Geleceğini planlayan kulüpler için alt yapı kurumları o takımın harcını, temelini oluşturacak kadar hayati önem taşır…
Günümüz dünyasında giderek kapitalizmin dayatması haline gelen “endüstriyel futbol kavramının” yani futbolun emperyal sisteminin tek hedefi vardır, kazanmak!
Maç kazandıkça para kazandıran bu sistemde ayakta kalabilmenin tek koşulu olmuştur kazanmak…
Ve kazanmak uğruna futbolun dostluk, barış, fair-play gibi değerleri de bir bir yok olmaktadır…
Forma aşkı, renk aşkı, amatörlük ruhu gibi futbolun kutsal değerleri ayaklar altına alınarak, profesyonellik adı altında etik dışı her türlü eylem mubah sayılarak, para olgusu bu dünyanın en büyük gücü haline gelmiştir…
Ülkemizde ise, vizyon sahibi olmayan, popülist kulüp başkanları hâlâ, para isteyen, emek isteyen, zaman ve sabır isteyen bu kurumlara itibar etmeyerek günü kurtaracak palyatif önlemlere yönelmektedir…
Bu sektörde zirvelerde tutunabilmenin ya da ayakta kalabilmenin en önemli kriteri transfer dönemlerindeki milyonlarca dolarlık faturalar olduğuna göre geleceğini planlayan, öngörü sahibi, büyük ya da küçük bütçeli her kulüp alt yapı gerçeğini görmezden gelemez...
* * *
İşte “Mesut Hoşcan” ve arkadaşları 2013 Haziran’ında “Önce Güven” parolasıyla yönetime başlarken, bu gerçeği görerek Eskişehirspor’un efsane isimlerinden “Kamuran Yavuz”u Alt Yapının başına getirmişti…
“Kamuran Yavuz” oluşturduğu ekiple birlikte kolları sıvadı. İlk aylarda gözle görülür adımlar atıldı. Önce mezbelelik halindeki alt yapı binasının bodrum katı restore edilerek duşlarıyla, soyunma odalarıyla çağdaş bir tesis haline getirildi…
Küçükte olsa bir kütüphane oluşturup genç futbolculara okuma alışkanlığının kazandırılması, İngilizce kursu, bir savaş oyunu olan, düşünme ve zekâ yetisini geliştiren satranç kursu gerçekten önemli girişimlerdi…
Her gurup için yapılan seçmeler, büyük bir istekle başlayan antrenmanlar, gelişim kursları ilk anlarda büyük bir heyecan yarattı. Ancak başlangıçtaki pırıltılı bu hamleler giderek yerini durağan bir hale bıraktı...
Alt yapı giderek arpalık adı verilen bazı kamu kurumlarına benzemeye başladı. Çalışanlar sanki kadrolu devlet memuruydu. Yerel medyadaki ve sosyal medyadaki eleştiriler A takımın da önüne geçmeye başladı. “Salla başını al maaşını” tekerlemesi hemen her çevreden yüksek sesle dillendirilmeye başlamıştı…
* * *
Bu eleştirileri yapanlar haksız da sayılmazdı. “Halil Ünal” döneminde daha ilkel koşullarda, daha az paralarla hizmet ifa edenler neredeyse aranır hale gelmişti…
Tamam; alt yapılar emek isteyen, zaman isteyen, özveri isteyen kuruluşlardı. Ama aradan yaklaşık 2 buçuk yıl geçmesine rağmen bir ışık görülmüyordu…
Kabul; öncelikli amaç kısa sürede başarı değildi. Ama yönetimin sağladığı her olanağa rağmen Akademi Ligleri’nde mücadele eden U-14, U-15, U-16, U-17, U-19 takımlarımızın aldığı birbirinden kötü sonuçlar bu takımın geleceği hakkında beslenen umutlara kan doğruyordu.
Bunca süre zarfında yalnızca U-16 Milli Takımı’na gönderilen “Ömer FarukCanbirdi” etrafına dizilip çektirilen fotoğraf alt yapı gerçeğinin acı bir enstantanesi gibiydi…
* * *
Ve dün “Yenigün Gazetesi”nde başarılı spor muhabiri “Aytaç Ersoy”un özel haberi bazı duyarsız yüzlerde patlayan tokat gibiydi…
“HİÇ Mİ GÖRMEDİNİZ? “ Manşetini atan “Aytaç Ersoy” nasıl bir habere ulaşmıştı acaba?
Şehrimizi temsil eden Eskişehir Demirspor’un U-16 Takımının genç futbolcularının Türkiye U-16 Grup Maçlarındaki mükemmel performansını yakından takip eden“Beşiktaş, Bursaspor, Bucaspor ve Aydınspor” kulüpleri tarafından izlenerek yeniden denenmeye davet edilmeleri gündeme bomba gibi düştü…
İnanılır gibi değil!
Affedilir gibi değil!
Hatırlatmakta fayda var. Endüstriyel futbolun tek bir kuralı var “Başarılı olamayan gider…”
Fazla uzatmaya gerek yok. Acaba “Ertuğrul Sağlam” neden gitti?
Bu sorunun cevabını veren mutlaka çözümünü de biliyordur…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...