Aile Hekimliğine ilişkin yeni yönetmelik, toplumun tüm kesimlerinin itirazlarına karşın yürürlüğe girdi. Bunun üzerine daha önce kısa bir süre iş bırakan hekimler, 2 – 6 Aralık tarihlerinde tam 5 gün süreyle iş bırakma kararı aldılar.
Aile Hekimliğine ilişkin yeni yönetmelik, toplumun tüm kesimlerinin itirazlarına karşın yürürlüğe girdi. Bunun üzerine daha önce kısa bir süre iş bırakan hekimler, 2 – 6 Aralık tarihlerinde tam 5 gün süreyle iş bırakma kararı aldılar.
Aile Hekimliği uygulaması, AK Parti iktidarının sağlık alanında yaptığı reformların başında yer alıyordu. Ancak geçen süre içerisinde aile hekimliği giderek geriledi. Bugün ne hekimlerimiz ne de hemşireler başta olmak üzere diğer sağlık çalışanlarımız mutlu.
Tabii onların mutsuzluğu, hastaların, yani vatandaşların da mutsuzluğu oluyor.
Öncelikle şunu belirtelim; doktorluk mesleği yer yüzündeki en saygın meslek gruplarının başında geliyor. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada doktor olmak ciddi bir prestij nedenidir. Milletlerin en çalışkan ve akıllı çocukları doktor olmak için uğraşır ve içlerinden pek azı bu şerefe nail olur.
Dolayısıyla hayat kurtaran doktorlarımızın, hak ettikleri ücretleri almaları esastır. Sevgili hükümetimiz yandaş müteahhitlere oluk oluk aktardığı on milyarlarca dolardan, birkaç milyoncuk ayırsın da doktorlarımıza versin. Çünkü AK Müteahhitlerin bir faydasını göremiyoruz, ama doktorlarımız hayatımızı kurtarıyor.
Bu arada aile hekimlerinin hastalarına muayene süresi olarak 3 – 5 dakika ayırmak zorunda bırakılması ise ayrı bir skandal.
Allah aşkına yaşlı bir teyzemizin sırtını dinletmek için kıyafetlerini sıyırması bile bundan daha uzun süre gerektirir.
Sevgili hükümetimizden rica ediyoruz; terörist başının sağlık durumuyla ilgilendiklerinin yarısı kadar milletin sağlıyla da ilgilensinler.
Samuray arılar iş başında
Geçtiğimiz günlerde TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Selma Güder, Anadolu Gazetesi’nde verdiği bir mülakatta Türkiye’ye giren kahverengi kokarcaların tarıma çok büyük zararlar verebileceğini söylemişti. Haberi okuyunca – doğal olarak – kahverengi olan ve etrafa pis kokular yayan sansargillerden bir tür olan kokarcalar aklıma gelmişti. Meğer bu kokarcalar bir böcek türüymüş.
Şimdi de bu kahverengi kokarcalara karşı samuray arıların devreye sokulduğunu öğrendik. Tabii bu sefer tedbirli olduğumuz için etrafta kılıçlarıyla dolaşan samuraylardan bahsedilmediğini hemen anladık.
Şaka bir yana Tarım Bakanlığı’nı tebrik ederiz. Anavatanı Uzakdoğu olan kahverengi kokarcalar ülkemize girer girmez hızlı bir şekilde tedbir aldılar. Umarız özellikle de Karadeniz’de mahsule zarar veren bu böceklerin hakkından samuray arılar bir an evvel gelir.
Tarihte bugün
30 Kasım 1853 Sinop Faciası
30 Kasım 1853’te, yani bundan tam 171 yıl önce Rus donanması, Sinop’ta demirlemiş olan Osmanlı donanmasına baskın verdi. Ruslar Karadeniz donanmamızı tamamen yok ettikten sonra, acımasızca Sinop şehrini de yerle bir ettiler. Kırım Savaşı’nın bir parçası olan bu baskından sonra Türk donanması yaklaşık 100 yıl boyunca Karadeniz’de Ruslar karşısında toparlanamadı. Bu arada Kırım’daki Tatar varlığı da bu savaşla ağır darbe aldı.
Hani birileri “Osmanlı” diye hayali bir algı yaratmaya çalışıyorlar ya… İşte Osmanlı tarihi böyle ağır yenilgilerin de olduğu bir tarihtir. Elbette tarihimizde Preveze gibi büyük zaferler var. Ama Navarin gibi, İnebahtı gibi ağır hezimetlerimiz de var. Dolayısıyla geçmişimizden ders çıkartmamız lazım…
Günün Sözü
“Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür.”
Mustafa Kemal Atatürk