AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar, nihayet ilçe yürütme kurulu üyelerine kavuştu
AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar, nihayet ilçe yürütme kurulu üyelerine kavuştu. Acar yönetiminin işi zor. Parti'nin tarihindeki en kötü döneminde çalışacaklar. AK Parti bir iki istisna hâriç, büyük şehirleri CHP'ye kaptırdı. Üstelik ellerindeki bazı belediyeleri de MHP aldı. Bunun sebebinin sağlıklı bir şekilde masaya yatırılması lazım. Şimdi birileri, "Reisimizi kıskanıyorlar o yüzden İstanbul seçimlerini kazandılar" diye bahaneler uydurarak kafasını kuma gömmeye devam edebilir. Ancak AK Partililerin teşkilatlarındaki en küçük üyelerinden, saraydaki en yüksek kişilere kadar öz eleştiri yapmasında fayda var. Elbette 'Erdoğan karşıtlığı' seçimlerde ciddi bir rol oynadı. Fakat bu AK Parti'nin, geçmişteki AK Parti olmadığını da herkes biliyor. 2007 yılında bizzat şahit olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bulunduğum mahallede bir esnaf iflas etmiş, zavallı adamın evine icra memurları gelerek evde ne var ne yoksa kamyonlara yükleyip götürmüşlerdi. Tabii Allah hiçbir erkeğin boynunu, çocuklarının ve karısının önünde yere eğdirmesin... Olayı öğrenen AK Partililer adamın evine eski bir buzdolabı, basit tüplü bir televizyon ve yine ikinci el olan bir takım mobilyalar göndermişlerdi. Müflis esnafın evindeki düzen, iyi kötü devam etmişti. Allah bunu yapanlardan razı olsun. O yıllarda AK Partililer herhangi bir mahallede sinek uçsa haberdar olurdu. Bugün hazretler 4 çekerli araçlarda dolaşıyor. Mahallelerde kim ölmüş, kim kalmış bilmiyorlar... Özetle bu AK Parti, o eski AK Parti değil. AK Parti'nin yeni belirlenen Odunpazarı teşkilatını tebrik ederiz. Fakat Ali Acar ve arkadaşlarının çok çalışmaları gerektiğini de hatırlatırız.
Adalet yerini bulacak
Sarar ailesine yapılan çirkin saldırı, hafızalarımızdan silinmedi. Bilindiği gibi yabancı uyruklu saldırganlar Sarar ailesinin kutsal mâbedi olan evlerine girmiş, Cemalettin ve Zehra Sarar çiftine işkence ederek evlerinde bulunan kasadaki paraları çalmışlardı. Sadece Eskişehir Emniyet Müdürlüğü değil, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün de madâhil olduğu soruşturma kapsamında zanlıların büyük bir kısmı yakalanmıştı. Bulgaristan'a kaçmayı başaran bazı işbirlikçileri ise Bulgar Polisi tarafından gözaltına alınmıştı. Şimdi o zanlıların interpol aracılığıyla Eskişehir Emniyetine teslim edildiğini öğrendik. Böylece saldırının faillerinin tamamı Eskişehir Emniyetinin eline teslim edilmiş oldu. Şimdi zanlılar adaletin karşısında hesap verecekler. Savcı ve hâkimlerimizin ellerinden geleni yaparak, adaleti tesis edeceklerinden şüphemiz yok...
Kabukçuoğlu yargıya gitti
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, partisinin diğer milletvekilleriyle birlikte TRT hakkında suç duyurusunda bulundu. Bilindiği gibi terör örgütünü 1999 ve 2003 yılları arasında yöneten kişi, tam da İstanbul seçimleri öncesinde TRT ekranlarına çıkmış ve CHP'nin ne kadar kötü bir parti olduğunu, Kürtlerin bu partiyi hiç ama hiç sevmediğini ifade etmişti. Şimdi TRT ekranlarına insanların ellerini kollarını sallayarak çıkıp çıkamayacaklarını bilemem. Ancak kırmızı bültenle aranan bir suçlunun nasıl olup da devletin televizyonuna çıktığını çok merak ediyorum. İYİ Partililer konuyu mahkemeye taşıyarak doğru olanı yaptılar. Şimdi TRT yöneticilerinin hakimler karşısındaki savunmalarını merakla bekliyoruz.
Türkiye o gün kaybetti
4 Temmuz 2003'ün üzerinden koskoca 16 sene geçti. Amerika Birleşik Devletlerinin milli bayramı olan 4 Temmuz 2003'te Kuzey Irak'taki Amerikan işgalci birlikleri subaylarımızı tutuklamış ve sanki teröristlermiş gibi başlarına çuval geçirerek kameralara göstermişlerdi. Aslında Amerikalıların bu tutumu, "Türkiye'yi ciddiye almayın. Türkiye zayıf bir ülke" mesajı vermekten başka bir anlam taşımıyordu. Bu skandal karşısında dönemin Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül apar topar Amerika'ya gitmiş, kapı kapı dolaşarak yetkili bir kişiye derdini anlatmak için kendini paralamıştı. Yine dönemin Başbakanı gazetecilerin, "Neden Amerika'ya nota vermiyoruz?" sorusuna, "Müzik notası mı bu?" yanıtını vermişti. 4 Temmuz 2003'ün ardından köprünün altından çok sular aktı. Kuzey Irak'ta fiilen bir Kürt devleti kuruldu. Şimdi aynısı Suriye'de yapılıyor. Kıbrıs davasını neredeyse kaybettik. Kendi paramızla füze almaya çalışırken bile türlü eziyetler çekiyoruz. Türkiye dış politikada sürekli kaybediyor. Aslında biz Amerikalıların terbiyesizliği karşısında, "Müzik notası mı vereceğiz?" dediğimiz gün kaybetmiştik...