Önceki gün Sanayi Çarşısındaydım. Dün de ESTİM Toptancılar Sitesinde. İki gün de 30’a yakın seçmenle görüşme fırsatım oldu.
Seçmenin kafası karışık, AK Parti’ye oy vermek istemiyor. CHP’ye dönüp bakıyor ve kendisine soruyorlarmış.
‘AK Parti’ye oy versem ne kaybederim? CHP’ye oy versem ne kazanırım’.
Her iki soruya da cevap bulmakta zorlanıyorlarmış.
’13 yıldan beri ülkeyi yöneten AK Parti özellikle dar gelirli insanları, emeklileri, esnafları içinde bulundukları zor durumdan kurtaramadı. Emekliler zar zor yaşıyor. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan esnafın ayakta kalacak gücü kalmadı. Dar gelirli yavan ekmekle öğün geçiştiriyor’ diye yakındılar.
“YARI AÇ YARI TOK YAŞIYORUZ”
Sanayi Çarşısındaki esnaflarda ESTİM Toptancılar Sitesindekiler de aslında sandığa giderek oy kullanmak bile istemiyorlar. AK Parti’den umduklarını bulamamışlar. CHP’ye de güvenemiyorlar. Geride MHP ve HDP kalıyor. Her ikisini de radikal buluyorlar.
“MHP son yıllarda biraz daha merkez sağa kaydı. Ancak başındaki liderle bir yere varılmaz. Seçim öncesi kurultay yaptılar. Daha genç se sempatik bir isim partinin başına geçseydi, 7 Haziran seçimlerinde MHP yüzde 17-18 hatta 20’lere yakın oy alma ihtimali yüksekti” diye yorum yapıyorlar.
“ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEMEK DOĞRU DEĞİL”
“Türkiye genelinde seçmenlerin yarısı sizin gibi sandığa gitmeme kararı alırsa ülke yönetimi kaosa sürüklenir. Oy kullanmak vatandaşlık görevi. Sandığa gidin mutlaka oyunuzu kullanın. Kime verirseniz verin ama mutlaka sandığa gidin. 13 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarında ülkeye yapılanları ve ülke kazanımlarını düşünün. Yok, 13 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti hükümetini beğenmiyorsanız MHP var. Seçime giren parti sayısı 19” dediğimde.
“Haklısınız inanın içimizden sandığa gitmek gelmiyor. İsteksiziz. Ancak sonradan pişmanlık duymamak için isteme istemeye gideceğiz. İnanın bugünden kime oy vereceğimizi belirlemedik. Bir taraftan ülkenin düzeninin bozulmasını istemiyoruz. Geçmişte koalisyonlardan çok çektik. Yine koalisyon olmasını istemiyoruz. AK Parti’ye de kızıyoruz. CHP kanayan yaraya merhem olamaz. MHP’de Devlet Bahçeli olmazsa belki verirdim” diyenlerin sayısı yüksek.
“AK PARTİ’DE CHP’DE BU
SORUMLULUKTAN KAÇAMAZ”
AK Parti’ye de, CHP’de kızanlar çoğunlukta. Oy verecek üçüncü bir parti bulamıyorlar. Ülkenin daha iyi yönetilmesini, emeklinin, dar gelirli vatandaşlar ile küçük esnafın sıkıntılarını çözecek, bugünkü şartlardan iyiye getirecek parti arıyorlar. Ancak böyle bir partinin de olmadığını söylüyorlar.
İçlerinden birisi ilginç bir öneri getirdi. Bugüne kadar bu hiç dillendirilmemişti. Olma ihtimali çok ama çok düşük. Ancak Ali Yıldırım adındaki vatandaş dillendirince benim de aklıma yattı.
“Bu seçimde hem AK Parti’ye hem de CHP’ye tek başına hükümet kuracak oy vermesinler. MHP’de yine yüzde 15 bandında kalsın. Seçmenin verdiği oy AK Parti-CHP koalisyonu kurulmasına yetsin. Bakı o zaman ülke nasıl yönetilir. Her iki partide bir birini kontrol altında tutacak. Bir birlerini frenleyecekler. Bence ülkenin kurtuluşu bu, bu hükümete inanıyorum ki MHP’de dışarıdan destek verecek. Bir yıl içerisinde her şey yoluna girer” dedi.
