MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 7 Haziran akşamından bu yana sürdürdüğü tavrı adeta 180 derece değiştirdi. Millet bize muhalefet görevi verdi diyerek bugüne kadar tüm koalisyon olasılıklarını reddeden Bahçeli ne hikmet ise, dün Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı bugün hükümet kurma görevini bizlere verecek” açıklamasının ardından ezber bozan bir açıklama yaptı. “Devlet Bahçeli: Türkiye'nin ana meselelerini çözmeye hedeflenmiş bir koalisyon hükümeti kurulması öncelikli Gündem ve gerekliliktir. İstikrarsızlık yaşanmaması için gerekli fedakârlık çekinmeden gösterilecektir” dedi.
Bu açıklamanın ne anlama geldiği, bugüne kadar Meclis Başkanlığı seçimi dâhil olmak üzere yapılan eylem ve söylemlerin ne ifade ettiğini daha net gösterdi bizlere. Bahçeli gönlünün Ak Parti’den yana olduğunu ve bugüne kadar Ak Parti’ye verdiği desteklerin boşa olmadığını beyan etmiş oldu. Millet bize muhalefet görevi verdi söyleminden ülke kaosa sürüklenmesin söylemine uzanan keskin geçişin altında nasıl bir sevda yattığını tescillemiş oldu.
Belki Saadet, BBP ve MHP neden bir araya gelmedi, MHP bu teklifi neden kabul etmedi sorusuna bile cevap veren bir tavırdır bu. Görünen o ki, şu an koalisyon ihtimali olan tek seçenek AKP- MHP birlikteliği ve sanki görünen köy kılavuz istemiyor. Ama MHP birkaç bakanlık, biraz etki, biraz söz sahibi olmak için elindeki köklü değerleri ve davasını bir kenara koymakla birlikte kendisine oy veren nice insanı kahrederek aslında kendi kuyusunu kazıyor ya, bunu söyleyen sadece ben değilim.
“Samimi bulmuyorum”
AKP ile bugün yarın başlayacak görüşmelerde ortaya konacak sıcak tavrın altyapısını “ülke kaos ortamında kalmasın” diye savunacak olan Bahçeli bana samimi gelmiyor. Seçim sonuçları açıklandığı günden bu yana işi yokuşa yani kaosa süren ve adeta bu durumun sorumlusu olan birisinin şimdi bu gerekçeye karşı atacağı adımların “aman kaos olmasın” hassasiyeti üzerine kurulu olması çok yavan kalır. Madem bu kadar hassasiyet vardı, madem gerçekten ülke durumu göz önüne alınıyordu o zaman kırmızıçizgileri aşmadan sadece ortak vaatler ışığında kurulacak bir koalisyon için yapılan teklif ve görüşmeler bu kadar net reddedilmezdi. Halaçoğlu gibi bilim insanı dediğimiz birisinin bile niyet okuma yöntemiyle yaptığı tespit MHP’nin ne kadar yanlış ellerde yönetildiği ve yönlendirildiğini tescil etmeye yetti. Kimse kusura bakmasın ama MHP gibi bir dava, bir ideal partisinin böylesi tampon ve arka bahçe muamelesi görmesini hazmetmek kolay değil. Başbuğ’dan alınan mirasın bu kadar hoyratça harcayan Bahçeli olmasına karşın, hesabını verecek kişinin Bahçeli olmayacağını düşünmekte insanı derinden üzüyor. Ve eminim yarından itibaren ortaya çıkacak tablo sonrası yükselecek sesleri durdurmak MHP için barajı aşmaktan daha zor olacak.