İstediğin kadar asfalt yap, istediğin kadar bina, tonlarca para harca, yol uzat, 12 Milyar dolar yatırım yaptım de... Bir yerde hepsi boş..
İnsana dokunacaksın, ama öyle ben şuyum der gibi değil, bende insanım der gibi, yürekten, samimi ve gözlerinin içi gülerek...
Üstelik öyle olağanüstü zamanlarda değil, her daim, sürekli, hiç durmadan dokunacaksın. Dokunman bir kaygının tezahürü değil, işini sevdiğinin bir nişanesi olacak...
Birşeyler vermek için almayı beklemeyeceksin, vereceksin ki birşeyler gelsin. Ama geldiği diye insanlara küsmeyecek, darılmayacak ve senin lehinde olmayanları da şikayet edip durmayacaksın, bileceksin ki kötülüğe bile en güzel armağandır zeytin dalı, tıkar, vicdan azabı çektirir bir daha konuşturmaz insanı, anlayacaksın...
Elitim diye belli bir gruba, muhafazakarım diye camii cematine, solcuyum diye şiire sanata dönmeyeceksin yüzünü, hepsine hizmet için burdayım diyerek gerekirse tüm tabulara ve ayrımcılıklara sırtını döneceksin...
Tüm toplumun ötelediği kadını, yılda bir hatırlanan engellileri, sözde önemli icraat de biçare çocukları falan da düşeneceksin ki insanca bir yaşam herkesin hakkı diyebilesin..
Ekiplerini özel seçeceksin, kraldan çok kralcı olmayacak, talimatlarını sallamamazlık yapmayacak, aidiyeti yüksek, karakterli olacak ve inisiyatif kullanabilecek kadar çözüm ortağı olacaklar sana. Sende bunu bildiğin için arkalarında duracaksın her daim.
Gerçi tüm bunları yaparak kaybedeceklerin de olacak... Zira başaranların cezalandırıldığı bir coğrafyanın evladısın sen, hatta delisin ki bunca faydalı işle uğraştığın için yakın zannettiklerin bile diş biliyor sana ve hala tebessüm ediyorsun inatla...
Mahalle, mahalle, sokak sokak gezdik, dile kolay 100 bin'den fazla insanla karşılaştık Ramazan ayı boyunca, iftarları paylaşmak güzeldi, insanların ayağına kadar eğlenceyi götürmekte güzeldi ve aslında bunlar herkesin yapabileceği zaman yaptığı şeylerdi. Ancak şaşırtıcı birşey vardı ortada. İnsanlar hele ki günümüz siyasetine bakınca, liderleri beğenir, destekler, kimileri şirazeyi kaçırır ve ıstırır bile, bilmem ne tüyü olanları bile gördük belli çıkarlar karşısında.. Gel gelelim bu kadar sek sevilen, insanların gördüğünde içinin ısındığı ve adının geçtiği yerde bile alkış kıyamet kopan bir Belediye Başkanını öyle her zaman göremiyoruz. İnsanlar ona Ahmet Başkanım diyor mesafeden değil yakıştığından. Biz de teşekkür ediyoruz kendisine insanlara yol arkadaşı olabildiği için.
Zira yolculukları yüksek hızla yapmaktan ise uzun saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacak kadar keyifle yapmak daha özeldir değil mi?