Algı yaratma çabası ve başkanlar!

Sosyal medyada izlemişsinizdir.
Bir inşaat işçisi malzeme taşınmasına yardım eder gibi yapıp aslında çalışmaz. 
Bir işin ucundan tutar gibi yapar ancak hiçbir işe ortak olmaz. Dışarıya karşı iş yaptığı imajı vermeye çalışır. Ancak asıl gerçek, dikkatli baktığınızda ortaya çıkar. 
Hangi işi üstlenirse üstlensin görevini hakkıyla yapan, eksiksiz tamamlayan kişiler liyakat sahibi, disiplinli ve çalışkan olurlar.
Yerel seçimler yaklaşırken aklıma geldi bu örnek.
“Bir insan neden belediye başkanı olmak ister?” sorusuna İzmir’in Urla ilçesi İskele Mahallesi’ndeki balıkçı barınağına bakan “Yengeç” adlı restoranın sahibi Oğuz Özer ile yanıt aramıştık.
Lezzetli mezeleri, şevketibostan, kalamar ve ahtapotları tadarken tanıştığım, sonrasında her İzmir’e gittiğimde restoranının müdavimi olduğum Oğuz Özer ile sohbet ederken…
Hayattaki en büyük hayalinin Urla Belediye Başkanı seçilmek olduğunu söylemişti.
Bu söz üzerine, içimden “Deniz kıyısında muhteşem bir restoranı bulunan, entelektüel, 16 yıl önce açtığı restoranının müdavimi müşterileriyle düzeyli ilişki kurmayı başarmış, birikim sahibi biri niye belediye başkanı olmak ister ki?” diye geçirmedim değil…
Mimiklerimden şaşkınlığımı anlamış olacak ki, isteğine açıklık getirdi.
“Ben İzmir’de büyüdüm. İzmir Atatürk Lisesi mezunuyum. Urla aşığıyım. Uzun süre küresel sigara firmalarında yönetici olarak çalıştım ve nihayet çok istediğim Yengeç’ime kavuştum. Ancak ben Urla’ya hizmet etmek istiyorum. Yakından tanıdığımı düşündüğüm Urlalılarla kucaklaşmak, burada bana göre yapılması gereken projeleri hayata geçirmeyi arzuluyorum. Bu tabii ki bir hayal. Ötesi yok.”
İşte o zaman bir insanın gerçekten yaşadığı, hayatını şekillendirdiği, doğan güneşinden açan çiçeği ve yolda selamlaştığı esnafına kadar ezbere bildiği beldesine hizmet etmek isteyebileceğine ikna oldum.
Eskişehir’de de farklı bir durum söz konusu değil aslında.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç…
Üçü de has ve has Eskişehirli.
Üçü de Eskişehir aşığı…
Üçü de hizmetleriyle anılıyor…
Üçü de art arda seçimler kazanıyor…
Üçünün de aday gösterilmeleri durumunda seçilebilme şansları çok yüksek.
Eskişehir aşığı, kente hizmet edecek, farklı projeleri hayata geçirebilecek, hizmet çıtasını yukarıya çıkarabilecek başka kimseler yok mudur?
Tabii ki vardır.
Ancak, rüştünü ispat etmiş, denenmiş ve başarılı olmuş bu üçlü varken, Eskişehirli işini neden şansa bıraksın ki?
Başlıktaki algı yaratma çabasına gelince…
Hatırlatırım…
Bu üçlünün aralarında yaşanan anlaşmazlığa güvenip, farklı senaryolar yazanlara bir çift sözüm şudur ki; biz buna benzer olayları geçmişte çok gördük ancak yine bir araya gelip kazanan Büyükerşen, Kurt ve Ataç oldu.
Hangi tür algı yaratılırsa yaratılsın…
Günün sonunda, yani adaylar belirlendiğinde ve en nihayetinde 31 Mart akşamı sandıklar açıldığında bu sözlerimi size hatırlatacağım. 
Kalın sağlıcakla.