Seçim sonucunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Seçim sonunda AK Parti 250 CHP 200, geriye kalan 100 milletvekili MHP ve HDP paylaşırsa belki o zaman mecburi bir koalisyon olabilir. AK Parti herhalde MHP ve HDP’yi yanına alarak üçlü bir koalisyon kurmaz.
İşte bence böyle bir koalisyon olursa, sandık böyle bir koalisyonu zorunlu kılarsa her iki partinin de bu sorumluluktan kaçacaklarını sanmıyorum!
BU SEFER FARKLI!
MHP’lilerin büyük çoğunluğu Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in tekrar Eskişehir’den aday gösterilmesine tepkiliydi.
‘Neden yapılan temayüle uyulmadı? Neden teşkilatların yaptığı sıralama dikkate alınmadı?’ diye seslerini yükseltmişlerdi.
Haklılardı. 2011 yılında yapılan seçimlerde Eskişehir milletvekili seçilen Ruhsar Demirel, koskoca 4 yıllık süreç içerisinde Eskişehir’e geldiği sayı 50’yi, hadi 75 diyelim geçmemiştir. Eskişehir’e geldiği günlerin bazılarında ise teşkilatlara da uğradığı da eleştirilmişti.
Bu konuyu partililerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de anlattığını biliyorum. Partililerin Ruhsar Hanım ile yakınmalarına ise Bahçeli,’bana Ruhsar hanım ile eleştiri yapmayın. Ben her şeyi biliyorum’ diyerek tepki gösterdiğini de anlatmıştı MHP’li dostlar.
Bütün eleştirilere rağmen MHP lideri Bahçeli, Ruhsar Demirel’i 7 Haziran’da yapılacak olan seçimlerde yeniden Eskişehir’den aday gösterdi.
Bu şu anlama geliyordu:
“Siz ne derseniz deyin ben Ruhsar Hanım parti çalışmalarını beğeniyorum. Partiye faydalı hizmetler yapıyor. Eskişehirli bir kişiyi başka bir ilden aday göstermem etik olmaz.”
Ruhsar Hanım ikinci dönem için aday olduğu Eskişehir’e geldiği günden beri takip ediyorum. Eski Ruhsar Demirel değil. Partililerle, örgütlerle daha sıcak ve yakın temasta. Örgütle birlikte hareket ediyor. Birlik beraberlik mesajları veriyor.
Büyük ihtimalle Devlet Bahçeli, Ruhsar Hanımı tekrar Eskişehir’den aday gösterirken kendisine bazı uyarılarda bulunduğunu sanıyorum.
Ruhsar Demirel’de genel başkanın uyarılarını dikkate almış olacak ki, yukarıda da belirttiğim gibi örgütlerle birlikte hareket ediyor. Diğer adayları da yanından ayırmadan davet edilen etkinliklere birlikte gidiyorlar.
Ruhsar Demirel’in bu davranışlarını gören MHP’liler de,’Ruhsar Hanım değişmiş. Biraz daha ayakları yere basıyor’ diye yorum yapıyorlar.
FIKRA:
Kara
Osmanlı döneminde, liman cüzdanını kaybeden kaptan yenisini çıkarmak için Liman Reisliği'ne gitmiş...
Memur başlamış sormaya:
"Adın ne?"
"Kara Ali!"
"Nerelisin?"
"Karabigalı!"
"Geminin adı ne?"
"Kara Yunus!"
"Nereden geliyorsun?"
"Karadeniz'den!"
"Yükün ne?"
"Karalahana!"
"Nereye gideceksin!"
"Karamürsel'e!"
Memur, ya sabır demiş:
"Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
"Hayır. Orada gemiyi karaya çekeceğim, Karaman'da Karadağlı, Karamustafa'yı gördükten sonra, karadan Mekke - i Mükerreme'ye gidip, kara donlu Baytullah'a yüz süreceğim!"
Memur lahavle çekmiş:
"İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!"
"Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!"
Memur dayanamamış:
"Zift mi kesildin be mübarek!
Yaygın
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komsuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş..
İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş.. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya.. Sonra karısını, sonra köpeğini ve kedisini.. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış..
Onu seyreden komşularından biri sormuş.
"Niçin yanan eve girip çıkıyorsun dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?" diye..
"Kayınvalidem içeride!" demiş adam "Arada bir girip çeviriyorum..!"