AK Parti bu yükten kurtuldu

AK Parti Eskişehir'de yeni bir sosyal medya çalışması başlattı ve Eskişehir'de gördükleri veya inandıkları eksiklikleri sıralayarak Büyükşehir Belediyesi'ni eleştirdi. #Yıl2022EskişehirdeYok kampanyası, biraz CHP'nin yerel seçimlerdeki VAR kampanyasına da gönderme yapıyor. AK Partililer akıllı kavşak uygulamasından, ucuz sosyal tesis isteğine kadar pek çok eksik veya talep sıralamışlar. Ben bu iddiaların çoğuna katılmıyorum azına ise kısmen katılıyorum. Bana kalırsa CHP'li belediyeler gayet başarılılar. Ancak mühim olan benim, yani bir kişinin değil, toplumun genelinin ne düşündüğü.

Öncelikle şunu belirtelim. AK Parti'yi Eskişehir'de hem iktidar hem de muhalefet partisi olarak görmek lazım. Yani AK Partililerin CHP'li Büyükşehir Belediyesi'ni eleştirmesi normal. Hatta CHP'li belediyeleri eleştirmemeleri anormal olurdu. Tabii burada eleştirinin çirkinleşmemesi ve yapıcı olması gerekir. Mesela daha önce Kalabak Su damacanalarından kaynaklanan etkili bir muhalefet yapmışlardı. Ancak iş kısa süre içinde çirkinleşmiş, Eskişehir'in değerlerini ve kentimizi karalayama dek gitmişti. AK Partililer haklı oldukları konuda haksız duruma düşmüşlerdi. Yine Eskişehir'in güvenli bir şehir olmadığı bazı çevreler tarafından ileri sürülmüş, Hamamyolu'ndaki Tokkal Ailesi Katliamı kentin ne kadar güvensiz olduğuna delil gibi, ballandıra ballanddıra anlatılmıştı. Son olarak 2 hafta önce yağan yoğun kar yağışından dolayı Büyükşehir Belediyesi son derece haksız eleştiri ve hatta hakaretlere maruz kalmıştı. Ki Büyükşehir Belediyesi karla mücadelede gayet başarılıydı.

Açıkçası AK Partililer muhalefet olmayı ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı. Ancak şimdi seviyeli bir muhalefet yapıyorlar. Kimsenin kimseye hakaret veya küfür ettiği yok. Eskişehir ve değerleri aşağılanmıyor. Ki zaten bu çirkinlikleri AK Partililer değil, besleme sosyal medya trolleri yapıyorlardı. Hoş bu konuda da kabahatli olanlar yine kendileri ya, neyse artık...

AK Partililer eksik olduğuna inandıkları şeyleri ortaya koyuyorlar. Nitekim söz konusu kampanyanın AK Parti açısından daha değerli olacağını düşünüyorum. Siz "Eskişehir felaket" derseniz bir tek oy alamazsınız. Ancak "Neden elektrikli otobüs yok" derseniz, bu makul soru nedeniyle karşı taraftan size hak verenler çıkacaktır.

AK Parti'de bu kampanyanın arkasında kim var bilemiyorum. Muhtemelen bir ekip çalışmasıdır ve partinin Tanıtım ve Medya Başkanı Hasan Burgaz bu işin başındadır. Kendilerini seviyeli muhalefetlerinden dolayı kutlarım.

AK Partili dostlarımıza selam olsun; sakın ola ki düşmanı uzaklarda aramasınlar. Onların asıl düşmanı kendi besledikleri trollerdir. Küfür, aşağılama ve iftira atma konusunda maharetli olan bu münafık takımı, AK Parti'ye sosyal medyada en büyük zararı veriyor. AK Parti'nin sırtındaki bu yükten kurtulması gerekiyor. Nitekim bu kampanyada belli ki trollerini tımar etmeyi başarmışlar. Eskişehir, trollerin kişneme sesleri olmadan daha huzurlu...

