Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı performansa dayalı yeni "Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği"nin ardından aile hekimliği çalışanları, kasım ayı başında Türkiye genelinde 3 gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.
Bunun ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) yeniden iş bırakma kararı aldı.
5 günlük iş bırakma eylemine başlayan aile hekimleri, “mesleki onur ve halkın sağlığı için” bu protestoyu gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.
Aile Hekimleri Sözleşme ve Yönetmeliği, hekimlerin ve meslek örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen 1 Kasım'da yürürlüğe girdi.
Hekim örgütlerine danışılmadan hayata geçirilen bu yönetmelikte aile hekimleri nelere itiraz ediyor?
Aile hekimleri, kayıtlı hasta sayısı düşürülüp, 6 ayda hekime gitmeyenler için maaşlardan kesinti yapılmasına…
Kayıtlı hastanın yılda 7’den fazla hastaneye başvurması durumunda ek ödeme alamamalarına…,
Yazılan ilaca göre ek ödeme verilmesine…
Maaşlarının her ay performansa göre değişmesine…
Ücretlerinin adeta pamuk ipliğine bağlı şekilde her ay değişebilme ihtimaline karşı çıkıyorlar.
Aile hekimleri bu uygulamayla kendilerini bir şirketin prime dayalı çalışanı gibi hissediyor.
Muayene süresinin bile hesap edilir hale geldiği sistemde hekimden sağlıklı şekilde hizmet verebilmesini beklemek saflık olur.
Aile hekimliği sistemi Eskişehir’de İl Sağlık Müdürü Seraceddin Çom döneminde pilot uygulama olarak başlamıştı.
Devlet memurluğundan sözleşmeli aile hekimliği sistemine geçiş sırasında tereddütler yaşayan hekimleri ikna etmek için büyük çaba sarf eden Sağlık Bakanlığı, o günleri çabuk unuttu.
Aile hekimliği, devlet memuriyeti hak kaybını bile göze alabilen hekimlerin bugünlere kadar ilmek ilmek örerek getirdikleri bir sistemdir.
Sağlıkta yaşanan şiddet olaylarına karşın fedakarca hizmet vermeye çabalayan aile hekimlerinin tabi olduğu sistemde böylesine köklü değişiklikler yaparken meslek örgütlerine danışılmaması yanlışların en büyüğüdür.
En temel sağlık hizmeti olarak görülen birinci basamakta yani Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) aile hekimini karşına alan bu sistemle vatandaşın ASM’lerden memnun ayrılmasını sağlayamazsınız.
AK Parti’nin, övündüğü hatta iktidarını perçinlemesinde öncü rol üstlendiğini düşündüğü sağlık hizmetleri bugün tartışılır, hekimler de iş bırakır hale gelmişse…
Bir şeylerin ters gittiği aşikar.
İktidar cephesinde şapkayı öne koyup “Biz nerede yanlış yapıyoruz?” diye düşünme zamanıdır…
En kıymetli ödülüm LÖSEV’in sertifikası oldu!
Lösemili Çocuklar Vakfı LÖSEV tüm Türkiye’de gerçekten önemli sağlık hizmeti veren nadide vakıflardan birisi.
Elimden geldiğince LÖSEV’e bağış yapmaya, destek olmaya çalışıyorum.
LÖSEV Eskişehir Halka İlişkiler Yönetmeni Yasemin Durukan gibi nice vakıf çalışanı ve gönüllüsünün fedakar çabalarına tanık olmuş biri gazeteci olarak, derim ki…
Bir çocuğu mu sevindireceksiniz, bir yardım mı yapacaksınız, bir hayırda mı bulunacaksınız...
Gönül rahatlığıyla ilk adresiniz LÖSEV olsun.
Unutmayın ki LÖSEV hayat kurtaran sağlık hizmetlerine imza atıyor, çocuklara moral veriyor, ailelerini ayakta tutmaya çabalıyor.
LÖSEV’in “Yılın Basın Gönüllüsü” olarak bendenizi layık görmesinden son derece mutlu oldum.
Üstelik üzerinde lösemiden kurtulan bir çocuğumuzun yaptığı resmin yer aldığı LÖSEV Yaşam Sertifikası olarak hazırlanan bu ödül, aldıklarımın arasında en kıymetlisi oldu.
Koca bir denizde bir damla olabildiysem eğer ne mutlu bana…