AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar’la ES TV ekranlarında buluştuk. Acar görevi gereği, haliyle belediyelere muhalefet ediyor. TOKİ-Odunpazarı Belediyesi uyuşmazlığı, ESKİ’nin yaptığı su zammı, vesaire… Peki, belediyelerin iyi yaptığı bir iş yok mu? AK Partili Acar, bu soruya şöyle cevap verdi: “Tabii ki proje olarak değerlendirilecek projeleri oldu, olmadı demiyoruz. Ama bunların yeterli olup olmama noktasında bir değerlendirme yapmak gerekiyor.
Mesela ben Büyükdere bölgesinde oturan birisi olarak söylemeliyim ki, oradaki Halk Merkezi çok yerinde bir çalışma ve güzel. Bu merkezler daha da arttırılmalı, oradaki kurslar çoğaltılmalı, çocuklar orada daha fazla sosyal etkinliklere katılabilmeli veya sportif faaliyetlere katılabilmeli. Her mahalleye yapılması lazım. Ki zaten vaatleri arasında var bu. Biz bunların yapılmasını bekliyoruz.”
Ali Acar’ın bu açıklamasını oldukça kıymetli buluyorum. Her ne kadar belediyelere muhalefet etmek zorunda olsa da, çoğu politikacı gibi bunu körü körüne yapmıyor.
Yeri geldiğinde yiğidin hakkını veriyor.
Sungar, Demirdaş ve Yenilmez…
Son dönemde, Eskişehir’i başarıyla temsil eden isimler çıktı ortaya. Önce, eğitim camiasının tanınmış isimlerinden olan
Ebru Sungar’la ilgili güzel bir haber aldık. Biliyorsunuz Sungar, Eğitim İş Eskişehir Şube Başkanıydı. Şimdi ise Genel Merkez yöneticisi ve görevini başarıyla sürdürüyor. Ardından, işçi örgütlenmelerinde ön plana çıkan
Güney Demirdaş’ın haberi geldi. Demirdaş, Belediye İş’in Eskişehir Şube Başkanıydı. Şimdilerde Genel Merkez yöneticisi ve Türkiye’nin dört bir yanını gezerek örgütleme çalışmaları yapmaya devam ediyor. Ve en son sevindiren bir haber daha aldık. Görevi dolayısıyla eczacılar tarafından çok iyi tanınan, politik anlamda ise CHP’de yaptığı çalışmalarla parti içinde de bilinirliği olan
Yücel Yenilmez’den bahsediyorum. Yenilmez, bildiğiniz üzere Eskişehir Bilecik Eczacı Odası Başkanlığı yapıyordu. Şimdi ise, yapılan son kongreyle birlikte, Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti Üyeliğine seçildi. Bugün Genel Merkezdeki görevi belli olacak ve çalışmalarını Ankara’da yürütecek. Tabii Türk Sağlık Sen’den
İsmail Türk’ü, Tabipler Odası’ndan
Bülent Nazım Yılmaz’ı, Şeker İş’ten
Cengiz Ünder’i, Türk Yerel Hizmet Sen’den
Hasan Hüseyin Uygun’u, Kırka Maden’den
Hasan Hüseyin Gürbüz’ü, Kristal İş’ten
Şeref Ömer Gürbay’ı, Tek Gıda İş’ten ise
İbrahim Ören’i unutmamak lazım; bu isimler de bağlı bulunduğu sendikanın genel merkezinde Eskişehir’i başarıyla temsil ediyorlar. İşte, bu kişilerin her biri Eskişehir’in yetiştirdiği, Eskişehir’e emek vermiş ve Eskişehir’in emek verdiği değerli isimler. Şehrimizi en iyi şekilde temsil edeceklerinden hiç şüphemiz yok. Dilerim bu sayı artar…
Babacan’ın partisi Eskişehir’de hızlandı
Ali Babacan açıkladı: Partimiz Aralık ayının sonuna kadar kurulmuş olacak. Babacan’ı iyi tanıyoruz. AK Partinin ekonomi politikalarını yöneten isimlerin başında geliyordu. Ancak son dönemde partisiyle arası açıldı ve ayrıldı. Yeni bir parti kuracak. Arkasında, eski Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül var.
Liberal bir parti olacağı görüşü hakim. Bu noktada hangi partiden ne kadar oy götüreceğini kestiremiyoruz, ancak en çok zararı AK Parti’ye vereceğini net ifadelerle söyleyebiliriz. Peki, Babacan’ın kuracağı yeni partinin Eskişehir’deki teşkilatını kim yönetecek? Hangi isimler Babacan’ın partisine geçecek? Şu an için oldukça sessiz bir çalışma yürütülüyor. Öyle bile olsa yavaş yavaş kulağımıza bir takım isimler gelmeye başladı.
Hatta AK Partili iki isim var ki; eğer yeni partiye geçecekleri iddiası doğruysa, ortalık karışır.
Sadece AK Parti’den geçecek isimler mi konuşuluyor? Babacan ekibinin, CHP’li isimlere de kanca attığı biliniyor ve bu anlamda çeşitli görüşmeler yapıldığı kulislerde konuşuluyor. Şimdi, hepiniz bu isimlerin kimlerden oluştuğunu merak ediyorsunuz. Biraz sabır, kısa süre içerisinde bir bir ortaya çıkacaklar…
Erdoğan’a rağmen mi yapıldı?
Meclise bir yasa tasarısı gelmiş, AK Parti ile MHP oylarıyla geçmişti. Neydi o? Termik santrallerinin bacalarına filtre takma zorunluluğunun iki buçuk yıl daha ertelenmesi! Çok eleştirdik, “olamaz” dedik. Ve olmadı. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan söz konusu yasayı
veto etti. Bununla beraber ilk kez veto yetkisini kullandı. Bu noktada iki iddia ortaya atıldı. İlk iddia şu:
Söz konusu yasa tasarısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen meclise getirildi; Erdoğan, bu nedenle mecliste kabul edilen yasayı veto etti. Diğer iddia ise şu: Erdoğan’ın tasarıdan haberi vardı, tepkiler yükselince veto etmeye karar verdi.
İlk iddia doğruysa, AK Parti’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı paralel bir yapı kurulmuş demektir ve bu da, işlerin hiç de iyiye gitmediğini gösterir. Eğer ikinci iddia doğruysa ülkemiz için sevindirici bir gelişmedir; Cumhurbaşkanının, vatandaşlarımızın taleplerine kulak verdiğini gösterir.
Samimi değilsiniz!
Kolluğa gitmiş, tık yok. Emniyete gitmiş, tık yok. Adliyeye gitmiş, tık yok. Tam 23 kere suç duyurusunda bulunmuş, tık yok. En son “hayatımdan endişe ediyorum, öldürüleceğim” demiş, kimse oralı olmamış. Eskişehir’de eski kocası tarafından vahşi bir biçimde katledilen
Ayşe Tuba Arslan’dan bahsediyorum. Göz göre göre ölüme mahkum edilmiş. Öyle ki, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül bile duruma isyan etti ve “adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz” diyerek soruşturma yapılacağını ve ihmali olanlar hakkında gereğinin yapılacağını ifade etti. Bakan Gül’ün bu tavrını samimi buluyorum. Peki, ya parlamentoda bulunan AK Parti ile MHP grubunun tavrına ne demeli?
Söz konusu cinayetin ardından kadına karşı şiddete ilişkin mecliste araştırma komisyonu kurulmasına yönelik önerge, AK Parti ile MHP’nin oylarıyla reddedildi! İşte bu tavrı, hiç samimi bulmuyorum.