AK Parti sahaya çıkıyor

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün teşkilatlarına Eylül ayı sonrasına kadar sahada olmaları talimatı verdi. "Sahada olmak" demek siyaset literatüründe seçmenle yüz yüze görüşmek demek. Yani AK Partililer kahvelere gidecek, kapı kapı dolaşacak, çarşıda – pazarda esnafla ve vatandaşla sohbet edecek.

Aslında Eskişehir'de AK Partililer bunu yapıyorlardı ancak şimdi bir program dâhilinde ve topluca çalışmalar yapılacak. Bunun adı seçim çalışmasıdır.

AK Partililerin işi pek kolay olmayacak. Nicedir parti içinde, "Vatandaşla yüz yüze temas etmeyelim, propogandamızı basın vasıtasıyla yapalım" diyenler vardı. Görülüyor ki bu grubun istekleri olmamış. Bence de doğru olan siyasette yüz yüze görüşmek ve seçmeni bu şekilde ikna etmektir. Nitekim basında yer alan, "Bunların belediyesinde 557 tane terörist varmış" palavralarının vatandaşta bir etki yaratmadığı ortada.

Ancak "Vatandaşla yüz yüze temas etmeyelim, propogandamızı basın vasıtasıyla yapalım" diyenleri de hafife almayın. Zira onların da bildiği bir şey var; o da vatandaşın burnundan soluduğu. Bu tip ziyaretlerde vatandaşın iktidara sitem etmesi doğaldır. Hatta sitemlerin zaman zaman çirkin sözlere dönme ihtimali de var. Bu durumlarda partililerin bu sözleri duymazdan gelmesi lazım. Çünkü karşılıklı polemiğe girmek kısa sürede kontrolden çıkar ve hadise çirkinleşir. Bir cep telefonu kamerasına bakar; "AKP'liler vatandaşı dövüyor" diye bütün Türkiye'ye görüntüler yayılır. Olayın aslını anlatsanız da kimseyi ikna edemezsiniz.

O yüzden AK Partililere tavsiyem, sinirlerine sahip çıkmaları ve polemiklere girmemeleri. Seçimler zamanında yapılsa bile 11 ay vakit kaldı. Şimdiden kış aylarının sıcak geçeceğini söyleyebiliriz. Yalnız şurası kesin; vatandaş hiç olmadığı kadar seçim sandığını bekliyor. Sahaya çıkan AK Partililer de bunu ilk elden görecek...

Kabukcuoğlu "Eğitim" diyor

İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında YKS sonuçlarını değerlendirdi. Sonuçların niteliksiz eğitimin kanıtı olduğunu belirten Kabukcuoğlu'na katılmamak imkansız.

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin petrol veya yeraltı – yer üstü kaynaklarıyla ilgisi yok. Bir petrol zengini Arap ülkelerine bakın, bir de petrol fakiri Almanya'ya. 1950'li yıllarda açlıktan toprağın altındaki solucanları yiyen Güney Koreliler bizim kilometrelerce ilerimizde. Çünkü onlar eğitime önem verdi, biz ise "Allah bizi okumuşların şerrinden saklasın" diyen sahte din âlimlerinin elinde hebâ olduk.

Özellikle üniversite mezunlarına karşı, sistematik bir düşmanlık körükleniyor. Üstelik yüksek eğitimin de durumu içler acısı. Nitekim Kabukcuoğlu da bu duruma işaret ederek, "Günümüz Türkiye'sinde eğitim, içi boşaltılmış bir kavramdır. Bizde eğitim, ailelerimizin ve çocuklarımızın hayallerini istismar edip, onları 4 yıl oyalayıp sonra da sokağa bırakmaktır. Bedbaht gençler yetiştiriyor, ailelerini mutsuz ediyoruz"  ifadelerinde bulunmuş.

YKS'ye 2021'de 2,4 milyon kişinin katıldığını, 23 bin 691 kişinin sıfır puan aldığını da anlatan Kabukcuoğlu, 2022'de sıfır puan alanların sayısının 4'e katlanarak 96 bin olduğunu belirtti. Pandemi sürecinde 1,5 milyon çocuğun uzaktan eğitim sisteminden yararlanamadığını savunan Kabukcuoğlu, pandeminin, dezavantajlı grupların durumunu daha da kötüleştirdiğini söyledi.

Allah sonumuzu hayır etsin. Ancak bu eğitim sistemiyle değil Karadeniz'den, bütün denizlerimizden petrol de fışkırsa, iki yakamızı bir araya getiremeyiz. Sayın Kabukcuoğlu'na katılmamak elde değil. Bir ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin beka sorunudur.