Akıllı şehirlerin sakinleri...

Bugün 2016 yılının son günü... Yarın yeni yılın ilk gününe uyanacağız. Yeni yılın tüm ülkeme sağlık, barış ve esenlikler getirmesini yürekten diliyorum...
Benim de savunucusu olduğum ve yaygınlaşması için büyük çaba harcadığım “akıllı şehirler” konsepti, günümüzde kentsel ekosistemlerin sağlıklı ve doğru yönetilmesi açısından önemli fırsatlar sunmaktadır...  
Peki, akıllı şehir ya da kent çeşitli kaynaklarda nasıl tanımlanıyor?
“Bilgi-işlem teknolojileri sayesinde altyapı ve kamu hizmetlerinin daha verimli hale getirildiği, vatandaşlarla kent yönetimi arasında iletişimin arttığı; enerji, zaman ve kaynak tasarrufunun sağlandığı, çevre ve doğanın en üst seviyede korunduğu, tüm bunlara bağlı olarak insanların yaşam kalitesini arttıran bir şehir” olarak ifade ediliyor.
Buna karşılık akıllı şehir uygulamalarına yapılan yatırımlar ekonomiyi ve istihdamı canlandırırken, yenilikleri ve teknolojik gelişmeleri de tetiklemektedir...
Peki bir şehrin akıllı sayılması için sadece yukarıda değindiğimiz özelliklere sahip olması yeterli midir?
Elbette hayır... Çünkü bir şehrin akıllı olması sadece bu kapsamdaki teknik donatılara değil, aynı zamanda sakinlerinin ne kadar akıllı olduğuna da bağlıdır...
Yani, siz ne kadar akıllı bir şehir dizayn etmeye çalışırsanız çalışın, o olanakları doğru kullanacak ve yararlanacak akla ve kent kültürüne sahip vatandaşlarınız yoksa, elde edilecek yarar beklenenin altında olacaktır.
O halde ben, yukarıdaki verilen akıllı şehir tanımının; “akıllı teknolojilerin yanı sıra akıllı kent sakinlerinin ve akıllı yerel yöneticilerin bir arada bulunduğu...” başlangıç cümlesinin ilave edilmesinin daha anlamlı olacağını düşünüyorum...
 Zira her şehir, sakinleri ve yöneticileri kadar akıllıdır...