Daha 3 sene evvel Süper Lig'de mücadele ettiğimiz Mersin İdmanyurdu – maalesef – kapandı. Aynı şeyin başımıza gelmemesinin tek nedeni, muhteşem taraftarımızdır
Elazığspor kendi evinde Ümraniye ile berabere kalarak, zaten az olan kümede kalma şansını kaybetti. Gakkoşlar seneye ikinci ligde mücadele edecek. Komşumuz Afyon da Osmanlıspor'u yenmeyi başaramadı. Giresun'un kendi evinde rakibi Adana Demirspor'u yenmesiyle birlikte küme düşen takımlar belli olmuş oldu. Az kalsın bu takımların arasına biz de girebilirdik. Daha 3 sene evvel Süper Lig'de mücadele ettiğimiz Mersin İdmanyurdu – maalesef – kapandı. Aynı şeyin başımıza gelmemesinin tek nedeni, muhteşem taraftarımızdır. Normal koşullar altında bu kadar borcu olan bir takım kapısına kilit vurur, hiçbir yönetici de elini taşın altına koymazdı. Bu muhteşem taraftarımız son olarak Altay deplasmanında da kendisini gösterdi ve takımını çok güzel bir şekilde destekledi. Taraftara çok şey borçluyuz. Eğer taraftar olmaz ise, Eskişehirspor'un kapısına kilit vurulabilir. Tıpkı Mersin İdman Yurdu gibi...
dolayısıyla taraftarımıza yöneticilerimizin de kulak vermesi gerekiyor. Eskişehirspor 'taraftara rağmen' yönetilemez. Acilen kongre yapmalı, ya yeni bir yönetim belirlemeli, ya da mevcut yönetimin güven tazelemesini sağlamalıyız.
İl Başkanlığının suçu ne kadar?
Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan pidelere – maalesef – 35 kuruş zam geldi. Buna göre geçen yıl 1 lira 75 kuruş olan Ramazan pideleri, bu sene 2 lira 10 kuruştan satılacak. Gerçi fırıncıların yaptığı bir açıklama yüreğimize su serpti. Fırıncılarımız 10 kuruş almayarak pideleri 2 liradan satacakların açıkladılar. Kendilerine teşekkür ederiz... Yenigün Gazetesi'nin yaptığı habere göre Eskişehir Halkının zamlardan şikayetçi olduğunu, ancak zamları da anlayışla karşıladığını öğreniyoruz. Mesela Nevzat Saygı adlı bir okur, soğanın kilogram fiyatının 10 liraya dayandığı bir ortamda, pide fiyatının 2 lira olmasının doğal karşılanması gerektiğini belirtmiş. Sayın Saygı ile pek çok kişi – sanırım – aynı fikirdedir. Ancak 'Zamları anlayışla karşılamak' da vatandaşın hayatında bir şey değiştirmiyor. Anlaşılan Ramazan ayında pek çok vatandaş pide almak yerine ekmek alacak. 46 yaşındayım ve ömrüm Türkiye'deki ekonomik krizleri yaşayarak geçti. Ancak hiç bir dönemde vatandaşın Ramazan pidesi alamadığı veya soğan alırken bütçesini bir daha gözden geçirdiği bir dönem görmemiştim.
Kimileri seçimleri kazanamadığı için AK Parti yerel teşkilatlarını suçluyor. Elbette İl ve İlçe Başkanlıklarının bir takım kabahatleri oldu. Bunları yazdık ve yazmaya devam ediyoruz. Fakat AK Partililerin öncelikle özeleştiriyi genel yönetimlerine yapmaları gerekir
Ben cenazesine gitmeyeceğim
Bazı AK Partililerin "Üstadımız" dediği Kadir Mısıroğlu, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bir Müslümanın, ölünün ardından konuşması doğru olmaz. O yüzden bu şahsın ardından konuşmayacağım. Allah günahlarını affeder mi biz karışamayız elbette. Tuvalete bile giderken başına fes geçiren Mısıroğlu, "Ben ölürsem, Atatürk'ü sevenler cenazeme gelmesinler" demişti. Vasiyetine saygı gereği, kendisinin cenazesine katılmayacağım. Ne yalan söyleyeyim, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen bu şahsın ardından da hayır duası okumaya namusum ve vicdanım el vermiyor. Zira bizler Çanakkale'de, Sakarya'da ve Güneydoğu'da şehitler vermiş bir milletin çocuklarıyız. İçimden hep, Kazak Abdal'ın meşhur dizeleri geliyor...
Kılıçdaroğlu da katıldı
Halep'e bağlı Azez ilçesinde teröristlerle çıkan bir çatışmada, bir yüzbaşımız şehedat şerbetini içerken, bir binbaşımız da ağır yaralandı. Binbaşı Sıtkı Doğruer'e acil şiflar dileriz. Yüzbaşı Celaleddin Özdemir'e ise Allah'tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı dileriz. Amerikalı sözde dostlarımızın bir terör yuvasına çevirdiği Suriye'de işler Arap saçına döndü. Bilinıiği gibi Türkiye Amerika – İsrail cephesinde yer alarak Beşar Esad yönetiminin devrilmesi için elinden geleni yaptı. Fakat başarısız oldu. Hatta Amerika – İsrail ittifakına öyle yaklaştık ki, bir Rus uçağını bile düşürdük. Daha sonra güvendiğimiz Amerikalılar arkamızda durmadığı için Rusları teskin etmeye çalıştık ve hiç işimize yaramamasına karşın bir füze antlaşması yaptık. Parasını peşin ödediğimiz S – 400 füzelerini almamak için türlü fikirler üretiyoruz ki, parasını peşin ödediğimiz F – 35 uçaklarından dışlanmayalım. Tabii bu arada Suriye'de sürekli şehitler verdiğimizi de unutmayalım. Şam Emevi Camii'nde Cuma namazı filan kılamıyoruz anlayacağınız. Ancak bol bol şehit cenazelerine katılıyoruz. O son şehit cenazesine katılan isimleden biri de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. Türkiye olarak ne büyük hatalar yaptığımızı konuşmamız gerekirken, dış politikada zerre kadar kabahati olmayan bir parti liderinin şehit cenazelerine katılıp katılmamasını konuşuyoruz. Hepten saçmalıyoruz...