CHP Milletvekili Utku Çakırözer, bir Afrika ülkesi olan Sudan’dan çok büyük miktarda gıda alımı yapılmasına ilişkin antlaşmaya tepki gösterdi. Lafı fazla uzatmadan yorumumuzu yapalım; Utku Çakırözer yerden göğe kadar haklı. Biz eğer ki Allah’ın bize bahşettiği bu cennet gibi vatanda kendi gıda ürünlerimizi üretmekten aciz duruma geldiysek, bunun adı düpedüz beceriksizliktir.
CHP Milletvekili Utku Çakırözer, bir Afrika ülkesi olan Sudan’dan çok büyük miktarda gıda alımı yapılmasına ilişkin antlaşmaya tepki gösterdi. Lafı fazla uzatmadan yorumumuzu yapalım; Utku Çakırözer yerden göğe kadar haklı. Biz eğer ki Allah’ın bize bahşettiği bu cennet gibi vatanda kendi gıda ürünlerimizi üretmekten aciz duruma geldiysek, bunun adı düpedüz beceriksizliktir.
Öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye Sudan’dan 50 bin büyükbaş, 2 bin küçükbaş hayvan, 8 bin ton et, 2 bin ton tereyağı, 2 milyon yumurta, 500 ton bal, 5 bin ton patates, 5 bin ton domates, 1.000 ton sarımsak, 2 bin ton üzüm, her biri 5 milyar ton olmak üzere buğday, arpa, yulaf, mısır ve 2 bin ton buğday unu satın alacakmış.
Bir zamanların kendi kendine yetebilen Türkiye’si gitmiş, yerini Afrika’dan yumurta alan Türkiye gelmiş. Memleketi ne hâle getirdiler; sahanda yumurta bile kıramıyoruz.
Şunu unutmayalım ki Türkiye’de yetiştirilemeyen kahve ve birtakım tropik meyveler hariç, aldığımız her bir gram gıda ürünü, kendi çiftçimizi cezalandırmak anlamına geliyor.
Devletimize düşen görev, eski güçlü Türkiye’de olduğu gibi çiftçimizi teşvik etmektir. Ama öyle göstermelik değil, cidden teşvik edilmesi gerekiyor.
Sudan’dan Türkiye’ye ihraç edilecek gıda ürünlerini okuyup da gözleri yaşarmayanların vatanseverliğinden şüphe ederim. Sizi bilmem fakat ben bu listeyi okuyunca aklıma Aşık Mahsuni Şerif’in “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” dizeleri geldi.
Bu felaket dolu günlerin bir an önce geçmesini diliyoruz. Çok değil; soğan – sarımsak yetiştirelim, buna bile razıyız…
Hem hükûmet hem belediyeler suçlu
Türkiye olarak büyük bir çılgınlığın içine girdik. Sokak köpeklerinin “uyutulması” gündemde. “Uyutmak” derken kimsenin köpeklere ninni söyleyeceği aklınıza gelmesin. Hayvanları düpedüz öldürmek niyetindeyiz. Yani anlayacağınız kimse köpekleri uyutmak niyetinde değil, işleyeceğimiz korkunç suçu allayıp, pullayarak bizi uyutuyorlar.
Bugün Türkiye’de eğer ki bir sokak köpeği sorunu varsa, bunun kabahatlisi biz insanlarız. Şimdi kendi suçumuzun bedelini köpeklere ödeteceğiz.
Sokak köpeklerinin zaman zaman insanlara saldırdıkları biliniyor. Hatta ve maalesef ölümler de oldu. Bu sorunun çözümü köpeklerin sayısını azaltmaktan geçiyor. Önümüzde iki seçenek var.
Birincisi insani ve pahalı olan çözüm; köpekleri kısırlaştırmak. Şimdiye kadar belediyeler ödenekleri olmadığı için bu işi ağırdan aldılar.
İkinci çözüm ise köpekleri gördüğümüz yerde öldürmek.
Biz ilk çözümü yeteri kadar zorlamadık. Çünkü köpek kısırlaştırmak pahalı bir iş. Ancak köpekleri öldürmek bedava. Bu konuda hem hükûmetin hem de belediyelerin duyarsız olduğunu görüyorum.
Elbette bir insanın hayatı söz konusu olduğu zaman akan sular durur. Ancak köpeklerin sayısını öldürmeden de azaltmak mümkün. Bize yakışan insani bir çözüm üretmektir. Önümüze gelen köpeği öldürmek Türk Milleti’ne yakışmaz.
Bu arada 6 milletvekilimizden sadece biri; Nebi Hatipoğlu bu konuda duyarlı bir açıklama yaptı. Kendisini tebrik ediyor, diğer milletvekillerimize örnek olmasını diliyorum.