür bu küresel güç topraklarımızda.
Evren-Özal ikilisinin “birkaç çapulcu” nakaratları eşliğinde giderek palazlanan Pkk hareketinin bir halk hareketi olmadığını her daim yiğitçe haykıranlardanım. Devrimci gelenekten gelen ve niceleri gibi asla liboşlaşmayan bir vatansever olarak “halkların kendi kaderini tayin hakkının” sosyalist bir söylem olduğunu iyi bilirim.
Bu doğrultuda; sosyalist söylemlerle Amerikan emperyalizminin kucağına oturarak halk hareketi yaptığını sanan zavallıların her olanakta, taşeron hainler olduğunu yıllarca haykıranlardanım…
İşte geçtiğimiz günlerde açık seçik gördük!
Ypg’li tosuncuklar, öt korkusuna Amerikan bayrakları asarak tehlikeyi geçiştirmeyi denemişler. Tanklarına, tüfeklerine, verici direklerinin üzerine, belki de iç donlarına kadar ABD bayrakları dikerek kimin tetikçileri olduklarının ilanını yapmışlardır. Ülkemi karıştıran diğer satılıkların onlardan bir farkı yoktur merak etmeyin. Alın birini vurun ötekine! Alayı aynı nakarattan, aynı makamdan zılgıt çeker bunların. Bunun adı da “ihanet makamıdır” tamam mı?
Bu yurdun bölünmesini aklından geçirmemiş milyonlarca Kürt kardeşimin artık daha yüksek perdeden haykırması gerektiğine inanıyorum. İhaneti yaşam biçimi olarak kanıksamış hainlere karşı çok daha cesur söylemlerde bulunmalılar. Birlik beraberlik mesajlarını çok daha yiğitçe haykırmalılar artık. Bulundukları yerlerden, bu vatanın bölünmesini isteyen yegâne gücün ABD olduğunu, onlara taşeronluk edenlerin ise vatan haini alçaklar olduğunu yiğitçe dillendirmeliler gayrı. Cumhuriyet değerlerinin yeniden baş tacı edilmesi, ay yıldızlı bayrağımızın huzurlu gölgesinde bağımsızca yaşamayı şiar edinmeliyiz yeniden. 1+1=1 demeliyiz emperyalizme ve onun işbirlikçi uşaklarına. Her “biriz, beraberiz” haykırışımızda sı…kları yere kadar kovalamalıyız bu vatan hainlerini…
Bu vatan bizim, ay yıldızlı bayrak bizim, hepimizin.
O işbirlikçi hainlerin bayrağının ABD bayrağı olduğunu bir kez daha gözlerimizle gördüğümüze göre artık daha ne bekliyoruz? Onları ABD bayrağının dalgalandığı memleketlerine (!) yollamamızın zamanıdır bu zaman! Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Fetö’ye kavuşsunlar bir an önce, hasret gidersinler. Orada haymatloslar gurubu kurarak, “biz vatanımıza nasıl ihanet ettik gardaş” uzun havası eşliğinde salya sümük ağlaşmaya devam etsinler. En iyi yaptıkları işe; yani salya sümük ağlayarak ihanet planları yapmaya devam etsinler okyanus ötesi diyarlardan…
SİZİN SESİNİZ
Dündar Ünlü’den bilgilendirme…
Başbakan Binali Yıldırım’ın Pkk terör örgütü ile bağları tespit edilmiş on dört bin öğretmen ile ilgili açıklaması kafaları karıştırmıştı malumunuz. Bu öğretmenlerin yerlerinin değiştirileceği yönünde açıklaması tabir caiz ise şok etkisi yaratmıştı kamuoyu üzerinde…
Bu doğrultudaki yazım üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Eskişehir İl Başkanı Dündar Ünlü, Başbakanın yeni açıklamasını iletiyordu tarafıma…
Yıldırım şöyle diyordu yeni açıklamasında:
Bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin öğretmen olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunların ne kadarının doğrudan terör örgütüyle ilişkili olduğu, ne kadarının olmadığı yapılacak incelemelerle, soruşturmalarla ortaya çıkacak. Bayramdan sonra okullar açılıyor, Milli Eğitim Bakanımız ile konuştuk, tedbir olarak üzerinde şüphe bulunan, gerekli tespitleri yapılan bütün öğretmenler açığa alınacak, yeni ders döneminde bunlara görev verilmeyecek. Bunun yerine yeni baştan öğretmenlerimizi buraya göndereceğiz. Bunlar da FETÖ'cülerle aynı muameleyi görecekler…
İşte doğru olan da buydu. Sayın Ünlü’ye de aynı sözleri söyledim zaten. Olması gereken de, doğrusu da buydu…
OZANCA
Tarihin dilinden düşmez bu destan
Nehirler gazidir, dağlar kahraman
Her taşı bir yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir... Orhan Şaik GÖKYAY