Yine de karamsarlığa kapılmamak lazım elbette. Bu süratle giderse önümüzdeki 13 sene içinde Ölüm Yolu'nun ıslah edileceğine eminim...
Kamuoyunda 'Ölüm Yolu' olarak da adlandırılan Eskişehir – Alpu – Mihalıççık yolu bir türlü iyileştirilemedi. 17 yıllık AK Parti iktidarının en övündüğü icraatlardan biri de karayollarına yaptığı yatırımlardı. Şimdi, "Asfalt yenmez kardeşim" edebiyatına girmeyeceğim.
Bu eleştiriyi yapanlar 3'üncü Havalimanı hakkında ne söylüyorlarsa haklılar. Ancak karayollarının geliştirilmesi doğrudan ekonomiyi etkiler. İktidarın ilk dört senesinde yaptığı yollar da gerçekten büyük başarıydı. Ancak daha sonradan yol yatırımlarımız da durdu. Gerçi 4 senede 15 senelik yol yaptık ancak, kalan 13 senede de 1 senelik yol yapamadık. İşte bu yapılmayan yollardan biri de Alpu Yolu.
Konu seçimlerden önce de gündeme gelmiş, meselenin ekonomik olmaktan çıktığı, artık vatandaşların can güvenliği için bu 39 kilometrelik yolun yapılması gerektiği dile getirildi.
İktidar mensupları da bir takım bahaneler sıraladıktan sonra, bu yolun yapılacağına söz vermişti. Ancak 31 Mart seçimlerini geride bıraktık ve bölgede bir kaç kepçe dışında iş makinesi göremiyoruz. Yine de karamsarlığa kapılmamak lazım elbette. Bu süratle giderse önümüzdeki 13 sene içinde Ölüm Yolu'nun ıslah edileceğine eminim...
Tekrar tekrar geçmiş olsun
Seçimlerden sonra kazanan bütün adayları tebrik etmek ve kaybedenlere de can sağlığı dilemek gerekir. Alpu Belediye Başkanı Gürbüz Güler de tebrik ettiğimiz isimlerden biriydi. Ancak görünen o ki kendisini tebrik etmekte aceleci davranmışız. Alpu Belediyesi'nin 49 milyon 300 bin liralık borcu olduğunu öğrendikten sonra, kendisine "Büyük geçmiş olsun" desek yeri vardır. Atalarımız "Büyük başın derdi, büyük olur" demiş.
Ancak küçük başın derdi büyük ise durum değişiyor. 12 bin kişilik nüfusu bulunan Alpu'nun 50 milyon liraya yakın borcu olması nasıl açıklanabilir? İşçilerinizi 13 ay aç bırakmışsınız, öte yandan AK Partili olan 300 kişilik bir 'Rical-i Gayb' tayfasının maaşlarını tıkır tıkır ödemişsiniz. Yetmemiş belediyenize ait taşınmazları, tarlaları bir güzel satmışsınız. Son model araçlarınızda seyahatler etmişsiniz. Bu bıraktığınız borcun Alpulu ortalama (5 kişilik) bir aileye yükü nedir biliyor musunuz? Tam 20 bin 800 lira...
Şimdi bu paraları 'kuzu kuzu' ödemekle yükümlü olan kişi Gürbüz Güler'dir. Peki bu parayı nasıl ödeyecek? Üstelik 49 milyon 300 bin liralık borcun, 'Şimdilik' tesbit edilebilen borç olduğunu da unutmamak lazım. Daha çıkar bunun ardından bir takım borçlar...
Sayın Güler borçlarını mı ödeyecek? Çalışanların maaşlarını mı verecek? Yoksa yatırım mı yapacak? Kendisine tekrar tekrar geçmiş olsun diliyoruz...
Haklarımızı helal edelim
İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler, önemli bir tarihi eser kaçakçılığını durdurdu. Albay İlhan Şen ve silah arkadaşlarını tebrik ederiz. Edinilen bilgiye göre Roma İmparatorluğu döneminden kalan 138 adet bronz para ele geçirilmiş. Ankara yolunda bir araçta yapılan incelemede ayrıca yine bronzdan yapılan bazı günlük kullanım eşyaları da ele geçirilmiş. Türkiye genelinde hem Jandarmanın hem de polisin bu tip operasyonlar yaptığını biliyoruz.
Eskişehir'de de Albay Şen ve Emniyet Müdürü Engin Dinç'in çok çalıştıklarının farkındayız. Elbette tarihi eser kaçakçılığıyla mücadele etmek kolluk kuvvetlerinin vazifesi. Ancak Türkiye'nin bir kültür politikası olmadığı için kaçakçılığın da önü alınamıyor bir türlü. 1930'lu yıllarda Atatürk'ün talimatıyla geliştirilen arkeoloji çalışmaları, neredeyse milli bir mesele olarak değerlendiriliyordu. Fakat daha sonra tarih ve kültüre yapılan yatırımlar önemsiz addedilmeye başlandı. Gerçi arada Tınaz Titiz gibi önemli isimler de görev yaptı. Mesela son olarak Profesör Nabi Avcı Kültür Bakanlığı yapmış, memleketimizde bir şeylerin değişeceğine ilişkin umutlarımız artmıştı. Fakat daha sonra Sayın Avcı'nın yerine HAS Partili Numan Kurtulmuş'un gelmesiyle birlikte, yine eskiye döndük.
Şimdi Mehmet Nuri Ersoy adlı bir Beyefendi Kültür Bakanımız. Kendisi hakkında bir yorum yapamayacağım. Zira hakkında hiçbir bilgim yok. Hani üst düzey bir AK Partili'yi arayıp, "Nasıl bilirsiniz?" desem, "Er kişi niyetine mi?" diye bir cevap alacağımdan eminim. Zira mevcut bakanımızı AK Partililerin bile tanımadığını tahmin edebiliriz. Hal böyle olunca da Kültür ve Turizm politikamız hakkında da, "Er kişi niyetine" diyerek ve Resulullah için salavat getirip haklarımızı helal etmekten başka yapacak bir şey kalmıyor...