AK Parti listesi böyle mi?

         Arayan numara telefonumda kayıtlı değil. Sabit numara. “Kim acaba” diye cevap verdim.

         “Sadi ağabey günaydın, sabah sabah rahatsız ettim. Müsait misin?” diye sordu.

         Önce isim vermeyince sesinden de tanıyamadım.

         “Pardon kiminle görüşüyorum?” diye sormak zorunda kaldım.

         “Ağabey özür dilerim. Heyecandan kendimi tanıtmayı unuttum. Ben x. Seninde ilgini çekeceğini sandığım bir haber vermek için aradım” dedi.

         Kendisini çok uzun yıllar tanıyorum. Kardeşim kadar sevdiğim bir arkadaşımın kardeşi. Onu da ağabeyinden ayırt etmem.

         Bu kardeşim Maliye Bakanlığında önemli bir görevde. Eskişehirli. Burnu iyi koku alır! Siyasi kokular konusunda uzman dersem yalan olmaz. AK Parti Genel Merkezine yakın.

         “Hayrola ne haberi?” diye sordum.

         AVCI BAŞKA İLE KOCA LİSTEDE YOK

         “Sadi ağabey biliyorsun siyasi partilerin milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kuruluna Cuma günü mesai bitimine kadar vermek zorundalar. Sabah AK Parti Genel Merkezine çok yakın, hatta günün yarısını burada geçiren bir arkadaşım var. Can ciğer kuzu sarmasıyız. Bir konu hakkında görüştük. Tam telefonu kapatacakken bana ‘sen Eskişehirlisin, sana belki ilgini çekecek bir haber vermek istiyorum’ dedi. Bana 1 Kasım’da yapılacak milletvekili erken seçimlerinde muhtemel Eskişehir milletvekili adaylarının isimleri açıkladı. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı Eskişehir’den aday olmayacakmış. İkincisi Salih Koca’da listede yer almayacakmış. İki isim boşalacak. Liste başına 7 Haziran seçimlerinde üçüncü sıra adayı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ekonomi Başdanışmanı Emine Nur Günay. İkinci sıraya ETO eski Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı Harun Karacan. Üçüncü sıra ise Ercan Kelleci, İbrahim Atıcı ve Osman Yüksel arasında geçiyormuş. Dörde Yetkin Tetik, Beşe Ali Demirel, altıya da üçte isimleri geçen bir isim yazılacakmış.”

         Sabah sabah güzel bir haber verdi kardeşim. Bu listeyi dün sabah sevgili ES TV Genel Yayın Yönetmeni Soner Yüksel’in hafta başında başladığı, daha bebek olmasına rağmen ilk günden beri büyük beğeni ile izlenmeye başlanılan ‘9-15 Programı’nda açıkladım.

         Sevgili Soner Yüksel, sabahki programında her sabah bir köşe yazarına telefonla bağlantı kurarak, gerek ülke gerekse şehir gündemi ile ilgili görüşlerini alıyor. Rejideki arkadaşlara beni aramalarını rica etmiş.

         Bağlantı kurmuşken sabah sıcak sıcağına aldığım AK Parti’nin muhtemel milletvekili adaylarının ismini açıkladım.

         Telefonu kapatır kapatmaz telefonlarım çalmaya başladı.

         “Sadi Bey ES TV’de paylaştığınız bilgi doğru mu?” diye soru yağmuruna tutuldum.

         Demek ki Sevgili Soner Yüksel’in 9-15 programı Eskişehirlilerin ilgisini çekmiş.

         Telefon edenlere de söyledim.

         Burada da yazıyorum.

         AK Parti Milletvekili aday sıralaması ile ilgili aldığım bilgi elbette “liste böyle olacak” anlamı taşımaz.

         Ben Ankara’da bir bürokrat kardeşimin AK Parti Genel Merkezindeki arkadaşının kendisine aktardığı isimleri TV’de söyledim. Burada yazıyorum.

         Yazdığım isimler listede olabilir de, olmayabilirde.

         Liste benim yazdığım gibi olursa bundan elbette gururlanırım.

         Çünkü listeyi ilk kez kamuoyu ile paylaşmıştım.

         Olmazsa da, sadece aldığım duyumu yazmış olurum.

         Nihayetinde AK Parti Genel Merkezindeki kişi ne Genel Başkan ne de milletvekili adaylarını belirleme komisyonu üyesi.

         O da Genel Merkez’de duyduğu bir bilgiyi paylaşmış.

         Bu bilginin doğru olup olmadığı yarın belli olacak. Bir gün daha sabredeceğiz.

Vaktiyle Birbirini Çok Seven İki Kardeş Varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim.. Halil evli ve çocuklu, İbrahim ise bekarmış. Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Ne mahsul çıkarsa çıksın, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş. Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. Her zamanki gibi ikiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, kardeşine bir teklif yapmış:

“İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim, sen buğdayı bekle” .

“Peki, ağabey” demiş İbrahim.

Ve Halil gitmiş çuval getirmeye gidince düşünmüş İbrahim:  

“Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine” diyerek kendi payından bir miktar atmış abisinin payına. Az sonra Halil çıkagelmiş. 

“Haydi, İbrahim önce sen doldur da taşı ambara” demiş.

“Peki, ağabey demiş” İbrahim. Kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola.

O gidince, bu defa Halil düşünür der ki: 

“Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.” 

Böyle düşünerek, kendi payından İbrahim’in yığınına birkaç kürek atar. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar diğerininkine. Bu durum, böylece sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur ve karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar ve hatta azalmıyor bile.

Hak Teâlâ bu hali çok beğenir ve buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki…

İki kardeş günlerce taşır ama bitiremezler buğdayı. Şaşırırlar bu işe. Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün “Bereket” denilince, bu iki kardeş akla gelir.