Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
Meşhur reklam müziği vardı hani Eti’nin.. Onun uyarlamasıyla başlayayım dedim bugünkü yazıma, biraz tebessüm yaratmak için yüzünüzde. Zira yazı kasvetli; belki sonuna kadar okuttururum size bu sayede.
Bir bilmecem var çocuklar.
Haydi sor sor.
Dağdan yularsız aslan gelir.
Acaba nedir nedir?
Afet deyince akla,
Hemen onun adı gelir.
Afet deyince genel olarak herkesin aklına deprem geliyor. Oysa ki depremden çok daha fazla maruziyete yol açan afetler var. Afete hazırlık sürecinde genel olarak ağırlığı deprem konusuna veriyoruz. Ama en az depremde olduğu kadar hazırlık yapmamız gereken başka afetler de var. Bunlardan biri kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) tehditler ve bu tehditlere karşı maruziyet riskini en aza indirmek. Bırakın KBRN tehditleri karşısında ne yapmamız gerektiğini bilmeyi, KBRN’nin ne olduğunu ve bu tehditlerin neler olduğunu, ne gibi maruziyetlere yol açtığını dahi bilemiyoruz. Üstelik içinde bulunduğumuz bölge, ülke olarak bu tehditleri daha da artırıyor bizim için.
İşte geçen hafta Anadolu Üniversitemizde bu risklerin neler olduğunun, ne gibi etkilerinin olduğunun, savunma ve müdahalenin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğinin konuşulduğu "Yükseköğretimde KBRN (Kimyasal - Biyolojik - Radyolojik Nükleer) ve KBRN Ajanları, Tehditler, Güvenlik" paneli düzenlendi. Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsünün ev sahipliğini yaptığı çalıştayın moderatörlüğünü Yrd.Doç.Dr.Muammer Tün yaptı. Panelde konuşmacı olarak Milli Savunma Bakanlığı KBRN Daire Başkanı –sevgili kuzenim- Dr. Burçak Çabuk, Milli Savunma Bakanlığı KBRN Daire Başkanlığı Personeli Dr. Alb. Atakan Konukbay ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Özden katıldı. Panelde çok sayıda arama kurtarma kuruluşu ve ilgili yerel kurumlar da hazır bulundu. Panelde KBRN ajanlarıyla mücadele ile tehditlere karşı alınan önlemler, ülkemizde yapılan stratejik çalışmalar ve KBRN eğitimleri hakkında konuşuldu.
Hazırlık konusunda yeterince önem vermediğimiz bir diğer afet türü meteorolojik afetler. Bu afetleri gündeme taşıyan şey, küresel iklim değişikliklerine bağlı olarak her geçen gün etkilerini artırıyor olmaları. Kuraklık, sel, kasırga, hotumlar, orman yangınları, çölleşme vb. öyle farklı ve çok sayıda afete yol açıyor ki, bana göre bu durum, küresel iklim değişikliklerini 21. yüzyılın en önemli gündem maddesi haline getiriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünde Daire başkanı arkadaşımız Ercan Büyükbaş geçen hafta bu konuya dikkat etmek için ABD’de yaşanan kuraklık, kasırga, orman yangını, seller gibi meteorolojik afetlere geçen yıl 306 milyar dolar harcandığına ilişkin bir haber paylaştı. Ayrıca geçen hafta Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, noktasal olarak yapılan kuraklık analizlerine göre, meteorolojik olarak, 2016-2017 tarım yılının son 44 yılın en kurak yılı olduğunu söyleyerek, “Barajlarda doluluk seviyesi azaldı. Her ne kadar halen tarımsal kuraklık boyutuna gelmese de önümüzdeki aylarda beklenen yağışların olmaması ve sıcaklıkların normallerin üzerinde gerçekleşmesi durumunda meteorolojik kuraklığın yanı sıra tarımsal kuraklık riski de artacaktır” dedi.
Yazı uzadıkça uzadı. İşin bu boyutunu haftaya yazımızın devamında detaylarıyla verelim.
Yukarıda sorduğum bilmecenin cevabı da deprem değil, seldi... Gerçekten de dikkat ederseniz seller geçtiğimiz birkaç yılda en fazla maddi hasara yol açan afet oldu ülkemizde.
İyi haftalar herkese...