Görüşler
Bir Başpapaz, "Aristo" nun gülmekle ilgili kitabını ünlü kilisenin kütüphanesinde saklı tutar...
Çünkü, bir aydının eline geçecek olursa, insanlık gülmeyi öğrenecektir...
"Yaşamın güzelliğini de..."
Avrupa’yı o günlerde karıştıran bu olay için Papa'nın emri ile Kardinaller toplanır.
Tartışma konusu açıktır :
"İsa'nın giydikleri kendine mi aitti?"
Yani..
"İsa fakir miydi, değil miydi?"
Bir Kardinal, Hıristiyanlık aleminin bu büyük sorununa şöyle yanıt verir:
"Önemli olan İsa'nın fakirliği değil, kilisenin güçlü kalmasıdır. İster misiniz kiliseye verilen aşırlar, yardımlar kalksın, mallarımıza el konulsun…”
……….
Ortaçağ'ın karanlık günlerinde, salt kendi çıkarları için halktan gülmeyi bile esirgemeye çalışan Kardinaller, bugün pek iyi anılmıyor…
Aristo , "Gülün Adı" adlı bu eserini o günlerin koşullarına göre dile getirmiş.. Ama öylesine örnekleri yer almış ki tarihte…
"Her biri gülün adı!"
………..
Günümüz dünyasında da pek çok örnekleri var...
"Üstelik gülün dikeni olmaz mı?"
Öyle dikenleri var ki, bazen "çuvaldız" bile oluyorlar!..
Herhangi bir tartışma konusunda, halkın aydınlanmasını, bilinçlenmesini istemek şöyle dursun, yanıltmak için ellerinden geleni yapıyorlar…
İsim vermeye gerek yok...
Çünkü çok iyi biliyoruz ki...
Geleceği kalkan kullanarak, günlük yaşayanlar, tarihe...
"Adsız güller olarak yazılacak!.."
Günün Balı
Adamlar 10 milyon dolara 10 diyor.
Biz 10 TL’ye 10 milyon diyoruz.
Fakirlik işte böyle bir şey...
Facebook’ tan
Kolsuz Yaşar’dan
Ne günlere kaldık be abi!
iliştirilmiş bir aydın, iliştirilmiş bir aydına seslenmiş:
“Bre iliştirilmiş aydın, gel beraber bir özür dileyelim..."
Ruh ikizleri gibiydiler…
Pazar günü saat 14.00 sularıydı...
Telefon, arayan "Kolsuz Yaşar”
"Müsait misin?" dedi:
"Bak sana kimi vereceğim!"
Bu kez "Orhan Erpek" abimiz, yani "Amigo Orhan"dı karşımızdaki...
"Vatandaşlık görevini unuttun mu?" diye başladı:
"Herkes burada, sen neredesin?"
Haklıydı ama, “Yanımızda dört çocuk var” dedik:
“Anaları, babaları hep orada… Yani bire karşı dört kişi gönderdik…”
Anlamaz mı Orhan abi…
Televizyon başında izledik "Sıhhiye Meydanı"nda olanları...
Dikkatimizi İlk çeken olay kadınların oldukça kalabalık olmasıydı... Sloganlarıyla da renk attılar güne...
Kılıçdaroğlu’nu dinledik…
Konuşmalar aynı gibiydi ama, Eskişehir'le ilgili olanları daha çekiciydi...
Hele Büyükerşen için söyledikleri...
Ve de ikisini yanyana görünce, daha fazla duygulandık...
"Ruh ikizi gibiydiler..."
İkisi de yaşamlarını halka adamış insanlar...
Yalnız Eskişehir'e değil, Türkiye'ye umut verdiler...
30 Mart'ın heyecanı her geçen gün çoğalıyor...
Bir başka açı
İletişim uzmanı Prof. "Nuran Yıldız", sohbetlere yardımcı bir ipucu veriyor...
"Hiç o açıdan "bakmamıştım" cümlesini daha sık kullanmamızı öneriyor.
Bu söz sihrini nerden mi alıyor?
Melih Aşık, köşesinde Yıldız’ın sözlerini aktarıyor:
"Bir kere karşınızdakinin sözüne önem verdiğiniz hissi veriyor..."
İkincisi, ukalalıktan uzak, alçakgönüllü bir hâl takınmanıza yol açıyor.
"Üçüncüsü, karşınızdaki sizi uyumlu biri olarak düşünüyor..."
Günün Olayı
Artık bir yıllık bir öğretmen bile "ayrıca hiçbir sınavdan geçmeden" müdür olabiliyor.
Eğitim dünyası sıkı sıkıya iktidar partisine bağlanıyor... Kısacası, eğitim de sıfırlanıyor...
Günün Biberi
İlkesel olarak tutuksuz yargılanmadan yanayız. Ama böylesine çelişkili bir tablo karşısında insan "yazıklar olsun" diye başlayıp bütün ağır sözcükleri bitirmek istiyor...
Mustafa Balbay
Günün Sözü
Demokrasi, bitlere aslan yemek iktidarı verir.
Georges Clemenceau
Günün incisi
İnternete getirilen yasak, güvercinlerin iş yükünü artıracaktır.
A. Zeki Yeşil
B.
Cuk
Bağlarına bahar gelmiş mi bilmem ama, her bir tarafına afakanlar gelmiş memleketimin!
İbrahim Ormancı
Körfezde kaybolan kadın
Polis müfettişi, karısı denizde kaybolan adamın kapısını çalmış ve "Size bir iyi, bir de kötü haberim var" demiş:
"Karınızı körfezin dibinde buldok..."
"Aman Tanrım" diye fırlamış adam:
"Peki, iyi haberiniz nedir?"
Müfettiş, "Şeyyy... Mayosunun içinde bir sürü istiridye buldum efendim" diye karşılık verip devam etmiş:
"Hepsinin içinden de maddi değeri çok büyük inciler çıktı..."
Adam, merakla karısının nerede olduğunu sorunca da
"Hanımefendiyi yine aynı yere salladık, yarın sabah erkenden çekeceğiz..."
Yaşlı kadının isteği
Adam, yaşı iyice ilerleyen annesini kucaklayıp öptükten sonra "Anneciğim" diye başlayıp sormuş:
"Doğum gününde sana sakız mı alayım, koca mı alayım?"
Torun torba sahibi yaşlı ana boynunu büküp "Oğul" demiş:
"Bende sakız çiğneyecek diş mi kaldı?"
Günün Şiiri
Saat onbir
Gece sefalarımca yumulurum içime
Başlar masal dünyalarının yolculuğu
Ağaçların menekşe gölgesi pırıl pırıl
Bu saatte unuttum kötülükleri
Umut yıldızları konar dizime
Yaratılmış dünyanın en güzeli
Dirlik, düzenlik rüzgarları eser
Aşk ve meşkle yoğrulmuş harcı
İnsanlar arınmış günahlarından
Arılar gibi çalışkan biliyor sevmeyi
Her varlıkla konuşabilirim bu anda
Getirilir o büyüyle emrin yerine
İnsanlar, limon çiçeği kokar burcu burcu
Seven ve yaratan kişilere selam
Yitirmez ateşini dudaklarım bir daha
Oğuz Tansel (Varlık-1952)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...