Muhalefet olmak demek, "Ben iktidara talibim" demektir. Bu işi de ciddi adamlar yapar. AK Partililerin ekseriyetini tanırım; avukatlar, işadamları, doktorlar, öğretmenler; ciddi kişilerdir. Muhalefet etmek için trollere ihtiyaçları yok.

CHP'liler daha kârlı

Hani dedik ya, "AK Parti Eskişehir'de hem iktidar, hem muhalefet" diye aynı şeyi CHP için de söyleyebiliriz. Şimdi Eskişehir'de görüyoruz ki partiler sıkıştıkları zaman karşı tarafa, "Sen niye Alpu Yolunu yapmadım bakiim?" diyor. Bunun adı, "En iyi savunma karşı saldırıdır" taktiği. Tabii AK Partililer de mesela Alpu Yolu eleştirileriyle karşılaştıkları zaman, "Siz niye bat – çık yapmadınız ki?" diyebiliyor. Yani her iki taraf da sıkıştıklarında karşı tarafı eleştirebiliyor. CHP'li belediyelerin de bir takım eksiklikleri elbette olabilir. Ancak bu konuda AK Parti iktidarının işi daha zor. Çünkü kamuoyunda Eskişehir'e üvey evlat muamelesi yapıldığına ilişkin bir kanı var. Yani CHP – AK Parti kapışmasında genel olarak CHP'liler daha kârlı olan taraf oluyor.

Seçim mi yaklaşıyor?

Türkiye genelinde siyaset kızıştı. AK Parti İl Teşkilatının sosyal medya çalışmalarının ardı ardına gelmesini tesadüf olarak değerlendirmemek lazım. Şimdi pek çok AK Partili'nin kafasında "Bu gemi batıyor" sorusunun dolaştığına adım kadar eminim. Siyaset öyle bir şey ki, pek çok kişi kendi siyasi kariyerini, partisinin davasından önde tutar. Dolayısıyla bazı AK Partililerin şimdiden "Acaba yol yakınken bir başka partiye geçebilir miyim?" diye düşünmesi normal. Bunun benzerini daha önce DSP'de de gördük, ANAP'ta da DYP'de de... Hatta bizzat AK Parti'nin kurucuları Refah Partisi'nin yürüyemeyeceğini anlamış, Necmettin Erbakan'ı anında yarı yolda bırakmışlardı.

Türk siyasetinde – sağcısı veya solcusu için – Vefa bir semt adıdır, İlke ise sevimli kız çocuklarına verilen bir isimdir. Tâ Meşrutiyet döneminden beri Türk Siyaseti hep aynıdır.

Dağılma tehlikesinde olan bir grubu bir arada tutmanın en iyi yolu baskın seçimdir. Baskın seçimin adı bile partinin dağılmasına engel olur. Hiç kimse 2 ay sonra yapılacak seçim için başka partiye geçme macerasına girmez, otururlar oturdukları yerde...

Özetlemek gerekirse, seçimin olma ihtimali bile AK Parti'nin bir arada kalmasının önemli nedeni.

Tabii burada DEVA ve GELECEK Partilerinin yeteri kadar serpilmemiş olmasının, milliyetçi İYİ Parti'nin ise Milli Görüşçülere kapıyı sert bir şekilde kapatmış olmasının da rolü var. AK Partililer için CHP'ye geçmek zaten bir seçenek değil...

"AK Parti seçim istemez; Şaşkın mı bu adamlar?" diyenlere sonuna kadar katılıyorum. Zaten erken seçim isteyenleri darbeci ilan etmelerine ramak kaldı. Ayrıca işte anketler ortadadır, neden seçim isteyeceklermiş ki? Ancak AK Parti'nin kendi içinde birlik sağlamakta zorlanması ve bu sebepten dolayı kerhen seçime gitmek zorunda kalmas ihtimalini de küçümsemeyin.