Dün bu sütunlarda Eskişehir’de bulunan TÜLOMSAŞ, Sakarya’da bulunan TÜVASAŞ ve Sivas’ta bulunan TÜDEMSAŞ’ın birleştirilerek Ankara’da TÜRASAŞ’ın kurulması üzerine ortaya çıkan gündeme ilişkin bir yazı kaleme almıştım.
*
Bununla beraber konuyla yakından ilgilenen Nabi Avcı, Emine Nur Günay, Nadir Küpeli, Celalettin Kesikbaş, Metin Güler, Mehmet Ektaş, Erdal Şanlı, Ramazan Uysal ve TÜLOMSAŞ yetkilileri ile çalışanlarının görüşlerini yorum yapmadan paylaşmıştım.
(‘Korkanlar da var, umutlu olanlar da’ başlıklı ilgili yazıya ‘www.anadolugazetesi.com’ adresinden ulaşabilirsiniz.)
*
Bugün biraz, TÜLOMSAŞ’ın kapatılması ve Eskişehir’deki fabrikanın Ankara’ya bağlanması sonucunda doğan
endişelere yer vermek istiyorum.
*
Bir kere yukarıda saydığım isimlerin açıklamaları dahi, endişelerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Zira söz konusu gelişmenin olumlu olacağını söyleyenler dahi, “Eskişehir’in mağdur olmaması için elimizden geleni yapacağız” diyorlar.
*
Peki, Eskişehir ne gibi bir mağduriyet yaşayabilir?
- Bir kere Eskişehir fabrikasının vergi levhası Ankara’ya gitti.
- İstihdamda küçülme yaşanabilir.
- Yüksek hızlı tren şehrimizde yapılmayabilir.
- Biliyorsunuz ki fabrikanın günlük satın alma limiti var ve bu limitle gerekli malzemeler alınıyor; Elektrik-elektronik malzemeler, hırdavat, nalburiye, kırtasiye, endüstriyel temizlik malzemeleri, iş güvenliği araçları ve malzemeleri, makine, gıda, vesaire… Fabrikanın satın alma birimi, firmalardan günlük teklifler alırlardı ve bu firmalar çoğunlukla Eskişehirli firmalar olurdu. Hatta bazı firmalar, fabrikanın sürekli tedarikçisi durumundaydı. Yani yüzlerce Eskişehirli esnaf, TÜLOMSAŞ’tan ekmek yiyordu. Şimdi bu satın alma işi, büyük ihtimalle Ankara’nın onayıyla yapılacak. Hatta belki de Ankara’nın işaret ettiği firmalara iş verilecek. Mesela ‘Eti Maden Kırka Bor’ işletmesini hatırlayalım. Satın alması Eskişehir’den gitti. Bununla beraber Eskişehirliler, buradan ekmek yiyemedi.
- Eskişehir sanayicisi de etkilenebilir. Çünkü TÜLOMSAŞ, parasal değeri yüksek malzemeleri Eskişehirli sanayiciden tedarik ediyordu. Ha, lokal çözüm ortaklığına ihtiyaç duyulacağı için bir şekilde Eskişehirli sanayiciyle çalışılmak zorunda. Ancak iş yoğunluğunun, eskisi kadar büyük olacağını düşünmüyorum.
- Bir endişe daha var. Eskişehir fabrikası zamanla işlevsizleştirilebilir ve bununla beraber tamamen kapatılabilir.
- Özelleştirme yoluna da gidilebilir.
*
Ha, söz konusu oluşum şöyle yapılsaydı, mantığını kavrayabilir ve “iyi oldu” diyebilirdik.
Sakarya’daki fabrika zarar ediyor mu, ediyor.
Sivas’taki fabrika zarar ediyor mu, ediyor.
Eskişehir’deki fabrika kar ediyor mu, ediyor.
Yine Eskişehir’deki fabrika teknolojik alt yapı, AR-GE, inovasyon ve nitelikli personel anlamında alanında Türkiye’nin en iyisi mi, en iyisi.
Lokasyon olarak demiryolu merkezinde mi, evet öyle.
O halde Sakarya ile Sivas’taki fabrikalar kapatılıp TÜLOMSAŞ’a bağlanamaz mıydı?
Çatı kurum ya da genel müdürlük, ne derseniz deyin, TÜLOMSAŞ olamaz mıydı?
Elbette olabilirdi, hem de çok güzel olurdu.
Böylelikle Yüksek hızlı tren gibi, hafif raylı araçlar gibi üretimler Eskişehir’de yapılamaz mıydı?
Hem de harikalar yaratılırdı.
Ama gittiler, Ankara’ya bir şirket kurdular, tabelası dahi olmayan genel müdürlüğe TÜLOMSAŞ ile diğer fabrikaları bağladılar!
Olacak şey değil.
*
Bakın, yakın geçmişte TÜLOMSAŞ’a gitmiş ve Genel Müdür
Hayri Avcı’yla fabrikayı inceleme fırsatı bulmuştum.
Avcı, bir toplantısı nedeniyle ayrılmıştı.
İncelemeye, mühendisler ve işçilerle beraber devam etmiştim.
Bir ara, bir mühendis dedi ki: “Almanya’dan büyük bir firma geldi buraya ve detaylı inceleme yaptılar. Bize dediler ki: ‘Burada her şey olur. Teknolojiniz iyi, mühendisleriniz iyi, işçileriniz iyi.’ Biz zaten kendimizi biliyoruz da. Almanlar da bizim gibi düşünüyor.”
Bunun üzerine “öyleyse neden üretmiyorsunuz” diye bir soru sorduğumda şu yanıtı almıştım: “Biz istiyoruz da, yukarıdakiler istemiyorlar!”
*
TÜLOMSAŞ’ın kapatılmasının ve fabrikanın Ankara’da kurulan bir şirkete bağlanmasının temelinde belki de bu gerçek yatıyor.
Bizim mühendislerimiz, bizim işçilerimiz üretmek istiyorlar ancak yukarıdakiler istemiyorlar!
*
Her neyse…
Ben hala olaya karamsar bakmak istemiyorum.
Umarım endişelerimizde haklı çıkmayız.
Umarım Türkiye’nin menfaatine bir iş yapılmıştır.
Ve umarım kısa zamanda harika işlere imza atarak onurla, gururla, başımız dik yürürüz.